YAZI: Joel Jaeger, Tatsatom Gonçalves, Arya Harsono, Lori Bird
ÇEVİRİ: Elif Ceren Özer
Elektrik, doğalgaz ve yakıt fiyatları geçtiğimiz aylarda itibaren yükselmeye devam ederek insanları zor durumda bırakıyor. Faturaları arttıran ve çeşitli enerji şirketleri ile ilişkisini sonlandıran Avrupa ise doğalgaz fiyatındaki %400’lük artış oranı ile krizin tam ortasında yer alıyor.
Çin, Brezilya ve ABD gibi diğer ülkeler de normalin üstündeki enerji fiyatlarıyla karşı karşıya kaldı. Küresel yakıt fiyatları geçtiğimiz yedi yılın en yüksek seviyesinde bulunuyor. İlerleyen satırlarda enerji krizinin sebeplerini, sonuçlarını ve bunun temiz enerjinin geleceği için ne ifade ettiğini irdeleyeceğiz.
Gerek arz gerekse talep açısından pandeminin yarattığı birbiriyle örtüşen çeşitli faktörler enerji krizine sebebiyet verdi. Pandemi, piyasada daha önce görülmemiş bir aksamaya neden oldu.
2020 yılında dünya çapındaki sokağa çıkma kısıtlamaları sebebiyle enerji talebinde keskin bir düşüş yaşandı. Fiyatların düşmesi, fosil yakıt üretimi ve fosil yakıta yapılan yatırımın azalmasını da beraberinde getirdi. Özellikle Çin ve Kuzey Hemisphere’de yaşanan çetin kış kömür ve gaz stoklarının tükenmesi sonucunu doğurdu. Ayrıca pandemiden etkilenen enerji üreticileri de çalışmalarını erteleme ve süreci yavaşlatma yoluna gittiler.
2021 yılına gelindiğinde, yeniden yükselen talebi yeterli çabuklukta karşılayamayan enerji arzı yüzünden fiyatlar yükseldi. Normalde arz-talep arasındaki ilişki kendiliğinden denge fiyatına doğru seyredecekken, COVID-19’un arz zincirine verdiği zararlar, nakliyat gecikmeleri ve milli ekonomiyi koruma politikalarından etkilenen küresel ticaret; arz talep dalgalanmaları ve kesintileri ile baş edemedi.
Tüm bunların yanında, muhtemelen en etkili neden olarak, Rusya ve Suudi Arabistan gibi gaz ve yakıt üreticileri fiyatları yüksek tutmak ve kendi kâr ve stratejik pozisyonlarını güçlendirmek amacıyla ihraç edilmek üzere gaz ve yakıt üretimini resmi olarak sınırlandırdı.
Yeşil Enerji Sorunun Kaynağı Değil Çözümü
Bazı yazarlar Avrupa’nın içerisinde bulunduğu enerji krizinin sorumlusunun yeşil enerji olduğu görüşünde. Avrupa’da yaşanan en yüksek elektrik fiyat artışının ortalamanın altında rüzgar üretimi ile aynı zamana denk geldiğini söylüyor olsalar da aslında bu sadece elektrik sektörünün üzerinde geçici bir baskı kurdu. Bakıldığında Avrupa’da rüzgar enerjisi verimli üretim ile sonuçlandı, üstelik sene sonu itibarıyla rekor rüzgar gücü üretimine karşılık enerji fiyatlarında herhangi bir düşüş gözlemlenmedi.
Değerlendirmelerimiz ışığında, herhangi bir ülkedeki elektrik fiyatlarındaki artış ile güneş veya rüzgar enerjisi üretimi arasında kuvvetli bir ilişki olmadığı görülüyor.
Elektrik ihtiyacının yaklaşık %10’unun rüzgar ve güneş enerjisinden karşılayan Çin büyük bir elektrik krizi yaşadı. İhtiyacının %12’sini bu yoldan sağlayan ABD, büyük oranda krizden kaçabildi. Elektriğinin %1’inden azını rüzgar ve güneş enerjisinden alan Singapur’da ise geçen yıl Kasım ayında elektrik fiyatları 6 kat arttı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) yöneticisi Fatih Birol’un da vurguladığı üzere, sorun yeşil enerjinin çokluğundan ziyade az olmasından kaynaklanıyor. Dünya uzun yıllardan beri enerji tedariki ve iletim altyapısına gerektiğinden az yatırım yapıyor. Küresel enerji talebi geçtiğimiz beş yıl içinde artarken enerjiye ayrılan bütçede bir değişiklik olmadı.
Enerji arz ve talebi arasındaki uyumsuzluk düşük karbona geçişi yavaşlatmayı gerektiren bir gösterge mahiyetinde değil. Aslında, güvenilir ve dirençli tedariki temin etmek amacıyla yeşil enerjiyi, enerji verimliliğini ve altyapı yatırımlarını arttırmak için bir çağrı. Bu çağrıya uyulması Avrupa’daki ülkeleri tedarikçilerin jeopolitik ya da ekonomik seçimlerine karşı daha az savunmasız hale getirebilir.
Yenilenebilir Enerjinin Avantajları
Yenilenebilir enerjinin bir avantajı, fiyatların genelde sabit olması olarak sayılabilir. Güneş ve rüzgar enerji tesislerinin kurulumundan sonraki aşamada ihtiyaç duydukları tek şey güneş ya da rüzgar. Buna karşılık, gaz veya kömürden elde edilen elektrik, üretim ve ulaşımdaki kesintilere karşı savunmasız olan sürekli yakıt tedarikini gerektiriyor.
Fosil yakıt fiyatlarında yaşanan bu artış göreceğimiz ne ilk ne de son artış. Buna karşılık, güneş enerjisi maliyetleri 2010’dan beri %85, kara ve denizdeki rüzgar enerjisi maliyetleri ise yaklaşık %50 oranında düştü.
Ticari kullanıcılar ve konut kullanıcıları açısından yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak, enerji verimliliğini artırmak veya diğer çevre dostu teknolojiler fosil yakıtları etkileyen piyasa güçlerine karşı bir korunma aracı olabilir. Bu kriz boyunca, Avrupa’da evlerinde güneş enerjisi paneli kullananlar ortalama %60 daha düşük elektrik faturası ödüyor.
Bu arada, ABD’de elektrikle ısıtılan hanelerin krizden büyük ölçüde etkilenmeyeceği, faturalarında geçen yıla göre yalnızca %6’lık bir artış görmesi beklenirken, doğalgazla ısıtılan hanelerin %30 daha fazla harcama yapması bekleniyor.
Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımın artması enerji tedarikini artırırken fiyatları azaltacak. IEA’ya göre eğer yeşil enerjiye net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşacak miktarda yatırım yapılırsa, gelişmiş ekonomilerdeki ortalama enerji faturaları 2030 ve 2050 yılına gelindiğinde bugünkünden daha düşük olacak. Bunların yanı sıra yenilenebilir enerji fosil yakıtlardan daha fazla istihdam imkanı sağlıyor.
Yenilenebilir Enerjinin Üstesinden Gelmesi Gereken Zorluklar
Bahsedilenlerin hiçbiri yeşil enerjiye kolay bir geçiş vadetmiyor. Yenilenebilir enerji yaygınlık kazandıkça, uzun süreli enerji depolama yolları gibi hava koşulları kaynaklı değişikliklere yönelik çözümler getirmek önemli hale gelecek.
Bu noktada yeşil enerjiyi ulaşılabilir, güvenilir ve etkili kılmak adına hükümetlerin de iletim ve dağıtım şebekelerini yaygınlaştırması ve modernleştirmesi gerekiyor. Enerji sistemlerini yangın, hortum ve soğuk ya da sıcak hava dalgaları gibi olumsuz hava koşullarına karşı korumalar ile donatmak büyük önem arz ediyor.
Kısa vaade de, ani fiyat değişimlerine maruz kalan ülkelerin hükümetleri zor durumda kalan vatandaşlarını desteklemek için önlemler almak zorunda kalacak. Bu yardım direkt kişilere faturalar için para yardımı şeklinde olabileceği gibi tüketicilerin omuzlarındaki yükü hafifletecek enerji verimliliği çözümlerine yatırım yapmakla da sağlanabilir.
Uzun vadede ise devletlerin yeşil enerji üretimine ve depolanmasına yönelik yatırımlarını artırması gerekiyor. Yatırım, olası ani fiyat sıçramaları ve enerji fakirliği sorunlarından kaçınmanın en iyi yolu.
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…