Universal Ecological Fund’ın raporuna göre Paris Anlaşması’nı onaylayan 184 ülkenin dörtte üçünün taahhütlerinin “tamamen yetersiz” olması dünyayı iklimsel bir çöküşe doğru götürüyor.
Küresel karbon emisyonlarının yarısına toplam dört ülke neden olurken, Donald Trump yönetimindeki ABD Paris Anlaşması’ndan resmen çekilme başvurusunda bulundu. Rusya ise herhangi bir taahhütte bulunmadı.
Diğer büyük petrol üreticileri olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt’in emisyon azaltımlarına dair herhangi bir hedefi bulunmuyor. Çin ve Hindistan ise kirli enerji üretim sistemlerini değiştirme yolunda olsa da çalkantılı ekonomileri, emisyonların önümüzdeki 10 yıl daha artmaya devam edeceğini gösteriyor.
2015 Paris Anlaşması kapsamında ülkeler, küresel ısınmayı 2 derece ile ve mümkünse 1.5 derece ile sınırlandırma taahhüdünde bulunmuştu. Her ülkenin iklim eylemi doğrultusunda gönüllü olarak taahhütte bulunması gerekiyor ancak bu taahhütler gerçekleştiğinde küresel sıcaklıklar çoktan 3 ila 4 dereceye kadar çıkmış olabilir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2018 yılında 1.5 derece hedefine ulaşabilmek için, hâlâ artmakta olan emisyonların, 2030 yılına kadar %50 azaltılması gerektiği sonucuna varmıştı.
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasından sadece 28’i ve Norveç, İsviçre ve Ukrayna’yı kapsayan bir kaç ülke daha 1.5 derece hedefiyle uyumlu hareket etmeye başladı. Universal Ecological Fund’ın raporunda, Paris Anlaşması’ndaki 184 ülkenin 136’sının yetersiz olduğu aktarıldı.
ABD’nin Paris Anlaşması’ndan geri çekilmesi, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun çevre politikalarını gevşetmesi ve ABD ve Avustralya’nın yardımlarını kesmesi ile yoksul ülkelerin gerekli finansal yardımı alamaması neden olacakken verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilemeyecek.
IPCC eski başkanı ve İngiltere ve ABD hükümetlerine bilimsel danışmanlık yapan Profesör Robert Watson, “Paris Anlaşması kapsamında verilen taahhütler, 1.5 veya 2 derece hedefine ulaşmada tamamen yetersiz kalıyor. Şimdiye kadar yaşanan 1 derecelik ısınmanın ciddi etkilerini görüyoruz. 3-4 derecelik bir ısınmanın etkileri ise dünya çapında oldukça yıkıcı olacak” dedi.
Watson ayrıca, “Rusya gibi ülkelerin hiçbir taahhütte bulunmaması oldukça rahatsız edici. Suudi Arabistan ve Rusya ciddi anlamda fosil yakıt enerjisine dayanıyor ancak bu bir bahane değil. Şimdiye kadar ciddi taahhütlerde bulunmayan ülkeler çözümün bir parçası olmadıkları için utanmalılar” dedi.
Bilim insanları, emisyonların 2030 yılında yarı yarıya azaltılmazsa kasırgaların, fırtınaların ve kuraklıkların sayılarının ve şiddetinin artacağını ve önümüzdeki on yıl içerisinde günde 2 milyar dolara mâl olacağını söylüyor.
Watson, Paris Anlaşması’nın hükümetlerin taahhütlerini artırmalarına yardımcı olacağını ve bu raporun taahhütlerin olabildiğince hızlı bir şekilde artırılması gerekliliğini gözler önüne serdiğini belirtiyor.
Watson, Çin ve Hindistan’ın enerji sistemlerinde gerçekleştirilen iyileşmeler sebebiyle takdir edilmeleri gerektiğini belirtirken bu 2 ülkenin aksine ABD gibi en çok emisyona sebep olan ülkelerin hiçbir şey yapmaması nedeniyle bu ülkelerden liderlik beklemenin zor olduğunu söyledi.
Rapor, 2030 yılında %20 ila %40 arası emisyon azaltımı taahhüdünde bulunan Avustralya, Kanada ve Japonya’yı içeren ülkelerin daha fazlasını yapması gerektiğini vurguluyor.
Çalışmada; liderlerin yeni politikalar uygulaması, kömür santrallarının kapatılması ve yenilenebilir ve karbonsuz enerji kaynaklarının desteklenmesi gerektiği söyleniyor. Dünya çapında 2400 kömürlü termik santralın önümüzdeki 10 yıl içerisinde kapatılması ve inşaat halindeki 250 yeni kömür santralının engellenmesi gerekiyor.