Yeni bir raporda, dünyanın 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına, enerji verimliliğini ise iki katına çıkarma hedeflerine ulaşması için iklime duyarlı enerji planlamasının kaçınılmaz olduğu belirtildi.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF) ve Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) tarafından ortaklaşa hazırlanan “2023 Yılı İncelemesi: İklim Odaklı Küresel Yenilenebilir Enerji Potansiyeli Kaynakları ve Enerji Talebi” adlı raporda, dünyanın 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma ve enerji verimliliğini iki katına çıkarma hedeflerine ulaşması için iklime duyarlı enerji planlamasının kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.
WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, IRENA Genel Direktörü Francesco Camera ve C3S Direktörü Carlo Buontempo tarafından yazılan ortak önsözde, iklim değişikliğinin enerji üretimi üzerindeki doğrudan etkilerine dikkat çekilerek, “Güneş enerjisi üretimi için kurak koşullar, El Niño-La Niña değişimleri nedeniyle rüzgar enerjisi üretiminde dalgalanmalar veya hidroelektrik üretimini etkileyen yağış değişiklikleri gibi faktörler, enerji arzını ve talebini doğrudan şekillendiriyor. Ancak bu zorluklar, aynı zamanda enerji planlamasını daha güvenilir hale getirmek için fırsatlar da sunuyor.” ifadelerine yer verildi.
Rapor, 2023 yılının El Niño olayları nedeniyle rekor sıcaklıklarla geçtiğini ve rüzgar hızı, güneş radyasyonu, yağış ve sıcaklık gibi enerji sektörü için kritik iklim değişkenlerini etkilediğini ortaya koyuyor. Güney Amerika’da güneş enerjisi kapasitesinde %3,9’luk bir artış görülürken, Doğu Asya’da rüzgar enerjisinde %4,1’lik bir büyüme kaydedildi. Çin, 420 GW’lık kara rüzgârı kurulu kapasitesinden tahmini 45 TWh üretim yaparak bu büyümenin %95’ini oluşturdu.
Raporda ayrıca, iklim tahminlerinin enerji sistemlerine entegre edilmesinin mevsimsel arz-talep dalgalanmalarını tahmin etmeye, şebeke operasyonlarını optimize etmeye ve aşırı hava olaylarına karşı dayanıklılığı artırmaya yardımcı olacağı belirtiliyor.
Yeni Teknolojilerle Entegre Edilmiş Sistemler
Raporda, enerji sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliği için politika yapıcıların iklim değişkenliğini dikkate alması gerektiği vurgulanıyor. Rüzgar, güneş ve hidroelektrik gibi ana enerji kaynaklarını jeotermal ve enerji depolama gibi yeni teknolojilerle entegre eden çeşitlendirilmiş enerji portföylerinin, yenilenebilir enerji üretimi üzerindeki değişkenlikleri dengelemede kritik bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Ayrıca, bölgesel işbirliklerinin ve yerelleştirilmiş çözümlerin enerji akışlarını optimize ederek enerji güvenliğini artıracağı belirtiliyor.
IRENA’nın verilerine göre, 2023 yılı itibarıyla küresel rüzgâr enerjisi kapasitesi 1.000 GW’ı aşarken, güneş enerjisi kapasitesi 1.420 GW’a ulaştı. 2023 yılı sonunda hidroelektrik enerji kapasitesi ise 1.410 GW’a yükseldi. 2030’a kadar rüzgâr enerjisi kapasitesinin 3.000 GW’a, güneş enerjisinin 5.400 GW’a ve hidroelektrik kapasitesinin 1.500 GW’a ulaşması bekleniyor. 2050 yılına kadar bu rakamların sırasıyla 8.000 GW, 18.000 GW ve 2.500 GW’a çıkacağı öngörülüyor.
Raporda, 2023 yılında Dubai’de düzenlenen COP28’de belirlenen ve 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması gerektiğini vurgulayan hedeflere uyum sağlanması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, 2010-2023 yılları arasında güneş enerjisi maliyetlerinin yüzde 90, rüzgâr enerjisi maliyetlerinin ise %68 oranında düştüğü vurgulanarak, temiz enerjiye yapılan yatırımların hızlandırılması gerektiği ifade ediliyor.
Özellikle Afrika kıtasında yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasına yönelik çabaların hızlandırılması gerektiği belirtilirken, kıtanın küresel kurulu kapasitenin yalnızca yüzde 2’sine sahip olduğu ve enerji altyapısının geliştirilmesinin ekonomik kalkınma açısından kritik olduğu vurgulanıyor.
Rapor, iklim değişkenliğinin enerji planlamasına entegrasyonunun enerji güvenliğini artıracağını, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyeceğini ve 1,5°C hedefi doğrultusunda net sıfır geleceğe ilerlemeyi hızlandıracağını ortaya koyuyor.