Dünyanın en yoksul ülkelerindeki insanlar, zengin ülkelerin yardım sözlerine rağmen, iklim krizinin etkileriyle başa çıkmaları için her yıl kişi başına yaklaşık 1 dolar alıyorlar.
Paris Anlaşması’nın temel parçalarından birini oluşturan iklim finansmanı, gelişmekte olan ülkelerin seragazlarını azaltmasına ve halklarını iklim çöküşünün sonuçlarından korumaya yardımcı olmayı amaçlıyor. Zengin ülkeler, 10 yıl önce 2020 yılına kadar yoksul ülkelere yılda 100 milyar dolar vereceklerini taahhüt ettiler, ancak bu taahhütlerin yerine getirilip getirilmediği belli değil.
Geçen hafta İngiltere, Kasım ayında Glasgow’da düzenlenecek BM iklim zirvesi başkanlığının bir parçası olarak iklim finansmanı sağlama stratejisini açıklamıştı. Ancak, yeni bir fon açıklanmadı ve 100 milyar dolarlık taahhütlerin bu yıl yerine getirilip getirilmeyeceğini gösteren bir veri henüz ortaya konmadı.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
WaterAid adlı yardım kuruluşu tarafından yapılan yeni bir iklim finansmanı analizi, mevcut iklim finansmanının iklim krizinden en kötü etkilenen ve etkilenecek en yoksul ve en savunmasız ülkelere ulaşmadığını savundu. Yardım kuruluşunun raporu, tüm ülkelerin yarısının iklim finansmanından kişi başına yılda 5 dolardan daha az aldığını tespit etti.
WaterAid’in analizine göre Yemen, iklim krizinin etkilerine karşı dünyanın en savunmasız 29. ülkesi olmasına rağmen, 2010-2017 yılları arasında yılda ortalama kişi başına yaklaşık 1.17 dolar aldı.
Sudan için bu rakam, dünyanın en savunmasız yedinci ülkesi olmasına rağmen 1.33 dolar oldu. İklim krizine karşı en savunmasız 50 ülkeden biri olan Angola, dönem boyunca kişi başına yıllık 1.58 dolar alırken en savunmasız ülkeler sıralamasında 16. sırada bulunan Orta Afrika Cumhuriyeti ise kişi başına yıllık 1.61 dolar aldı.
WaterAid CEO’su Tim Wainwright, “Dünya genelinde milyarlarca insan, halihazırda İngiltere’de yaşanan taşkınlar, ABD ve Avustralya’daki yangınlar ya da yükselen deniz seviyeleri gibi iklim krizi etkileriyle yaşıyor. Ancak iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntıların çoğu manşetlerde yer almıyor. Bu durumu yaratacak hiçbir şey yapmayan yoksul ve savunmasız toplulukların hayati önem taşıyan temiz suya erişimi her yıl gittikçe daha zor hale geliyor” dedi.
En büyük etkiler taşkın ve kuraklık olarak hissedileceğinden su sorunu iklim krizinin kalbinde yer alsa da, iklim finansında su sorunlarına öncelik verilmiyor. WaterAid’in bulgularına göre, iklim finansına ayrılan paranın yalnızca ufak bir kısmı temiz su erişimini artırmaya ve sıhhi koşullara ayrılıyor.
Çad su erişimi ve sıhhi koşullar için kişi başına 0.19 dolar alırken, Etiyopya 0.39 dolar alıyor.
İklim krizi tırmanırken, gelişmekte olan bölgelerde temiz suya erişim problemi de katlanacak. Yaklaşık 800 milyon kişi evlerinin yakınında temiz suya erişimi olmadan yaşıyor ve 2 milyar kişiye güvenilir ve arıtılmış su hizmeti sağlanamıyor.
Wainwright bu konu hakkında “Hiç kimse temiz su olmadan hayatta kalamaz ve bu topluluklar gelişme gösteremez. Gelecekte daha fazla aşırı hava olayları, daha fazla belirsizlik ve daha çok insanın temiz su olmadan yaşamaya zorlanmasını bekleyebiliriz” yorumunda bulundu.
Rapora göre zengin hükümetler gelişmekte olan bölgelerin iklim krizi etkileriyle başa çıkabilmesi adına yılda 30 milyar dolar para harcıyor. Seragazı emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir enerjiye yönelme gibi önlemler özel sektör finansmanını daha fazla cezbediyor.
En yoksul ve savunmasız ülkeler aynı zamanda dünyadaki en düşük seragazı seviyelerine sahip.