TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı – ESCARUS’un hazırladığı yeni rapor salgın sonrası normalleşme döneminde atılacak agresif adımların iklim değişikliği üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratarak salgından korunma sürecinde yaşanan pozitif ivmeyi tersine çevirebileceğini ortaya koyuyor.
TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı – ESCARUS, dört aya yakın süredir dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının çok yönlü etkisini değerlendirdiği detaylı bir rapor hazırladı. “Bir Eko-Sosyal Kriz Olarak COVID-19 Salgını ve Sürdürülebilirlik” başlıklı rapor, ekonomi, teknoloji, eğitim, politika, yönetim ve çevre gibi alanlarda yaşanan dönüşümü ve beklentileri ele alırken, yeni dönem stratejilerini belirleme yönünde bir “fener ışığı” olmayı amaçlıyor.
Salgının küresel ölçekte ve ülkeler bazında yarattığı toplumsal ve ekonomik değişikliklere değinen rapor, salgının yönetişim dinamiklerine ve tematik sürdürülebilirlik beklentilerine etkisini de konu alıyor.
En önemli sorun: Öngörülemezlik
Raporda, dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının yayılma hızını çeşitli ekonomik kayıplar vererek yavaşlatan hükümetler açısından en büyük riskin öngörülemezlik olduğuna dikkat çekiliyor. Salgınla ilgili pek çok faktörün hâlâ tam olarak aydınlanmamış olduğuna dikkat çekilirken, iş modellerinden eğitim sistemine, tekno-kültürel çerçeveden tüketim örüntülerine kadar pek çok alanın yeni bir rotaya evrileceği öngörüsüne yer veriliyor. Ayrıca dört ay gibi kısa bir sürede yaşanan radikal dönüşüm süreci de anlatılıyor.
Raporda salgın boyunca pratiği yapılan yeni iş modellerinin, azaltılan seyahatlerin, denenen teknolojilerin yanı sıra toplum genelinde sergilenen dayanışmacı tutumların, doğayla ilgili duyarlılıkların ve sorumlu davranışların salgın sonrasında da olumlu izdüşümleri olacağının altı çiziliyor.
Salgın Sonrası Dünya Nasıl Değişecek?
Tarih boyunca karşılaşılan her toplumsal krizin neden olduğu gibi COVID-19 krizinin de insanlığın tutum ve davranışlarını yeniden şekillendireceğinin belirtildiği raporda farklı alanlarda beklenen değişimlerden bazıları şöyle ifade ediliyor:
En Fazla Öne Çıkan Finansman Aracı Tahviller
Dünyada hemen hemen her ülkede COVID-19 kaynaklı ekonomik sıkıntılar yaşanması bekleniyor. Türkiye ekonomisi için yapılan ilk analizlere göre, salgın dönemindeki olumsuz gelişmeler nedeniyle GSYH’de duraklama ve toplam istihdamda daralma olacağı öngörülüyor. Hükümetlerden gelen ilk finansman destek paketlerine yer verilen raporda Almanya, Fransa, İtalya, İran ve Hindistan da dahil pek çok hükümetin tedbirleri dile getiriliyor. Bununla birlikte, kamu tedbir ve paketlerinin, yaklaşmakta olan küresel krizden çıkmak için tek başına yeterli olmayacağı da ifade ediliyor. Uluslararası finansman kaynaklarının ve farklı finansman araçlarının da bu doğrultuda devreye alınması gerektiği belirtilen raporda, içinden geçmekte olduğumuz dönemde salgınla mücadele kapsamında en fazla öne çıkan finansman aracının tahviller olduğu vurgulanıyor. Uluslararası finans kuruluşlarının salgın döneminde ihraç ettiği tahviller ise şu şekilde sıralanıyor:
Tüm dünyada 1,6 Milyar Çalışan İşsiz Kalma Riskiyle Karşı Karşıya
Raporda yer verilen ve Mart ayının başlarında yapılmış olan bir ankete göre, 1.500 katılımcının %56’sı kendilerini koronavirüsün yaratacağı etkilere karşı “kısmen hazır” hissettiğini söylüyor. Katılımcılardan sadece %12’si “çok hazır” olduğu cevabını verirken %11’i ise “nispeten veya çok hazırlıksız” olduğunu itiraf ediyor. Salgının şirketler için domino etkisi yaratarak birçok risk tipini tetiklediği düşünüldüğünde, şirket içindeki tüm fonksiyonların birlikte katkı sağladığı bir risk haritalandırması yapmanın ve risklerin birbirinden bağımsız olmadığını unutmadan hareket etmenin önemi anlaşılıyor. Ayrıca gelişmiş risk yönetimi uygulayan şirketlerin, kazandıkları doğrudan faydalara ek olarak; finansmana erişimde kolaylık, marka itibarlarının artması ve çalışan bağlılığı gibi dolaylı faydalar da edineceği belirtiliyor.
Escarus, salgınlara hazırlık ve salgınla mücadele stratejisi geliştirmek için dört temel adım öneriyor:
Raporda salgının işgücü piyasalarına etkisinin de altı çiziliyor. Verilerin 1,6 milyar çalışanın işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğuna ve 2020 yılı ikinci çeyreğinde çalışma sürelerinde yaşanacak değişimin ABD’de %12,4; Avrupa ve Orta Asya’da ise %11,8 olabileceğine işaret ettiği belirtiliyor.
Fırsat Eşitsizliğinin Etkisi Artıyor
Raporda fırsat eşitsizliğinin COVID-19 krizi sırasında etkisini daha şiddetli bir şekilde gösterdiğinin altı çiziliyor. ABD verilerine göre maaş dağılımının en alt çeyreğinde bulunan çalışanların %9,2’si, en üst çeyrektekilerin ise %61,5’i uzaktan çalışabiliyor. Dezavantajlı gruplardan olan göçmenler, kriz zamanlarında ekonomik ve temel hizmetlere erişim konusunda zorluklarla daha fazla karşılaşırken, kadınlar sağlık ve sosyal hizmet sektörü çalışanlarının %70’ini oluşturmaları dolayısıyla işleri gereği salgının ön saflarında bulunuyor. Evde kalma önlemlerinin bir yansıması olarak tüm dünyada aile içi şiddet vakalarında 2020 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında önceki yılların aynı dönemlerine göre artış olduğu görülüyor.
Tek Kullanımlık Ürün Atıkları Artıyor
Salgının çevreye olan etkisine geniş bir şekilde yer verilen raporda, salgın sürecinde tercih edilen tek kullanımlık ürünlerin, salgından önce kullanılan muadillerine göre çok daha sık ve daha fazla atık oluşturduğu belirtiliyor. Wuhan’da salgının en fazla sayıda insana ulaştığında, günde 200 tonun üzerinde tıbbi atık ortaya çıktığı belirtilirken, Türkiye’de sürecin, vakaların görülmesinin ardından Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan üç genelge kapsamında yürütüldüğü ifade ediliyor. Geri dönüşüm faaliyetlerinin ise virüsün yayılmasına neden olma endişesiyle büyük ölçüde askıya alınmış durumda olduğu görülüyor. Durma noktasına gelen küresel ekonomi, seyahat ve ulaştırma hizmetleri nedeniyle 2020 yılında seragazı emisyonlarının %5’in üzerinde azalacağı öngörüsüne yer verilen raporda, salgın sonrası normalleşme döneminde atılacak agresif adımların iklim değişikliği üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratarak salgından korunma sürecinde yaşanan pozitif ivmeyi tersine çevirebileceği riski dile getiriliyor.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…