;
Ekonomi

Yeni Çalışma: 50 Finans Kuruluşu Petrol ve Doğalgaz Yatırımlarından Çekiliyor

Küresel finans kurumlarının petrol ve doğalgaz yatırımlarından geri çekilmesindeki ivme, kömürden çıkışının ilk dönemlerine benzer eğilim gösteriyor.

Küresel ölçekte önde gelen 50 finans kuruluşu, Kuzey Kutbu’nda yer alan katranlı kum ve petrol/doğalgaz sondajını kısıtlayan politikaları uygulamaya koyuyor. Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (Institute for Energy Economics and Financial Analysis, IEEFA) tarafından geliştirilen yeni analiz,  sadece bu yıl içerisinde, küresel ölçekte yatırımları olan 23 adet sermaye kurumunun fosil yakıtların finansmanından uzaklaşmaya başladığını gösteriyor.

IEEFA Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü ve petrol ve doğalgaz yatırımlarından yatırımlarını çeken küresel finans kurumları hakkındaki yeni analizin yazarlarından Tim Buckley, “Petrol ve doğalgaz projelerine finansman sağlamamaya yönelik ivme artıyor” dedi.

Küresel ölçekte faaliyet gösteren 140’tan fazla finans kurumunun kömür finansmanını, sigortasını ve yatırımını kısıtlama kararı aldığını hatırlatan Buckley, “Bugün benzer şekilde, yüksek risk taşıyan katranlı kum yatırımları ve Kuzey Kutbu’ndaki sondaj çalışmaları başta olmak üzere, sermayenin petrol ve doğalgaz aramalarına finansman sağlama eğiliminden uzaklaştığını görüyoruz. Fosil yakıt finansmanını sınırlandırmada küresel ölçekte yaşanan ivme, artan iklim riskini daha iyi yönetmek isteyen diğer finans kuruluşları tarafından da benzer adım atılmasına yönelik beklenti oluşturuyor” diye konuştu.

IEEFA, aralarında HSBC, Banco Santander, Deutsche Bank, Goldman Sachs, JPMorgan Chase, Citigroup, Wells Fargo ve Morgan Stanley’in de bulunduğu katranlı kum ve Kuzey Kutbu’ndaki sondaj projelerinin finansmanında kısıtlamalarda bulunan 50 önemli küresel finans kurumunu ortaya koydu.

Bu finansman kurumlarının arasında, dünyanın en büyük çok taraflı kredi kuruluşu olan Avrupa Yatırım Bankası’nın (European Investment Bank, EIB) en sınırlayıcı ve etkin politikaya sahip olduğu görülüyor. Banka 2019 yılında, önümüzdeki yılın sonuna kadar tüm petrol ve doğalgaz finansmanından çekileceğini duyurmuştu.

Buckley “Birçok finansman kurumu, kömüre finansmanından çıkmaya başladı ancak ardından finansmanı Kuzey Kutbu’ndaki sondaj aramalarına ve katranlı kumlara yöneltti. Ancak plastik kullanımı konusunda şirketler üzerindeki baskının artması ve doğalgazın geçiş yakıtı olarak görülmemesi sebebiyle, finansal kısıtlamaların etan ayrıştırma ve yeni doğalgaz yatırımlarını da kapsaması yakın gelecekte olası görünüyor” dedi.

Karbon yoğunluğu yüksek olan projelerdeki sıkılaştırılan yasal altyapının, kâr marjında daralma anlamına geldiğini ifade eden Buckley, “Bu durum, vaat edilen getirilere ulaşılma potansiyelini zora sokarken, risklerin arttığını gösteriyor. Petrol ve doğalgaz yatırımlarına sağlanan finansmanın sınırlandırması, fosil yakıt sektörünün giderek zorlaşan ekonomisini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2020 Dünya Enerji Görünümü’nde belirttiği artan yatırım risklerini gösteriyor” dedi.

2017 yılında fosil yakıt finansmanını sınırlandıran politikaları ilk kez uygulamaya koyan büyük ölçekli finansal kuruluşlar arasında Dünya Bankası, BNP Paribas, Crédit Agricole Group ve AXA bulunuyordu. 2018 yılında beş adet finans kurumunun gerçekleştirdiği bu sınırlandırma, 2019’da 18’e yükseldi. Ardından 2020’nin ilk yarısında, 23 bankanın gerçekleştirdiği finansman sınırlandırmasıyla, önceki üç yılın toplamını ikiye katlayan bir sayıya ulaşıldığı görülüyor.

Buckley, “Küresel ölçekteki hisse senedi piyasalarında, petrol ve doğalgaz şirketlerinin neden olduğu tahribat, emisyonların azaltılmasına yönelik kamuoyu baskısı ve projelerdeki sorunlar, finansman kuruluşlarının yeni petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine finansmanı sınırlandıran politikalar geliştirilmesiyle sonuçlanıyor. Şirketlerin fosil yakıt yatırımlarını aşamalı olarak sonlandırmaları, kurum itibarına yönelik ve iklim değişikliğinin yaratacağı riskleri bertaraf etmenin yanı sıra, finansal açıdan anlamlı görünüyor. Küresel ölçekte faaliyet gösteren finans kurumlarının, rezervleri arttıran fosil yakıt şirketlerine yatırım yapmaya devam etmeleri için finansal olarak rasyonel bir sebep bulunmuyor. Bugün, yüksek risk unsuru barındıran petrol ve doğalgaz arama projeleri, önemli ölçüde atıl kalma riski taşıyor” diye konuştu.

Avrupa’daki finans kuruluşları, petrol ve doğalgaza yönelik finansmanın sınırlandırılmasında öncü rol üstleniyor.  Bugüne kadar aralarında HSBC, Banco Santander, BNP Paribas ve Deutsche Bank’ın da yer aldığı Avrupa’daki 36 finans kurumu, bu kapsamdaki politikalarını kamuoyuyla paylaştı.

ABD’de yer alan finans kurumlarından altı tanesi de benzer adımlar atıyor. Bu finans kurumlarından Goldman Sachs, JP Morgan Chase, Citigroup, Wells Fargo ve Morgan Stanley yalnızca son dört ay içerisinde Kuzey Kutbu’ndaki sondaj faaliyetlerine finansman akışlarını sonlandıran politikaları kamuoyuna duyurdu.

IEEFA’da analist olan ve raporun yazarlarından Saurabh Trivedi ise, “Bazı politikalar diğerlerinden güçlü olsa da, yapılan açıklamalar risk taşıyan fosil yakıt yatırımlarından uzaklaşıldığını gösteriyor. Bu kapsamdaki iyi uygulamalar, EIB’nin sunduğuna benzer şekilde, mevcut fosil yakıt yatırımlarından hızla uzaklaşmayı ve küresel ölçekte yeni fosil yakıt faaliyetlerine yönelik her türlü finansal ürün veya hizmeti yasaklamayı içermeli” dedi.

İyi uygulama örneğinde sunulan prensiplere ulaşma açısından yol kat etmiş olan ve petrol ile doğal gaza finansman sağlamayan kuruluşlar arasında ABN Amro, BNP Paribas ve Banco Santander yer alıyor. Bu kurumların politikaları sınırlı sayıda yasal boşluk içeriyor. Bu konudaki en katı politika uygulayan finansman kuruluşları arasında Fransız Kalkınma Ajansı (Agence Française de Développement, AFD) ve Crédit Agricole grubu yer alıyor.

Trivedi, “EIB ve Fransız Kalkınma Bankası öngörülü davranıyor. Her iki finans kurumunun da sınırlandırma faaliyetleri, Paris Anlaşması ile %100 uyumluluk gösteriyor. Robeco, Citigroup ve JPMorgan gibi küresel ölçekte faaliyet gösteren diğer finans kurumları, uzun vadede riskli sektörlere kredi vermeye devam etme olanağını barındıran ve daha zayıf olarak nitelendirilebilecek sınırlandırmalar sunuyor” şeklinde konuştu.

Norveç’in 1,1 trilyon dolar değerindeki Devlet Emeklilik Fonu’nun (Government Pension Fund Global, GPFG), finansmanını tüm petrol ve doğalgaz araması yapan şirketlerden çekmesine yönelik kararı dikkate değer olsa da; rafinerilere ve Royal Dutch Shell ve ExxonMobil gibi petrol şirketlerine yatırım yapmaya devam etmesi eleştiriliyor.

Trivedi, Royal Bank of Canada’nın (RBC) yakın zamanda açıklanan politikasının, Kuzey Kutbu’ndaki sondaj projelerine yönelik kısıtlamalar içerdiğini, ancak katran kumu projelerine yönelik herhangi bir önlem barındırmadığını belirtiyor. Trivedi, “RBC, JPMorgan Chase ve Canadian Imperial Bank of Commerce, katran kumu projelerinin en büyük finansörleri arasında yer alıyor. Bu büyüklükteki yatırımcıların, katran kumlarına dair herhangi bir kısıtlama getirmemesi, bu kuruluşların Paris Anlaşması’nda belirlenen ve küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlayan hedefe bağlılığı konusunda soru işaretleri yaratıyor” dedi.

IEEFA, mevcut petrol ve doğal gaz yatırımlarından finansmanın çekilmesi politikalarının büyük kısmının, küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2,0°C ile sınırlandıramayacak kadar zayıf olabileceğine dikkat çekiyor. Bu kapsamda Storebrand’ın Exxon ve Chevron’a sunduğu finansmanı geri çekmesi önem arz ediyor.