14 ülkede gerçekleştirilen bir ankete göre, insanların yaklaşık %70’i, iklim değişikliğinin bulaşıcı hastalıkların yayılması kadar büyük bir tehdit olduğunu söylüyor.
1 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan, 40 milyondan fazla insanı enfekte eden ve ekonomileri çökerten bir salgının ortasında bile, dünyanın dört bir yanındaki insanlar hâlâ iklim değişikliğinin yarattığı risk konusunda son derece endişeli.
Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan yeni bir anket, 14 ülkedeki katılımcıların ortalama %70’inin iklim değişikliğini ülkeleri için büyük bir tehdit olarak tanımladığını, %69’unun da bulaşıcı hastalıkların yayılması konusunda aynı düzeyde endişe duyduğunu ortaya koydu.
Ankete katılan tüm ülkelerdeki çoğunluk, her iki sorunun da endişe verici olduğunu söyledi. İki sorunu karşılaştırırken, sekiz ülkedeki katılımcılar, iklim değişikliğinin önemli bir tehdit olduğu konusunda daha fazla endişeliydi.
İspanya, Fransa ve İtalya %83 ile iklim değişikliği ile ilgili en yüksek endişe düzeyini gösterirken, Danimarka, İsveç, Almanya, Hollanda ve Belçika’da %60 ve üstü endişeli olduğunu söyledi. Avustralya ise, %59 ile iklim değişikliği için en az endişeyi gösterdi.
Kanada ise, %67 ile hem iklim değişikliği hem bulaşıcı hastalıkların yayılması konusunda eşit derecede endişeli.
Güney Kore, Japonya, Birleşik Krallık, ABD ve Avustralya’da insanların büyük bir kısmı, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını iklim değişikliğinden daha önemli bir tehdit olarak görüyor. Oranlar Avustralya’da %68’den Güney Kore’de %89’a kadar değişiyor.
Ankete katılanların 10’da biri veya daha azı küresel iklim değişikliğinin bir tehdit olduğunu düşünmediğini ifade etti.
2013’te, 10 ülkede yanıt verenlerin ortalama % 55’i iklim değişikliğinin büyük bir tehdit olduğunu söylerken bu oran 2020’de %76’ya çıktı. Fransa’da ise endişe oranı %54’ten %83’e çıkarak 29 puan arttı.
10 Haziran – 3 Ağustos 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen Pew Araştırma Merkezi anketinin sonuçları, COVID-19 salgınının son aylarda küresel ölçekte bilincimizde ne kadar yer kapladığı göz önüne alındığında şaşırtıcı görünebilir. Ancak birkaç olası açıklama var.
Dünya çapında ülkelerde karantina uygulamaları yayılırken, bir dizi rapor, havayolu seyahatlerinde küresel bir azalmaya bağlı olarak karbondioksit emisyonlarındaki düşüşe işaret etmişti. Birçok insan kişisel seçimlerinin çevre üzerindeki etkisini düşünmek zorunda kalmış olabilir.
Koronavirüs salgınının neden olduğu ekonomik kriz dünya çapındaki hükümetleri, iklim değişikliğiyle mücadele ederken aynı zamanda ekonomileri canlandıracak “yeşil” teşvik planlarını düşünmeye sevk etti.
ABD’deki demokratlar Yeşil Yeni Düzen’i ortaya koyarken Avrupa Komisyonu da kendi versiyonunu yayımladı. Her iki plan da, işçileri korurken ve teknolojik yeniliği teşvik ederken, ekonominin her sektörünün temiz enerji kaynaklarına doğru tamamen elden geçirilmesini öneriyor. Bazı tahminlere göre, ABD 2035 yılına kadar bunu yapma kapasitesine sahip.
14 farklı ülkede küresel iklim değişikliği ile ilgili endişe düzeyi göz önüne alındığında, hükümetlerin kararlı bir şekilde harekete geçme zamanı nihayet gelebilir.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…