YK Enerji’nin “Akbelen Ormanı ağaçları ömrünü doldurmuş; izin verin, keselim” talebini bölge mahkemesi reddetti.
Bir an önce Akbelen Ormanını keserek maden sahasını genişletmek isteyen ve bunun için Muğla 1. İdare Mahkemesinin maden izninin yürütmesinin durdurulması (YD) kararının kaldırılmasını talep eden YK Enerji’ye, İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nden ret cevabı geldi. Mahkemeden yapılan açıklamada, “Yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması talebi kesin olarak oy birliği ile reddedilmiştir” denildi.
Akbelen Ormanı davasında keşif ve bilirkişi incelemesi 8 Ağustos’ta üçüncü kez tekrarlanacak. İkizköylülerin açtığı maden izni iptal davasında Muğla 1. İdare Mahkemesi ormanın madene tahsis izninin yürütmesinin durdurulmasının da devamına karar vermişti. Bunun üzerine, bir yılı aşkın süredir kömür madenini genişletmek isteyen ancak Akbelen Ormanına giremeyen YK Enerji, yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması için bu kez İzmir Bölge İdaresi Mahkemesine başvurmuştu.
Şirket yaptığı başvuruda; davada bilirkişi heyetince, ormanın kesilerek maden sahası açılması sonucu oluşacak telafisi güç ve imkansız hiçbir zarar tespit edilmediğini iddia etti. Şirket ayrıca, hem mahkeme bilirkişisi hem de Muğla İl Tarım Orman Müdürlüğü tarafından Akbelen Ormanı içinde ve çevresinde bulunduğu tespit edilen zeytinlik alanların 3573 Sayılı Zeytincilik Kanunu çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini de öne sürdü. Şirkete göre, 2014 yılında özelleştirme ile işletme hakkını devraldığı kömür madeni ruhsatı Şirketin kazanılmış hakkı olarak değerlendirilmeli ve “Dolayısıyla ilgili alanda zeytin ağacı bulunup bulunmadığına yönelik bir araştırma yapılmasına dahi ihtiyaç” bulunmuyor.
“Akbelen Ormanı’nın Kesilmesi Ekosistemde Geri Dönüşümü Olmayan Zarara Neden Olur”
Yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması için yapılan başvuruya İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı detaylı bir dilekçe ile itiraz etti. Karşı dilekçede Cangı; dava kapsamında “1 Mart 2022 tarihinde yapılan kesif sonunda düzenlenen 25.04.2022 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda; dava konusu maden işletme projesinin, orman ve içerisinde yer alan ekosistemin geri dönüsü olmayacak şekilde yok olacağı bilimsel olarak tespit” edildiğini vurguladı.
Raporda bilirkişiler, Akbelen Ormanı yok edilerek alanda yürütülecek maden faaliyeti sonucunda oluşacak ekolojik, tarımsal ve ekonomik yıkımı şu sözlerle ifade etmişlerdi:
- “ … şüphesiz ki söz konusu orman ve içerisinde var olan ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacaktır…”
- Akbelen Ormanı’nın “ekolojik koridor olarak muhafaza edilmesi zaruriyeti ve rehabilitasyon çalışmaları ile mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesinin mümkün olmadığı, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde ormanlık alanın ve orman ekosistem bütünlüğünün zarar” görecektir;
- “Ocak alanı ile izne konu orman alanı arasındaki tarım alanlarının zarar görecek, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonunun oluşacaktır”;
- “Bölgeye düşen mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, bölgede bulunan yerleşik alanların ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacaktır.”
Avukat Cangı, bilirkişi raporundaki bu tespitlerle sabit olan kömür madeni tarafından yaratılacak zararlar nedeniyle, Akbelen Ormanı’nda kömür madencilik izninin, “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz” diye açıkça belirtilen Anayasa’nın 169/3. maddesine aykırı olduğunun altını çizdi.
Arif Ali Cangı şöyle devam etti: “Mahkemenin talebi üzerine hazırlanan ve Haziran ayı sonunda dava dosyasına sunulan Muğla İl Tarım Orman Müdürlüğü’nün İnceleme Raporu tüm eksikliklerine rağmen alanda 56 adet zeytinli tarla olduğunu tespit etmiştir. Bölgede maden sahası açılmak istenen alanın 3 km mesafesinde binlerce dönüm bakımlı zeytinlik alan olduğu, bu alanlarda en az 40 bin zeytin ağacının bulunduğu ise bir gerçektir. Şirketin ‘Zeytincilik Kanununun kapsamında değildir’ diyerek göz ardı etmek istediği bu zeytinlikler İkizköylülerin ve tüm yöre halkının ana geçim kaynağını oluşturmaktadır.”
“İki Santralın Aynı Anda Çalışmadığı Durumda bir Olumsuzluk Yaşanmadı”
Yürütmeyi Durdurma kararının iptalini isteyen şirketin başvurusuna İkizköylüler adına yapılan itirazda; şirketin, işlettiği iki santralın Türkiye’nin elektrik arzında stratejik önemde olduğu iddialarına da yanıt verildi. TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu üyesi Makina Mühendisi Orhan AYTAÇ tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan Temmuz 2022 tarihli Teknik Raporla şu gerçekler mahkemeye sunuldu:
- Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallarının çalıştırılmaması, herhangi bir elektrik kesintisine sebep olmayacaktır. Her iki santralın aynı anda çalıştırılmadığı zaman dilimleri vardır, bu dönemlerde gerek bölgede, gerekse ülke genelinde bir olumsuzluk yaşanmamıştır. Bu santralların devre dışı olmalarının şebekeye herhangi bir etkisi olmamıştır. Bölgede var olan elektrik kesintilerinin ana sebebi ana iletim hatları değil yerleşim birimlerinin içindeki dağıtım şebekesinin yetersiz kalmakta olmasıdır.
- Bu iki santral çalıştırılmaz ise oluşan üretim kaybı diğer kaynak/yakıt türleri ile üretim yapan santrallar aracılığı ile kapatılacaktır.
Avukat Arif Ali Cangı; aslında Yeniköy ve Kemerköy termik santralları ile Yatağan Termik Santralı’nın kapatılmalarını gerektiren kararların yıllar önce Mahkemelerce verildiğini; bu yargı kararlarının uygulanmadığını, en sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da ihlal kararı verildiğini anımsattı. AİHM kararlarının Türkiye için bağlayıcı kararlar olduğunun altını çizen Cangı; bu nedenle Akbelen Ormanı’nın yok edilerek kömür madeni açılmasına izin veren işlemin de hukuka aykırı olduğunu söyledi:
“Kömür madeninin doğaya ve insan sağlığına zararları, bilimsel ve hukuki olarak defalarca tespit edilmiştir. İkizköylüler, Anayasanın kendilerine tanıdığı ‘sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını’ sonuna kadar savunmaya kararlıdır. Bu hak, yani ‘temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı’ 28 Temmuz günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da evrensel insan hakkı olarak tanınmıştır. Bu tarihi kararı imzalayan 161 ülke arasında Türkiye Cumhuriyeti de bulunmaktadır. İkizköylüler, bugün sadece Akbelen Ormanı ve zeytinlikleri için değil, tüm dünya yurttaşlarının bu evrensel hakkı için de mücadele etmektedir. Bu nedenle, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin, Akbelen Ormanında madencilik faaliyetlerini durduran yürütmenin durdurulması kararını onaması, kaldırılması istemini oy birliği ile reddetmiş olmasını çok önemsiyoruz. 1,5 yıldır süren ve 8 Ağustos’ta üçüncü kez bilirkişi keşfi yapılacak olan davamızda Muğla Mahkemesinin de bir an önce Akbelen Ormanı’nı, İkizköylüleri ve tüm gezegenin yaşam hakkını ihlal edecek olan kömür madenciliği iznini iptal ederek, doğadan ve evrensel insan haklarını yana bir karar vereceğini umut ediyoruz.”
İkizköylüler ise şirketin Bölge İdare Mahkemesine başvuru dilekçesinde yazdığı Akbelen Ormanındaki kızılçam ağaçlarının “ömrünü doldurduğu” ifadesine tepki verdi: “Ömrünü dolduran ne Akbelen Ormanı, ne kızılçamlarımızdır. Ömrünü dolduran sizin doğaya ve yaşam düşman kömür madeniniz ve termik santrallerinizdir. Kapattıracağız.”
Son kararla İzmir Bölge İdare Mahkemesince de onanan maden izninin yürütmesinin durdurulması, üçüncü kez tekrarlanacak keşif ve bilirkişi incelemesi gerçekleştirilip, bilirkişi keşif raporu mahkemeye sunulduktan sonra, Muğla 1. İdare Mahkemesince yeniden değerlendirilinceye kadar devam edecek.