İklim değişikliği bir çelişkinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Eylemsizlik dünyaya kesin bir yıkım getirecek, fakat iyi düşünülmemiş bir iklim stratejisinin yoksul kesime verebileceği zarar çok daha yıkıcı olabilir.
Haber: Zeynep Balioğlu
Dünyanın, üzerindeki herkesi ve doğal yaşamı korumayı hedefleyen etkili bir iklim stratejisine ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Fakat Avusturyalı bilim insanları birçok iklim bilimcinin 10 yılı aşkındır ileri sürdüğü tezi doğruluyor: İklim değişikliği ve yoksulluk sorunlarının üstesinden gelmek için basit ve tek tip, herkese uyan bir çözüm yok.
İnsanların fosil yakıt kullanımına olan düşkünlüğünden kaynaklanan iklim değişikliğinin 2100’a kadar dünya çapında çarpıcı sonuçları olacağı ve milyonlarca insanın evlerini, hatta anavatanlarını terk etmek zorunda kalacakları sayısız defa kanıtlandı. Bununla birlikte fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının önemi de karbon vergisinin uygulamaya konmasıyla vurgulanıyor.
Ancak International Institute for Applied Systems Analysis (IIASA) tarafından yapılan bir çalışma, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye dair programlara tarımın dahil edilmesi durumunda kısa vadede çok daha ciddi maliyetlerin ortaya çıkacağını belirtiyor. İnsanlığın harekete geçmeme ihtimali, küresel ısınmanın tetiklemiş olduğu iklim değişikliği sebebiyle ilave 24 milyon, hatta belki de 50 milyon daha fazla insanın açlıkla ve kötü beslenmeyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.
2050 yılına kadar tarımsal üretimin %17 oranında düşmesi ve piyasadaki ürünlerin fiyatlarının %20 oranında artması bekleniyor. Küresel boyutta karbon vergilendirilmesiyle hareket edilmesi durumunda 2050 yılına kadar çoğu Sahraaltı Afrika’da ve Hindistan’da yaşayan 78 ila 170 milyon insanın gıdaya erişiminin diğer bölgelere göre daha zor olacağı öngörülüyor. Dünyadaki çoğu gelişmemiş ve refah düzeyi düşük ülkeler için bu çözüm yolu, sorunun kendisi haline gelebiliyor.
IIASA’da ve Japonya Ulusal Çevre Çalışmaları Enstitüsü’nde çalışmalarını sürdüren sistem mühendisi ve araştırmacı Dr. Tomoko Hasewaga, ellerindeki verilerin, iklim değişikliği politikaları göz önünde bulundurulduğunda tarımı daha dikkatli ele almaları gerektiğini kanıtladığını belirtiyor. Dr. Hasewaga, karbon fiyatlandırma programlarının, hassas toplumlara sahip gelişmekte olan ülkeler adına uygulanabilir çözümler sunmadıklarını da ekliyor.
Önceden Planlama
Dr. Hasewaga, bu tarz çalışmaların pasif kalmayı desteklemediğini ve öngörülere göre şekillenmiş birtakım koruyucu tedbirler olduğunu vurguluyor. İnsanların sergilediği her türlü eylemin çevresel ve sosyal bağlamda bir sonucu oluyor. Refah düzeyi yüksek ülkeler iklim değişikliğinin neden olduğu sorunları hafifletebilirken bu durumun en çok risk teşkil ettiği refah düzeyi düşük ülkeler bu kabiliyete sahip değil.
Dr. Hasewaga ve çalışmanın eş yazarları, Nature Climate Change adlı akademik dergide yayımladıkları araştırmada 2050 yılı için sekiz farklı küresel tarım modelini analiz ediliyor. Sosyoekonomik kalkınma seçeneklerini ele alan senaryolardan biri, insanlığın 2015 Paris Anlaşması’nda kararlaştırılan sürdürülebilirlik programını uyguladıklarını varsayıyor.
Bununla birlikte dünyanın gündemdeki kalkınma planlarını uyguladığı ve bazı sıcaklık seviyelerine eşlik eden birtakım hafifletme politikalarını ekledikleri bir senaryo daha bulunuyor.
Muhtemel Çözümler
Araştırmacılar, politikaları belirleyen kişilerin sadece salımı azaltmaya odaklanmak yerine genel duruma da bakmaları gerektiğini belirtiyor.
Bu çalışma, karbon vergilerinin gıda fiyatlarını %110 oranında artıracağını öngörüyor, fakat aynı zamanda muhtemel bazı çözümler de sunuyor. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerdeki hayvan otlatma, geviş getiren hayvanların sebep olduğu seragazı salımının dörtte üçünün kaynağını oluşturuyor. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde kullanılan tekniklere adapte olunduğu takdirde seragazı emisyonunun azaltılmasının, ekonomik büyümenin ve fakir ülkelerdeki yaşam standartlarının iyileşmesinin mümkün olacağı belirtiliyor.
Bununla birlikte başka çözüm yolları da bulunuyor; karbon vergilerinden elde edilen gelirin yardıma ihtiyaç duyulan bölgelerdeki gıda desteği programlarına yatırılması mümkün. Bilim insanları, iklim değişikliğinin dünya çapında bir olay olmasına karşın özel etkilerinin ve bu konudaki hafifletme çalışmalarının uluslararası ve bölgesel bağlamda gerçekleşeceğini belirtiyor.