Fosil yakıtlara dayalı bir ekonomiden kurtulmakta finans kuruluşları kritik bir öneme sahip. Birçok dev uluslararası finans kuruluşunun fosil yakıtlardan paralarını çekmeye yavaş yavaş başladığı son süreçte, Türkiye’den bir banka, bu konuda bayrağı uzun süredir hep yukarda tutuyor. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’ndan (TSKB) söz ediyoruz. Bugüne kadar Türkiye çapında 290 yenilebilir enerji projesiyle 6.066 MW kurulu gücü finanse etmeyi başaran TSKB Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Ece Börü sorularımızı yanıtladı.
YAZI: Barış DOĞRU
TSKB’nin sürdürülebilirlik temalı kredilendirme faaliyetleriyle, 17 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın 14’üne katkı sağladığınızı açıkladınız. Bu amaçlar hangileri? Ne kadarlık ve nasıl bir katkıdan bahsediyoruz?
TSKB olarak 70 yıldır sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmanın finansma- nında öncü bir rol üstleniyor, entegre bakış açısıyla kredi sağladığımız her projeyi sadece bir bankacılık işlemi olmasından öte ülke kalkınmasına ve küresel sürdürülebilirliğe bir katkı olarak görüyoruz. İş dünyasına önemli fırsat pencereleri aralayarak toplumsal kalkınmaya katkıda bulunmalarına rehberlik eden ve Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne de doğrudan katkı sağlıyoruz. Hedeflere yönelik yaptığımız tüm çalışmalar daha kapsayıcı, düşük karbonlu ve kaynak verimli bir ekonomiye hizmet ederken, ürün ve hizmetlerimizde çeşitliliği artırmamız ve sektörümüzde öncü çalışmalar gerçekleştirmemiz için bize yol gösteriyor. Çalışmalarımızda özellikle önem kazanan Erişilebilir ve Temiz Enerji, İklim Değişikliği ile Mücadele’ye ek olarak Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı, İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Bilinçli Üretim ve Tüketim ağırlıklı olmak üzere 14 amaca yönelik doğrudan veya dolaylı değer yaratıyoruz. Bulunduğumuz noktaya gelmek bizim için tüm iş modelimizi sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık prensiplerine göre dönüştürdüğümüz önemli bir yolculuktu.
1990’lı yıllarda çevre yatırımlarını finanse etmek üzere uluslararası piyasalardan kaynak temin ederek Türk sanayisine ilk çevre kredilerini sunduk, 2000’li yılların başında ise yenilenebilir enerji alanında proje finansmanına başladık ve bugün sağladığımız fonlara enerji ve kaynak verimliliği temalarını da ekleyerek iklim değişikliği finansmanında öncü bir konuma geldik. Bugün bankamızın toplam kredi portföyünün yaklaşık %74’ü sürdürülebilirlik kredilerden oluşuyor. Sürdürülebilirliğin finansmanı doğrultusunda yaptığımız yönlendirmeler, aldığımız aksiyonlar ile finansman sağladığımız firmalarda duyarlılığın/farkındalığın arttığını da gözlemliyoruz. Portföyümüzdeki müşterilerimize finansman sağlarken sadece kredi değerlendirme gözüyle değil, sürdürülebilirlik bakış açısıyla da değerlendiriyoruz. Rakamlara gelirsek, bugün gelinen noktada Banka olarak, 325 adet yenilenebilir enerji projesi finanse ettik. Kurulu gücü 6.485 MW olan bu projelerle yıllık karbondioksit salımının 10 milyon ton azaltılmasına katkı sağladık. Enerji ve kaynak verimliliği kapsamında kimya, otomotiv, çimento, maden, enerji, çelik, tekstil sektörlerinde finanse edilen toplamda 148 projeyle de yaklaşık olarak 4 milyon ton CO2 salımı azaltımının yanında hammadde, su ve atık geri kazanımı sağlanmasına destek verdik. Bu projelerin finansmanıyla doğal kaynakların daha verimli kullanılması, daha az atık oluşturulması, atıkların tekrar kullanılabilmesi ve bu sayede daha az karbon salımı oluşturularak, maliyetlerin düşürülmesini hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik yatırımlarına verilen tüm desteği dikkate alırsak, ülkemizin yıllık karbondioksit salımının 14 milyon ton azalmasına katkı sağladığımızı söyleyebiliriz.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
Kurucu imzacısı olduğunuz “Sorumlu Bankacılık Prensipleri” kapsamında TSKB olarak nasıl faaliyetlerde bulunacaksınız?
Türkiye’den TSKB’nin de aralarında olduğu 6 banka ile 4 Ekim tarihinde düzenlenen ortak bir basın açıklamasıyla prensipleri uygulamayı taahhüt ettik. Bankacılık sektörünün sürdürülebilir gelecek inşasındaki rol ve sorumluluklarını belirleyen bu prensipler ile bankacılık sektörünün Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Paris İklim Anlaşması ile uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor. Bankacılık sektörüne strateji, portföy ve işlemler gibi her kademede ve her faaliyet alanında sürdürülebilirliği gözeten kapsamlı bir çerçeve sunuluyor. Aslında bu prensipler, uzun yıllardır kurum kültürümüzün parçası haline gelmiş ve halihazırda uyguladığımız prensipler olmakla beraber sürdürülebilirlik alanındaki taahhütlerimizi daha da güçlendirmesi açısından büyük öneme sahip. 2005 yılında Çevre Yönetim Sistemi kurulumu ile başlayan ve 2012 yılında Sürdürülebilirlik Yönetim Sistemine evrilen TSKB Sürdürülebilirlik Yönetim Sistemi’ni, bankacılık faaliyetlerimiz sonucu oluşan çevresel ve sosyal olumsuz etkilerin azaltılması ve Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişinin desteklenmesi amacıyla bankanın tüm iş süreçlerini kapsayacak şekilde yapılandırdık. Günümüzde, tüm sürdürülebilirlik çalışmaları üç Yönetim Kurulu Üyesi ve üç Genel Müdür Yardımcısından oluşan TSKB’nin Sürdürülebilirlik Komitesi tarafından yönetiliyor. Bununla beraber, Sürdürülebilirlik faaliyetlerinin bankanın geneline yayılması ve bütün iş süreçlerine entegrasyonunun sağlanması amacıyla farklı departman ve unvan seviyelerinde çalışanlardan oluşan Sürdürülebilirlik Alt-Komitesi ve ilgili alt çalışma gruplarını kurduk. Sürdürülebilirlik raporlamaları, paydaşlarla diyalog, ISO 14000 ve ISO 14064 yönetim sistemleri, sosyal etki değerlendirme ve cinsiyet eşitliği gibi Sorumlu Bankacılık Prensipleri paralelinde olan konuları bu alt çalışma gruplarının nezdinde yürütüyoruz.
Bu eksende, daha iyi bir gelecek için, sürdürülebilir ekonomiye katkının önemini biliyor, bu çerçevede her işbirliğine değer veriyoruz. Sürdürülebilirlik alanında oluşturulan ortak taahhütlerin bizlerin aynı noktada buluşmasına ışık tutacağına inanıyoruz. 2009 yılında Türk Bankacılık sektörün- den ilk banka olarak üyesi olduğumuz UNEP FI’ın oluşturduğu UNEP FI Sorumlu Bankacılık Prensipleri, finans sektöründe son yıllarda sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirilmiş en güzel işbirliği örneklerinden biri.
Finans sektörünün ilk entegre raporunu da TSKB yayınladı. Bu süreç hakkında bilgi verebilir misiniz? Entegre raporun, faaliyet raporundan ya da sürdürülebilirlik raporundan farkı nedir?
Bankamızın iş modeli doğrultusunda yıllar itibarıyla çeşitlendirerek geliştirdiği kaynak sağlayıcıları ile ilişkileri ve içerisinde yer aldığı farklı platformlar, pek çok banka ve kurumdan önce sürdürülebilirlik alanına odaklanmamıza ve bu alanda önemli bir bilgi birikimine ulaşmamıza büyük katkı sağladı. 2010 yılında finans sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu GRI onaylı olarak yayınladık. Sürdürülebilirlik yapılanmamız entegre bakış açısını içselleştirmemizi kolaylaştırırken, bilgi ve deneyim birikimimiz entegre raporlamaya geçiş sürecimizi hızlandırdı. Böylece 2017 yılında finans sektörünün ilk entegre raporunu yayınladık. 2018 yılı raporumuzu ise entegre faaliyet raporu şeklinde paydaşlarımıza sunduk.
TSKB olarak, entegre raporlamayı bir yolculuk olarak görüyoruz. Her yıl iyileştirmeler yaparak raporu daha ileriye taşımak bizi oldukça motive ediyor. Entegre raporlamayı sürdürülebilirlik raporundan ayıran en önemli farklılık daha uzun vadeli ve çok boyutlu bir perspektiften bakmayı gerektirmesi. Ayrıca bu raporlama; paydaşların kurumun iş modelini, stratejisini ve sermaye öğeleri bazında yarattığı değeri daha net bir şekilde anlamasına imkan sağlıyor. Halka açık bir banka olarak paydaşlar nezdinde daha anlaşılır ve şeffaf olmayı özellikle önemsiyoruz.
Önümüzdeki döneme dair tahviller hakkındaki beklentilerinizi, Türkiye de dahil olmak üzere paylaşabilir misiniz?
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 2030’a kadar gerçekleşmesi için iklim odaklı 90 trilyon dolar yatırım gerektiğini bildirmesini takiben yeşil tahvil piyasasının hareketlendiği söyleyebiliriz. 2019 yıl sonu itibarıyla yeşil tahvil hacminin 200 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyordu, Climate Bonds Initiative tarafından açıklanan verilere göre bu öngörü 250 milyar dolar ile aşıldı. Amerika, Fransa, Çin, Almanya gibi ülkeler bu piyasada ilk sıralarda yer alırken yatırımcı ve ihraççı tabanında da artış ve çeşitlilik yaşandığını görüyoruz. Uluslarüstü Kalkınma Finansmanı Kurumlarının öncülüğünü yaptığı yeşil tahvil piyasasında, yıllar içerisinde finansal kurumlar, şirketler ve ülkelerin de ihraççı olduğunu ifade edebiliriz.
Ayrıca, yatırımcılar tarafından her geçen gün artan ilgi ve talep doğrultusunda yeşil tahvile ilave olarak, alternatif ürünler de görüyor ve TSKB olarak bizler de bu çeşitlenmeyi memnuniyetle takip ediyoruz. Bilindiği üzere, 2020 yılı itibarıyla Paris Anlaşması’nın uygulama sürecine girdik, küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı yapılacak her yatırım ise bu mücadelede büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda, yeşil ve sürdürülebilir yatırımların finansmanın sağlanması için yeşil tahvil başta olmak üzere sürdürülebilir alanlarda borçlanmaların ve desteklerin artmasını bekliyoruz. Ülkemizde de bu alanda farkındalık her geçen gün artıyor. TSKB olarak 2016’da Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki ilk Yeşil/Sürdürülebilir Tahvil’ini ihraç ettik, 2017 yılında ise dünyada bir ilke daha imza atarak, gelirleri çevresel ve sosyal projelerin finansmanında kullandırılan, Sermaye Benzeri Sürdürülebilir Tahvilin uluslararası piyasalardaki ilk örneğini ihraç etme başarısını ortaya koyduk. Bu yolda öncü olmaya ve yenilikleri takip etmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz yıl sürdürülebilir finansman alanında nasıl gelişmeler yaşandı? Gelecek dönemde hangi temalar öne çıkabilir?
TSKB olarak 2019 yılında Türkiye’nin kalkınmasına ve sürdürülebilir büyümesine çok yönlü katkımıza devam ettik. Uluslararası finans kurumlarından sağladığımız ve farklı temalar etrafında çeşitlenen kaynaklarımızı Türk özel sektör yatırımlarına aktarmayı sürdürdük. Yeni kullandırımlarımızda ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji ve verimlilik projeleri ile başta fırsat eşitliği olmak üzere sosyal temalar öne çıktı. Böylece, sürdürülebilir ve kapsayıcı yatırımların kredi portföyümüzdeki yaklaşık dörtte üçlük payı ile finans sektöründe ayrışan konumumuzu koruduk.
Ayrıca, yıl içerisinde Çin Kalkınma Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı ile imzaladığımız anlaşmalarla ülke ekonomisine ilave kaynak yaratmanın gururunu yaşadık. Mevcut ve imzalayacağımız yeni kaynaklarımızla sürekli kendini geliştiren bu alanda ülkemiz ekonomisine olan katkılarımızı artırarak devam edeceğiz.
2020 yılında başta yenilenebilir enerji olmak üzere iklim değişikliği projeleri, enerji ve kaynak verimliliği, çevre yatırımları ve kadın istihdamı gibi çevresel ve sosyal yatırımlar odak alanımızda olmaya devam edecek. Özel sektörün bu yöndeki yatırımlarını desteklemek üzere finansman kaynaklarımızı çeşitlendirerek artırmayı hedefliyoruz.
Bu anlamda 2020 yılı bizim için çok başarılı bir adımla başladı. TSKB olarak gerçekleştirdiğimiz Türkiye’de 2020 yılının ilk Eurobond ihracına, ABD, Avrupa, Asya ve Ortadoğu’dan %45’i yeni, 300 saygın kurumdan, ihraç tutarının 10 katı üzerinde rekor talep geldi. Bu ihraç, uluslararası yatırımcılar nezdinde ülkemize ve TSKB’ye duyulan güvenin önemli bir göstergesi. Öte yandan, Türkiye bankacılık sektörü açısından, yaklaşık bir yılın sonunda gerçekleşen ilk Eurobond ihracı olmasıyla da ayrı bir önem taşıyor. 70. yılımıza girdiğimiz 2020’nin ilk günlerinde attığımız bu başarılı adımın gelecek dönemde piyasayı hareketlendireceğine ve bankacılık sektörüne yeni ihraçlar için motivasyon sağlayacağına inanıyorum.
Son olarak iklim değişikliğiyle mücadele kadar iklim değişikliğine uyum da giderek önemini artırıyor. Uyumun finansmanı kapsamında hazırlıklarınız var mı?
İklim değişikliğine uyum konusunu, iklim değişikliği finansmanı konusu gündeme geldiğinden bu yana takip ediyoruz. Azaltım projelerine nazaran bir miktar daha yavaş ilerleyen bir konu olan uyum hakkında biz de yeşil tahvil ürünümüzle bir finansal enstrüman oluşturduk. Bu ve benzeri ürünlerle bu konunun yakın gelecekte de takipçisi olacağız.
Aynı zamanda danışmanlık hizmetlerimiz kapsamında iklim değişikliğine uyum konusunu hem kamu hem de özel sektör paydaşlarımızla çalışıyoruz. Dünyada ülkeler şehirler ve hatta ilçeler bazında hazırladıkları iklim değişikliğine uyum eylem planları ile konuyu yönetmekte olup bu çalışmalar ülkemiz yerel yönetimleri tarafından da gerçekleştiriliyor. TSKB olarak biz de hem planların hazırlanması hem de uygulanması aşamalarında tüm paydaşlarımızın yanında olacağız.
CEEMEA’nın ilk Yeşil/Sürdürülebilir Tahvili – Dünyanın ilk Sermaye Benzeri Sürdürülebilir Tahvili
Uluslarüstü Kalkınma Finansmanı Kurumlarından sağladığımız kredilerle gerçekleştirdiğimiz çevre, yenilenebilir enerji, enerji ve kaynak verimliliğinin finansmanı, Bankamızın güçlü bir sürdürülebilir finans tecrübesi, altyapı ve entelektüel birikim oluşturmasına zemin sağladı.
Bu değerli birikimle, 2016 yılında yeşil tahvillerin Türkiye’deki ilk örneği olarak 300 milyon dolarlık, 5 yıl vadeli Yeşil/Sürdürülebilir Tahvil’i ihraç ettik. Bu ihraç ile birlikte Euromoney ve GlobalCapital tarafından düzenlenen Sürdürülebilir ve Sorumlu Sermaye Piyasaları Konferansı kapsamında yılın yeşil tahvil ihracı ödülüne layık görülürken, En Yenilikçi Sürdürülebilir Tahvil İhracı kategorisinde Apple ve Starbucks ile finale kaldık.
Bu ihracın ardından 2017 yılında dünyada bir ilke imza atarak, gelirleri çevresel ve sosyal projelerin finansmanında kullandırılan, sermaye benzeri sürdürülebilir tahvilin uluslararası piyasalardaki ilk örneğini ihraç ettik. 300 milyon dolarlık 10 yıl vadeli tahvil ihracından sağladığımız kaynak ile enerji verimliliği, kaynak verimliliği, rüzgar ve güneş santralları, biyokütle, atıktan üretilmiş yakıt, biyogaz, temiz ulaşım projelerine destek verdik.
Kredi Ölçme ve Değerlendirme
TSKB olarak geliştirdiğimiz ERET skorlama modeliyle (Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme Modeli), yatırımları değerlendirerek çevre koşulları açısından gelişime açık yönleri belirleyerek firmalarımızı alınabilecek aksiyonlar ve önlemler açısından yönlendiriyoruz.
Finansman faaliyetlerimizin yanı sıra iştirakimiz ESCARUS aracılığıyla sürdürülebilirlik konularında danışmanlık hizmeti sağlayarak da firmalarımızın sürdürülebilir yapı kurmalarına destek oluyoruz.Tüm bu faaliyetler sayesinde de işbirliğinde olduğumuz paydaşlarımızın farkındalıklarını artırarak tüm faaliyetlerinde sürdürülebilirlik bakış açısını kazanmalarına yardımcı oluyoruz.
Kapsayıcılığın Finansmanı
TSKB olarak üç yıl önce değerli iş ortağımız AFD ile iş dünyasının cinsiyet eşitliği konusunda somut adımlar atması amacıyla bir sosyal kalkınma projesi başlattık. Birlikte oluşturduğumuz bir ölçüm aracıyla belirlediğimiz kadın dostu şirket olma yönünde sorumluluk alan firmalara yatırım kredileri sunduk. Bu süreçte pek çok firmamızda kadın istihdamı, fırsat eşitliği politikaları ve farkındalık anlamında önemli bir yol kat edildiğine şahit olduk. Kredi sağladığımız firmalarda 1500 kadını aktif çalışma hayatına kazandırdığımızı da gurur ve mutlulukla ifade edebiliriz.