Bugüne kadarki en kapsamlı bilimsel analiz, kelimelerin eylemlerle eşleşmediğini ortaya koyuyor.
Bugüne kadar yapılan en kapsamlı araştırmaya göre, temiz enerjiye geçiş sürecinde olduğunu iddia eden büyük petrol şirketlerine yönelik “yeşil badana” suçlamaları sağlam temellere dayanıyor.
Hakemli bir bilimsel dergide yayımlanan araştırma, 1965’ten bu yana küresel karbon emisyonlarının %10’undan fazlasından sorumlu olan ExxonMobil, Chevron, Shell ve BP’nin kayıtlarını inceledi. Araştırmacılar, 2020’ye kadar 12 yıllık verileri analiz ettiler ve şirketin iddialarının eylemleriyle uyumlu olmadığı sonucuna vardılar. Bu şirketlerin bir çoğu yeni petrol sahası keşiflerini azaltmak yerine artırıyor.
Çalışma, son yıllarda özellikle Shell ve BP için yıllık raporlarda “iklim”, “düşük karbon” ve “geçiş” ifadelerinde keskin bir artış ve stratejilerde eylem taahhütlerinin arttığını tespit etti. Ancak somut eylemler nadir. Araştırmaya göre, “Finansal analiz, fosil yakıtlara bağımlı şekilde devam eden bir iş modelinin yanı sıra temiz enerjiye önemsiz ve şeffaf olmayan harcamalar yapıldığını ortaya koyuyor.”
Geçtiğimiz Mayıs ayında Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), dünyanın 2050 net sıfır patikasında yeni fosil yakıt geliştirmelerinin yeri olmadığını söylemişti.
Petrol şirketleri, işletmelerini iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmek için yatırımcıların artan baskısı altında. Ancak planları şüpheyle karşılandı. Böylece araştırmacılar nesnel ve kapsamlı olduğunu söyledikleri yeni bir araştırmayı yürütmeye karar verdi.
Tohoku Üniversitesi’nde Mei Li ve Jusen Asuka ile birlikte çalışan Japonya’daki Kyoto Üniversitesi’nden Prof Gregory Trencher, “Çok somut bir ilerleme olana kadar, yeşil bir yönde hareket etme iddiaları konusunda çok şüpheci olmak için elimizde her türlü neden var. Eğer fosil yakıtlardan uzaklaşıyorlarsa, örneğin arama faaliyetlerinde, fosil yakıt üretiminde, fosil yakıtlardan satış ve kârda düşüşler görmeyi beklerdik. Ancak bunun tersine dair kanıtlar buluyoruz” dedi.
Trencher sözlerine, “Son vaatler çok güzel görünüyor ve birçok insanı heyecanlandırıyor, ancak bunları şirketin geçmiş eylemleri bağlamında ele almamız gerekiyor. Bu, çok yaramaz bir okul çocuğunun, öğretmene ‘Gelecek hafta tüm ödevlerimi yapacağıma söz veriyorum’ demesi gibidir ki öğrenci hiç sıkı çalışmamıştır” şeklinde devam etti.
PLOS One dergisinde yayımlanan yeni çalışma, yıllık raporlarda iklimle ilgili anahtar kelimelerden bahsedilmesinin 2009’dan 2020’ye keskin bir şekilde arttığını buldu. Örneğin, BP’nin “iklim değişikliği” kullanımı 22’den 326’ya çıktı.
Ancak strateji ve eylemler açısından araştırmacılar, şirketlerin temiz enerjiye geçiş sözü verdiklerini ve somut aksiyonlar almaktansa hedefler belirlediklerini buldular.
Araştırmacılar, Chevron ve ExxonMobil’in Shell ve BP’ye kıyasla “geride kaldıklarını” söylerken, Avrupa’nın başlıca eylemleri bile taahhütleriyle çelişiyor gibi görünüyordu. Örneğin, BP ve Shell, fosil yakıt çıkarma projelerine yapılan yatırımları azaltma sözü verdi ancak araştırmacılar, son yıllarda her ikisinin de yeni keşifler için arazilerini artırdığını ortaya koydu.
Ayrıca analiz, Shell, BP ve Chevron’un çalışma süresi boyunca fosil yakıt üretim hacimlerini artırdığını buldu. Şirketlerin hiçbiri temiz enerji yatırımlarına ilişkin verileri doğrudan yayınlamazken, “Karbon Saydamlık Projesi’ne” sağladıkları bilgiler düşük ortalama seviyelere işaret ediyor. IEA tarafından yapılan ayrı bir analiz, petrol ve gaz şirketlerinin temiz enerjiye yaptığı yatırımın 2020’de sermayelerinin yaklaşık %1’ini oluşturduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, “Eylemler ve yatırım davranışları söylemle uyumlu hale getirilene kadar, ‘yeşil badana’ suçlamalarının sağlam temellere dayandığı görünüyor” dedi.
Bir Chevron sözcüsü şunları söyledi: “Operasyonlarımızdaki karbon yoğunluğunu azaltmaya ve geleneksel iş kollarımızla birlikte daha düşük karbonlu işleri büyütmeye odaklandık. 2028 yılına kadar daha düşük karbon yatırımlarında 10 milyar dolarlık bir bütçe planlıyoruz.”
Shell’in sözcüsü ise: “Shell’in hedefi, 2050 yılına kadar toplumla birlikte net sıfır emisyonlu bir enerji işi haline gelmek. Kısa, orta ve uzun vadeli yoğun ve mutlak hedeflerimiz, Paris Anlaşması’nın azimli 1,5 derece hedefi ile tutarlı. Ayrıca, enerji geçiş stratejisini oylama için hissedarlarına sunan ve güçlü bir onay alan ilk enerji şirketi olduk” dedi.
BP’nin sözcüsü de şirketin 2020’de yeni net sıfır hedefini, amaçlarını ve stratejisini belirlediğini söylerken, 2021’de bunları gerçekleştirmek için şirketin, tarihindeki en büyük dönüşümünü tamamladığını ifade etti ve ekledi: “Bu belge, 2009-2020 dönemine tarihsel sıralamayla baktığından, son gelişmeleri ve ilerlememizi tam olarak hesaba kattığını düşünmüyoruz” dedi.
Trencher ise analizin güncelliğini yitirdiği yönündeki suçlamayı reddetti: “2021’de yayımlanan belgeleri dahil ettik, bu nedenle sözde veri açığı sadece altı aylık süreci kapsar. Bulgularımızdan herhangi birinde, fikrimizi değiştirecek yeni eylemlerine dair bir kanıt da bulamıyoruz” dedi.