Politika

Yükselen Ses: Çin ve Hindistan Gelişmekte Olan Ülke Kategorisinden Çıkarılsın

Çin ve Hindistan, COP29 iklim müzakerelerinde hâlâ 1992 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) imzalandığı dönemde belirlenen sınıflandırmalara göre gelişmekte olan ülkeler olarak kabul ediliyor. Yoksul ülkelere ait delegeler ise bu iki ülkenin artık bu kategoriden çıkarılarak, iklim finansmanına katkıda bulunmalarını talep ediyor…

Bakü’de devam eden BM COP29 İklim Zirvesi müzakerelerine bir tartışma konusu daha damga vurdu. Zirveye yoksul ülkeler adına katılan delegasyon topluluğu, Çin ve Hindistan’ın bazı en yoksul Afrika ülkeleriyle aynı seviyede “gelişmekte olan ülkeler” şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini ifade ettiler.

“Çin, en yoksul ve en savunmasız ülkelere mali yardım sağlama konusunda daha fazla sorumluluk almalıdır” diyen delegeler, ülkesine yatırım çekmekte zorlanmadığı için Hindistan’ın da mali yardım alma hakkına sahip olmaması gerektiğine vurgu yaptılar.

Nijerya Çevre Bakanı Balarabe Abbas Lawal, konu hakkında şunları söyledi:  “Çin ve Hindistan, Nijerya ve diğer Afrika ülkeleriyle aynı kategoride sınıflandırılamaz. Kalkınıyorlar ve Nijerya gibi ülkelerden daha hızlı bir aşamadalar. Ayrıca bize destek olma konusunda da taahhütte bulunmalılar. Onlar da yoksul ülkelere yönelik iklim finansmanı konusunda daha fazla katkı sağlamalılar”

Çin, Dünyanın En Büyük İkinci Ekonomisi

Çin ve Hindistan, COP29 iklim görüşmelerinde 1992 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) imzalandığı dönemde belirlenen sınıflandırmalara göre kalkınmakta olan ülkeler olarak kabul ediliyor. Bu, onların seragazı emisyonlarını kesme veya yoksul ülkelere mali yardım sağlama gibi resmi bir yükümlülükleri olmadığı anlamına gelirken, her ne kadar Çin bunu almayı tercih etmese de, teknik olarak iklim yardımı alabilecek durumda bulunuyorlar.

Meseleye dikkat çeken Lawal, “Aslında bu desteği hak edenler, iklim değişikliği sebebiyle yıkıcı sorunlarla karşılaşan Afrika ülkeleri, yoksul Asya ülkeleri ve küçük ada devletleri” dedi.

Bu görüş, müzakerelere katılan diğer iki kalkınmakta olan ülke temsilcisi tarafından da desteklendi. Bir Afrikalı müzakereci, “Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Mısır; bu ülkeler kalkınmakta olan ülkeler listesinde olmamalı. Çerçevede, bizden çok daha fazla fon erişim koşuluna sahipler. Katkı sağlamalılar” diye konuştu.

Kolombiya Çevre Bakanı Susana Muhamad ise gelişmiş ve kalkınmakta olan ülke kategorilerinin eskidiğini, bu kategorilerin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, “Sorun, Paris Anlaşması ve UNFCCC’nin bu kategoriler üzerinden müzakere edilmesidir” dedi.

Neredeyse 200 hükümet iki haftalık müzakerelerde, seragazı emisyonlarını azaltmak ve aşırı hava koşullarının etkileriyle başa çıkmak için yılda 1 trilyon dolara ihtiyaç duyan yoksul ülkelere bu parayı nasıl sağlayacaklarına odaklandı ancak ilerleme oldukça yavaş. Bunun en önemli sebebi ise gelişmiş ülkelerin gereken nakdi sağlamak konusundaki isteksizliği ile “fosil yakıtlardan uzaklaşma” küresel taahhüdü üzerinde tartışmalar oldu.

Çin, dünyanın en büyük seragazı emisyonu üreten ülkesi ve ikinci en büyük ekonomisi olmasına rağmen, BM müzakerelerinde dünyanın en yoksul ülkeleriyle aynı kategoride sınıflandırılıyor ve kalkınmakta olan ülkelere mali yardım sağlama yükümlülüğü bulunmuyor. Hindistan ise bazı ölçütlere göre şu anda dünyanın beşinci en büyük ekonomisi olmasına rağmen hala iklim finansmanı alma hakkına sahip.

Çin ve Hindistan, yıllık iklim zirvelerinde, 2015 Paris Anlaşması’nın çerçeve sözleşmesi olan UNFCCC altında, uzun süredir kalkınmakta olan dünyanın liderleri olarak değerlendiriliyor.

Ancak bu yıl, hangi ülkelerin hâlâ gelişmekte olduğu sorusu, bu yılki görüşmelerin hedefi olan “Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef”i (NCQG) belirleme amacıyla gündemdeki yerini almış durumda.

Çin’in Tarihi Emisyonları, AB’nin Emisyonlarını Geçmiş Durumda

Küresel politika ve ekonomik meselelerde araştırmalar yapan ve çözüm önerileri geliştiren bir düşünce kuruluşu olan Asia Society Policy Institute’de Çin İklim Merkezi’nin direktörü Li Shuo, herhangi bir ülkenin Çin’i kalkınmış ülkelerle aynı temele dayalı olarak iklim finansmanına katkı sağlamaya zorlamasının ters etkiler yaratacağını ifade etti. Li Shou, “Bu, güveni zedeleyebilir ve ayrımları pekiştirebilir. İhtiyacımız olan şey birlik ve bu birlik, bu görüşmelerde ortaya çıkmaya başlıyor” dedi.

Hindistan’ın Enerji, Çevre ve Su Konseyi’nde kıdemli bir araştırmacı olan Vaibhav Chaturvedi ise Hindistan’ın iklim finansmanına katkı sağlayabileceği önerisini reddederek şunları söyledi:

“Kişi başı gelirimiz yılda 2.800 dolar; ABD’de ise bu rakam 35.000 dolar. Hiç kimse Hindistan’ın iklim finansmanı ödemesi gerektiğini söylememeli – biz almalıydık. Eğer Hindistan böyle bir yardımı almazsa, yeşil ekonomiye geçişi hızlandırmamız imkânsızlaşır. İklim finansmanı olmadan Hindistan açısından bir hızlanma düşünülemez. Hindistan, emisyonları kesme ve iklim finansmanı sağlama sorumluluğu ilkesini tarihi emisyonlara dayalı olarak savunacaktır.”

Öte yandan iklim değişikliği ve enerji politikaları üzerine odaklanan, bağımsız bir araştırma ve analiz platformu olan Carbon Brief’in araştırmasına göre, Çin’in tarihi emisyonları, şu anda AB’nin emisyonlarını geçmiş durumda.

Küresel çevre ve kalkınma konularında araştırmalar yapan ve sürdürülebilirlik alanında çözümler geliştiren uluslararası bir düşünce kuruluşu olan Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne (World Resources Institute – WRI) göre, Çin, 2013 ile 2022 yılları arasında yoksul ülkelere her yıl yaklaşık 4,5 milyar dolar iklim finansmanı sağladı.

Ancak bu paranın çoğunun bazı koşullarla geldiği görülüyor. Kalkınmakta olan ülkeler, sadece Çin’e olan borçlarını ödemek için 2022’de yaklaşık 300 milyar dolar harcadılar.

Zengin ülkeler, Çin’in finansman faaliyetleri hakkında çok az bilgi yayımladığından, net bir görüş sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. Almanya’nın başmüzakerecisi Jochen Flasbarth, “Bu bir kara kutu” yorumunda bulundu.

Barbados Başbakanı Mia Mottley’nin eski ekonomik danışmanı ve şu anda Amerikan Devletleri Arası Kalkınma Bankası başkanına özel danışmanlık yapan Avinash Persaud da, Çin ve Hindistan’ın aynı zamanda bölgesel çok taraflı kalkınma bankalarındaki hissedarları aracılığıyla iklim finansmanına dolaylı olarak katkıda bulunduklarına dikkat çekti. Persaud şunları ekledi:

“Gelişmiş ülkelerin şu anki 100 milyar dolarlık hedefe yaptıkları katkıların yaklaşık yarısı, çok taraflı kalkınma bankalarındaki hisselerinden geliyor. Bu bankalar şu anda kalkınmakta olan ülkelere iklimle ilgili olarak yaklaşık 75 milyar dolar harcıyor. Çin ve daha küçük bir ölçekte Hindistan da önemli hissedarlar ve uluslararası iklim finansmanından alacakları payın da dikkate alınmasını isteyeceklerdir.”

Önceki Haberler

“COP29, İklim Finansmanının Değişen Manzarasını Vurguladı”

Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Murat Günaydın, Bakü’deki COP29 konferansı boyunca yürütülen müzakerelerde geleneksel finansman…

20 Ocak 2025

“Adil Dönüşüm için Refah Kayıpları Hesaplanmalı ve Tazmin Edilmeli”

Kömürden çıkışın adil olması ve toplumsal destek görmesi için refah kayıplarının net olarak hesaplanması ve…

20 Ocak 2025

“En Kötümser İklim Değişikliği Senaryosuna Doğru İlerliyoruz”

2024 senesi hem küresel olarak hem de Türkiye için kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.…

20 Ocak 2025

Akçay Sulak Alanı’nda Keşif ve Bilirkişi İncelemesi Üç Yıl Sonra Ancak Yapıldı

Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı'nda yapımı planlanan ve bir yandan dolgu faaliyetleri sürdürülen Edremit Tarıma…

20 Ocak 2025

COP29: Küresel İklim Finansmanı ve Eylemi için Alınan Kararlar

COP29, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede belirli bir adım olmasına rağmen bazı kritik konularda ilerleme kaydedilemedi…

17 Ocak 2025

İklim Değişikliğinin Ekonomiye Etkisi Sarsıcı Olacak

Önemli risk uzmanlarının kalem aldığı yeni bir rapor, iklim krizine yönelik değerlendirmelerin ciddi etkileri göz…

17 Ocak 2025