;
Afetler Bilim

Yeni Rapor: İklim Değişikliği Cape Town’daki Kuraklık Olasılığını Arttırdı

Uluslararası bilim insanlarının yeni yayımladığı bir çalışmaya göre insan kaynaklı iklim değişikliği ve bunun yağışlar üzerindeki etkisi, Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’da son birkaç yıldır yaşanan ve ülkede su krizine neden olan kuraklık olasılığını üç kattan daha fazla arttırdı.

Oxford Üniversitesi Çevresel Değişiklikler Enstitüsü, Princeton Üniversitesi, Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü, Kızıl Haç – Kızılay İklim Merkezi gibi bilimsel araştırma kuruluşlarının ortak olduğu “Dünya İklim Atıf Çalışmaları Grubu” adı verilen uluslararası bilimsel çalışma grubunun üyeleri tarafından yapılan çalışma, insan kaynaklı iklim değişikliği ve bunun yağışlar üzerindeki etkisinin Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’da son birkaç yıldır yaşanan ve ülkede su krizine neden olan kuraklık olasılığını üç kattan daha fazla artırdığını ortaya koydu.

Çalışmada, kullanılan iklim modelleri ile 2015 öncesinden beri yaşanan mevcut kuraklık gibi kuraklık ihtimallerinin olasılığı araştırılıyor. Çalışma aynı zamanda, olasılığı düşük olsa da ısınmanın artma ihtimali olduğunu da gösteriyor.

Bilim insanları, Cape Town şehrine ve etrafındaki tarımsal alana su veren tüm baraj ve rezervuarların olduğu Batı Cape Town bölgesindeki verileri incelediler. Çalışmada, kuraklık ve sürekli su kesintisine neden olan ana faktörün, düşen ortalama yağışlar olduğu ortaya çıkarıldı.

Çalışmanın başyazarı ve Oxford Üniversitesi Yardımcı Direktörü Friederike Otto “Bu çalışmanın sonuçları ve artan kuraklık olasılığı, Güney Afrika gibi yarı kurak bölgeler için iklim değişikliğinin ne anlama geldiği konusundaki görüşlerimiz ile tamamen tutarlılık gösteriyor. Bu tür durumlara hazırlıklı olmak akıllıca olacaktır” diyor.

Araştırmanın yazarlarından, Cape Town Üniversitesi’nde görevli Piotr Wolski ise “Bu kuraklık, mevcut iklimde halen nadir bir olay, ancak tüm sonuçlar riskin giderek arttığını gösteriyor. Kuraklığa karşı dirençliliği arttıran önlemleri geliştirmek gerekiyor” diyor. Wolski insanların musluklarının kurumadığını ve çok korkulan ‘son gün’ acil durumunun şu an için kıl payı atlatıldığını belirtiyor ve ekliyor: “Ki bu durumda kamu su kullanım kısıtlamaları ve sulama kaynaklarının kullanımının yasaklanması etkili oldu. Ancak, bu önlemler kesinlikle sürdürülebilir önlemler değil”.

Dünya İklim Atıf Çalışmaları Grubu’nun alıntıladığı çalışmalar Batı Cape Town kuraklığının 20. yy başından beri görülen en kötü kuraklık olduğunu ortaya koyuyor.

Cape Town’u besleyen barajlar tamamen yağış miktarına bağımlı ve bu da su altyapı sisteminin iklime ve iklim değişikliğine karşı hasar görebilir durumda bırakıyor.

Araştırma, böyle bir kriz olasılığının 1 ile 150 yıl arasında görülebilecek bir kuraklık olduğunu ortaya koyarken, böyle bir kuraklığın barajların su toplama bölgelerine etkisi üzerinden kentin su kaynaklarını tamamen yok etme olasılığını ise 1 ile 300 yılda bir ihtimal olduğunu gösteriyor. Olasılıklar halen düşük görünse de bu olasılığının giderek arttığını ve mevcut durumda iklim değişikliğinin bu sonuçta etkisi olduğunu ve bu sonucu üç kattan fazla artırdığını da ortaya koyuyor.

Bölgede, sadece geçtiğimiz yıl 33.000 mevsimsel tarım işçisi kuraklık nedeniyle işini kaybetmişti.

Maarten Van Aals, Kızıl Haç ve Kızılay İklim Merkezi Başkanı ise “Afrika ve dünyanın geri kalanında, risk yönetimi faaliyetleri sadece kuraklık olduktan sonra alınıyor. Her hafta, dünya nüfusu bir buçuk milyon artış gösteriyor. Şehir yöneticileri suyu, artan iklim değişikliği risklerini de göz önünde bulundurursak yönetmek için planlarını güncellemeliler” diyor.

Çalışmanın teknik özetine buradan ulaşılabilir.