Politika yapıcılar, insanları daha az karbon ağırlıklı gıda seçimleri yapmaya nasıl ikna edeceklerini tartışıyorlar. Nisan ayında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu, dünya liderlerini, özellikle gelişmiş ülkelerdekileri, sürdürülebilir, sağlıklı, düşük emisyonlu diyetlere geçişi desteklemeye çağırdı.
Birleşik Krallık’ta hükümetin gıda danışmanı Henry Dimbleby bir hükümetin insanlara eskisi kadar et yemeyi bırakmalarını söylemesinin politik olarak imkansız olduğunu söyledi. İngiltere’deki tarım arazilerinin yaklaşık %85’i inek gibi hayvanlar için otlak olarak veya daha sonra çiftlik hayvanlarına yedirilecek yiyecek yetiştirmek için kullanılıyor.
Dimbleby, İngiltere’de arazinin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için 10 yılda %30 et azaltımının gerekli olduğuna inanırken, Greenpeace %70 azaltmayı savunuyor.
Jama Network Open dergisinde yayımlanan bir araştırma, tüketicilerin yiyecekler üzerindeki iklim etiketlemesine iyi tepki verdiğini ortaya çıkardı.
ABD’deki yetişkinleri ulusal olarak temsil eden bir örneklemin kullanıldığı çalışmanın katılımcılarına bir fast food menüsü gösterildi ve akşam yemeği için sipariş etmek istedikleri bir öğeyi seçmeleri istendi.
Katılımcılar, üç etiketten biriyle menüleri görüntülemek üzere rastgele dağıtıldı. Tüm öğelerde hızlı yanıt kodu etiketi (kontrol grubu); tavuk, balık veya vejetaryen ürünlerin olduğu, yeşil ve düşük iklim etkisi etiketi (olumlu çerçeveleme); kırmızı et ürünlerinde kırmızı ve yüksek iklim etkisi etiketi (negatif çerçeveleme) bulunuyordu.
Düşük iklim etkisi menüsü şunları belirtti: “Bu öğe çevresel olarak sürdürülebilir. Düşük seragazı emisyonuna sahip ve iklim değişikliğine katkısı düşük.” Yüksek iklim etkisi menüsü ise şunları söyledi: “Bu öğe çevresel olarak sürdürülebilir değil. Emisyonlara ve iklim değişikliğine katkısı yüksek.”
Kontrol grubundaki katılımcılarla karşılaştırıldığında, menüler yüksek iklim etkisi etiketine sahipse katılımcıların %23’ü sürdürülebilir bir menü seçti. Deneysel koşullarda, sürdürülebilir bir ürün seçen katılımcılar, ortalama algılanan sağlık puanına göre, sürdürülemez bir ürün seçenlere göre siparişlerini daha sağlıklı olarak değerlendirdi.
Johns Hopkins ve Harvard üniversitelerinden araştırma yazarları şunları söyledi: “Esas olarak sığır eti üretiminden kaynaklanan hayvansal gıda üretimi, küresel seragazı emisyonlarının %14,5’inden sorumlu. ABD’de et tüketimi, özellikle kırmızı et tüketimi, ulusal beslenme kılavuzlarına dayalı olarak önerilen seviyeleri sürekli olarak aşıyor. Mevcut beslenme kalıplarını, daha az miktarda kırmızı et tüketilen daha sürdürülebilir diyetlere doğru değiştirmek, diyete bağlı seragazı emisyonlarını %55’e kadar azaltabilir.”
Araştırmacılar, insanlara bir gıda türünün olumsuz çevresel etkileri olduğunu söylemenin, onlara bir gıdanın daha sürdürülebilir bir seçim olduğunu bildirmekten daha etkili olduğunu buldular.
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…