Yeni bir rapor, Çanakkale’deki su varlıklarının kullanımını özellikle turizm ve enerji sektörü bağlamında değerlendiriyor.
Su varlıklarının mevcut durumunu, iklim krizi ile ilişkili olarak yaşanan kuraklık riskini göz önüne alarak bu varlıkların nasıl, ne şekilde ve kimler tarafından kullanıldığına dair genel bir tespit sunarak “su adaleti” perspektifinden değerlendiren “Suyun bize anlattıkları: Çanakkale’de su adaleti üzerine” çalışması yayımlandı. Çalışma; Çanakkale’deki su kullanımına yönelik genel bir değerlendirme sunmayı amaçlıyor. Kentteki su varlıklarının kullanımını özellikle turizm ve enerji sektörü bağlamında değerlendiriyor.
Marmara Bölgesindeki diğer tüm iller gibi Çanakkale de kontrolsüz endüstrileşmenin, yapılaşmanın, nüfus artışının tehdidi altında. Kentteki orman varlıklarının %80’i madencilik yapılabilecek alan olarak tespit edilmiş durumda. Aktif olarak çalışan 5 termik santralın yanı sıra planlama aşamasında olan kömürlü termik santrallar da mevcut. Kırsal kesimdeki alanların ise ekolojik turizm/yapılaşma adı altında kapasitesinin üzerinde nüfus artışına sebep olacak şekilde projelendirilmesi söz konusu. Mevcut tüm bu sorunlar ise önemli bir varlık üzerinde ortaklaşıyor: Su.
Çalışma bu anlamda Çanakkale’deki su varlıklarına odaklanıyor. Su varlıklarının mevcut durumunu, iklim krizi ile ilişkili olarak yaşanan kuraklık riskini göz önüne alarak bu varlıkların nasıl, ne şekilde ve kimler tarafından kullanıldığına dair genel bir tespit sunarak “su adaleti” perspektifinden değerlendirmeyi amaçlıyor.
Çalışmada, iklim krizinin Çanakkale’nin su varlıkları üzerinde kuraklık etkisine sebep olacağı öngörülürken, kentteki mevcut evsel ve endüstriyel su kullanımının sürdürülebilir olmadığı ifade ediliyor.
Turizm sektörünün gündeme getirilmeyen görünmez bir su maliyeti olduğu hatırlatılırken, yerel yönetimlerin etkili bir sürdürülebilir turizm çalışmasının bulunmadığı belirtiliyor. Yine kentteki su varlıklarının çeşitli sektörler tarafından atık sahası olarak kullanılması sonucunda ortaya çıkan bir kirlilikten bahsedilirken, bahsi geçen kimyasal/fiziksel/biyolojik kirliliğe yönelik kapsamlı bir izleme çalışması yapılmadığı ortaya konuluyor.
Araştırmada, suya erişimde ve suyun kullanımında sosyo ekonomik koşullar bağlamında adaletsizlik vurgusu yapılırken, “Turizm sezonu içerisinde bu adaletsizlik had safhaya ulaşmaktadır” deniliyor.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…