;
Politika

Yeni Çalışma: Zenginlerin Karbon Ayakizi Tahminlerden Çok Daha Yüksek

karbon ayakizi
FOTO: Ahmed Muntasir

Farklı ülke vatandaşlarının ortalama karbon ayakizleri arasında uçurum olduğu biliniyor. Benzer bir durum, ülkelerin kendi içinde de var. Çalışmalar, daha zengin bireylerin karbon ayakizinin, ülke ortalamasından kat be kat yüksek olduğuna işaret ediyor. Ancak Nature Climate Change dergisinde yeni yayımlanan bir çalışmaya göre bu eşitsizliğin boyutu, toplum tarafından yeterince iyi anlaşılmıyor. Dört ülkede yapılan araştırmada katılımcılar, zenginlerin karbon ayakizini gerçekte olduğundan çok daha düşük tahmin ettiler. Çalışmanın yazarlarından Kopenhag İşletme Okulu Öğretim Üyesi Kristian S. Nielsen, bu eşitsizliğe dair farkındalığı artırmanın, en zengin kesimin tüketim davranışlarını düzenleyecek iklim politikalarına desteği artırabileceğini belirtiyor.

Karbon ayakiziniz, hem dünyanın hangi ülkesinde yaşadığınıza hem de gelir seviyenize bağlı olarak büyük farklılık gösteriyor. Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) yaşayan birinin karbon ayakizi, ortalama bir Nijeryalı’nın karbon ayakizinden yaklaşık 13 kat daha büyük.

Öte yandan dünyanın farklı ülkelerinden 125 milyarder, dünya nüfusunun daha düşük gelirli %90lık kısmında yer alan herhangi birinden bir milyon kat daha fazla emisyona sebep oluyor.

Bu eşitsizlik, ülkeler özelinde de oldukça belirgin. Örneğin ABDde en fazla gelire sahip %1lik kesimden birinin karbon ayakizi, en az gelire sahip %50lik kesimden birine kıyasla 1,388 kat daha büyük.

Ancak yeni bir çalışma, ülke içindeki karbon ayakizi eşitsizliğinin yeterince anlaşılmadığına ve büyük ölçüde azımsandığına işaret ediyor.

Nature Climate Changede yayımlanan ve ABD, Danimarka, Hindistan ve Nijeryadan 4,000 kişinin katılımıyla yapılan yeni bir çalışma, bu ülkelerin tamamında zenginlerin (en yüksek gelire sahip %10luk ve %1lik kesimin) karbon ayakizinin gerçekte olduğundan çok daha düşük tahmin edildiğini ortaya koydu. Gerçeklik ve tahminler arasındaki en büyük uçurum, ABDde ve Danimarkada gözlendi.

Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu, desteklenen iklim politikalarının da gelir düzeyine göre farklılık göstermesi oldu. En yüksek %10luk gelir grubundan katılımcılar; kullanımın fazla olduğu dönemlerde elektrik fiyatını artırmak veya kırmızı ete vergi ilave etmek gibi politika önerilerini daha yüksek oranda desteklediler.

Çalışmanın yazarlarından Kopenhag İşletme Okulu (Copenhagen Business School) İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Kristian S. Nielsena göre daha varlıklı kesimler, davranışlarını değiştirmelerini gerektirmeyen çözümleri daha çok benimsiyorlar.

Nihayetinde bu yatırımları yapabilecek paraları var ve paranız olduğu sürece bunlar çok zor değil. Oysa yaşam tarzında değişiklik gerektiren şeyler, örneğin daha az uçmak, pek de isteyecekleri bir şey değil” diye ekliyor.

Eşitsizliğin önemli bir ekonomik tartışma olduğuna dikkat çeken Nielsen, katı bir karbon bütçesine sahip olduğumuz iklim değişikliği çerçevesinde, eşitsizliğin ciddi bir adalet sorunu yarattığını vurguluyor:

“Şu anda bazı insanlar, hafta sonu Dubaide alışverişe gitmek, büyük bir eve sahip olmak veya başka türlü amaçlar için, bu sınırlı bütçeden çok büyük bir pay alıyorlar. Bunun adil olup olmadığını konuşmak, tartışmak önemli.”

Nielsena göre karbon ayakizi eşitsizliğine dair farkındalığı artırmak, daha fazla insanın iklim politikalarını desteklemesini sağlayabilir ve özellikle en zengin kesimin tüketimini düzenleyecek uygulamaların önünü açabilir.

Hem Ülkeler Hem Sınıflar Arası Farklar Büyük

Nature Climate Changede yayımlanan çalışmanın yazarları arasında bulunan Kopenhag İşletme Okulu (Copenhagen Business School) İşletme, Toplum ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Kristian S. Nielsen’ın İklim Masası’na konuya dair aktardığı görüşleri şu şekilde:

Karbon ayakizi, birer birey olarak tüm faaliyetlerimiz sonucunda sebep olduğumuz seragazı emisyonları olarak tarif edilebilir. Bu, günlük hayatta kullandığımız tüm ürünleri ve hizmetleri kapsar; enerji, ulaşım, gıda tüketimi veya uçakla seyahat gibi.

Ve gördüğümüz kadarıyla bu konuda ülkeler arasında oldukça büyük farklar var. Yani Nijeryadaki ortalama bir insan, ortalama bir Danimarkalı’dan çok daha küçük bir karbon ayakizine sahip.

Ancak farklar burada bitmiyor; her ülkenin kendi içinde de yüksek gelirli insanların daha yüksek karbon ayakizine sahip olma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Gelir skalasında nerede olduğunuza bağlı olarak bu ayakizi bazen çok yüksek olabiliyor.

Son 10 yılda bu eşitsizliği inceleyen pek çok bilimsel makale yayımlandı. Ancak konunun araştırılmamış olan bir yönü vardı: İnsanlar bu eşitsizliğin ne ölçüde farkında? Biz de çalışmamızda buna bakmak istedik ve birbirinden çok farklı dört ülke seçtik: Nijerya, Hindistan, ABD ve Danimarka.

Daha düşük gelirli bir ülke olarak Nijeryayı dahil ettik. Hindistan, düşük ve yüksek gelirli grubun arasında bir yerde kalıyor, fakat aynı zamanda çok yüksek bir eşitsizlik seviyesine sahip. ABD ve Danimarka ise iki yüksek gelirli ülke. Bu ikisi bazı yönlerden çok benzese de farklı eşitsizlik seviyelerine sahip. Örneğin Danimarka genellikle çok eşitlikçi bir ülke kabul edilir ama orada bile karbon ayakizlerinde oldukça fazla eşitsizlik olduğunu görüyoruz.

Zenginlerin Karbon Ayakizi Sanıldığından Çok Daha Büyük

İnsanlar, düşük gelir gruplarının karbon ayakizini olduğundan az ya da fazla tahmin edebiliyorlar. Fakat söz konusu en yüksek %10luk dilim ve özellikle de en üst %1lik dilimdeki insanlar olduğunda, bu kişilerin karbon ayak izleri gerçekte olduğundan çok daha düşük tahmin ediliyor.

Tespit ettiğimiz en önemli şey, özellikle ABDde ve Danimarkada, karbon ayakizi eşitsizliğinin gerçekte olduğundan çok daha küçük zannedilmesi oldu. Bence bunun bir nedeni, özellikle ABDde, mutlak farkların gerçekten çok büyük olması. Bu yüzden insanların gerçek farkı öngörememesi anlaşılır. Ancak Hindistanda ve Nijeryada da durum farklı değil.

Zenginler Satın Alabilecekleri İyileştirmeleri Tercih Ediyor

Tahminlerimizden biri, karbon ayakizi eşitsizliği ne kadar küçümseniyorsa, iklim politikalarına desteğin de o denli düşük olacağı yönündeydi. ABD ve Hindistanda bunu destekler sonuçlara ulaşamadık. Danimarka ve Nijeryada ise böyle bir durum var gerçekten.

Genelde ise desteklenen iklim politikalarının gelire bağlı olarak farklılık gösterdiğini görüyoruz. Daha varlıklı kişiler, kendileri açısından çok fazla davranış değişikliği gerektirmeyen teknolojik çözümleri daha çok seviyorlar. Diyelim ki enerji verimliliği iyileştirmeleri veya ev yalıtımı ya da elektrikli bir araç almak. Nihayetinde bu yatırımları yapabilecek paraları var ve paranız olduğu sürece bunlar çok zor değil. Oysa yaşam tarzında değişiklik gerektiren şeyler, örneğin daha az uçmak, pek de arzu ettikleri bir şey değil.

Davranış Değişiklikleri Zenginler için Daha Kolay

İklim değişikliğinde payı daha yüksek olan kişilerin, diğerlerine göre daha çok sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.

Bazı insanlar gerekli değişiklikleri yapmakta zorlanabiliyorlar; altyapı mevcut olmayabiliyor veya başka türlü sorunlar çıkabiliyor. Genelde gördüğümüz şey, ne kadar zengin olursanız, birçok davranış değişikliğinin o denli kolay hale geldiği.

Her zaman şu örneği veririm: Örneğin düşük gelirliyseniz ve beslenme düzeninizi değiştirmek istiyorsanız, öncelikle yeni yemekler pişirebilmek için yemek yapma becerilerinizi geliştirmeniz gerekir. Yeni tarifler, yeni baharatlar, yeni malzemeler ile besleyici yemekler hazırlayabilir hale gelmelisinizdir. Öte yandan gelir seviyeniz yüksekse, doğrudan bir yemek programı satın alabilirsiniz. Bu durumda gerekli tüm malzemeler, tariflerle birlikte evinize gönderilir. Daha da zenginseniz, her şeyi yapması için özel bir şef tutarsınız. Yani bu bir çeşit spektrum.

Bu daha teknik meseleler için de geçerli. Örneğin evinizdeki enerji verimliliğini artırmak için çeşitli sübvansiyonlar var. Ancak bunlardan kimin faydalandığına baktığımızda burada bile bir eşitsizlik olduğunu görüyoruz. Bir sübvansiyona nasıl başvuracağını öğrenmek, vergi iadesi almak, bunun için gerekli kararları verebilmek çok karmaşık olabilir. Karmaşıklık da bir tür engeldir.

Sınırlı Karbon Bütçesinin Adil Paylaşılması Gerekir

Eşitsizlikler söz konusu olduğunda bazıları ‘zenginlerin ne kadar parası olduğundan kime ne,diyebiliyor çünkü nihayetinde paraya sınırlı bir kaynak gözüyle bakılmıyor. Ama söz konusu iklim olduğunda durum farklı.

Küresel ısınmayı engellemeye yönelik hedeflerde görülebileceği gibi, sınırları tam anlamıyla belli olan bir karbon bütçemiz var. Ve şu anda bazı insanlar, hafta sonu Dubaide alışverişe gitmek, büyük bir eve sahip olmak veya başka türlü amaçlar için, bu sınırlı bütçeden çok büyük bir pay alıyorlar. Bunun adil olup olmadığını konuşmak, tartışmak önemli. Benim bu konuda bir fikrim var ve adil olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu mutlaka tartışılması gereken bir konu.

Eşitsizliğe Dair Farkındalık Artışı, İklim Politikalarına Desteği Artırabilir

İnsanları bu eşitsizlik hakkında bilgilendirdiğinizde, iklim politikasına desteğin genel olarak artacağı söylenebilir. Örneğin, en zengin %1lik, %10luk veya %20lik kesimlerin davranışlarını düzenleyecek politikalara destek artabilir.

Tabii ideoloji ve siyasi inançlar da önemli. Veya bir gün kendiniz de ilk %10luk dilime gireceğinizi düşünüyorsanız, bu tür politikaları istemeyebilirsiniz. Ancak bir bütün olarak düşünüldüğünde görmeyi beklediğim şey, eşitsizliğe dair farkındalığı artırmanın, iklim politikalarını destekleme konusunda daha fazla insanı harekete geçirebileceği.