Yeni yayımlanan bir çalışma, küresel ölçekte enerji sektörü emisyonlarının, küresel salgın öncesine kıyasla daha yüksek seviyeye ulaştığını ortaya koydu.
Enerji politikaları üzerine çalışan düşünce kuruluşu Ember tarafından bugün yayımlanan yeni bir rapor, 2021’in ilk yarısında artan küresel elektrik talebinin temiz kaynaklardan üretilen elektrikteki büyümeyi geride bıraktığını ve kömürden elektrik üretimini artırdığını ortaya koyuyor. Bunun sonucunda, küresel ölçekte enerji sektörünün emisyonları, küresel salgın öncesine kıyasla daha yüksek seviyeye ulaşıyor.
Ember Küresel Direktörü Dave Jones, “2021 yılında artan emisyonlar dünya çapında alarm zillerinin çalması gerektiğine işaret ediyor. Pandemi sonrası toparlanma sürecimiz, iyi bir şekilde değil kötü bir şekilde ilerliyor. Enerji dönüşümünü yıldırım hızında gerçekleştirmemiz, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırabilmek adına büyük önem taşıyor. Enerji dönüşümü gerçekleşiyor, ancak bu dönüşüm iklim değişikliğiyle mücadele için gereken aciliyette ilerlemiyor. Emisyonlar yanlış yönde ilerliyor” dedi.
Küresel Elektrik Sektörü İncelemesi raporunun yıl ortası güncellemesinde, elektrik talebinin %87’sini temsil eden 63 ülkeden toplanan elektrik verileri analiz ediliyor. Dünya, 2020 yılında yaşanan küresel salgının yarattığı olumsuz etkiden toparlanırken, enerji dönüşümünün ne şekilde gerçekleştiğini ortaya koymak üzere uzmanlar, 2021’in ilk altı ayı (H1-2021) ile 2019’un aynı dönemindi (H1-2019) karşılaştırıyor.
Rapor, küresel ölçekte enerji sektörü kaynaklı emisyonların 2020’nin ilk yarısında görülen düşük seviyelerin üzerinde gerçekleşerek, 2021’in ilk yarısında yükselişe geçtiğini ve 2019’un ilk yarısındaki emisyonlara göre %5 arttığını gösteriyor. Küresel ölçekteki elektrik talebi de 2021’in ilk yarısında, salgın öncesindeki seviyesine kıyasla %5 artış gösteriyor. Bu artışın büyük kısmı (%57) rüzgar ve güneş enerjisinden üretilen elektrikten karşılanıyor. Talepteki artışın bir kısmı ise (%43) emisyon yoğunluğu yüksek olan kömür santrallarından karşılanıyor. Doğalgazın üretimdeki payı değişiklik göstermezken, hidroelektrik ve nükleerde küçük ölçekli düşüş görülüyor. 2021 yılının ilk yarısında ilk kez rüzgar ve güneş, küresel ölçekte üretilen elektriğin onda birini karşılayarak, nükleer santralların elektrik üretimini geçiyor.
Enerji Sektöründe “Yeşil Toparlanma” Sağlayabilen Ülke Yok
Birçok ülke, salgın sonrasında yeşil bir ekonomik toparlanma süreci taahhüt etti ve ekonomilerini yeni yeşil düzenin norm haline geldiği doğrultuda ilerletme sözü verdiler. Ancak analiz, hiçbir ülkenin elektrik talebi artarken CO2 emisyonlarının düştüğü ve enerji sektöründen kaynaklı emisyonlarda yapısal değişiklik içeren, enerji sektörü için gerçek anlamda “yeşil toparlanma” yönünde ilerlemediğini ortaya koyuyor. Norveç ve Rusya “yeşil toparlanma” kadranında yer alsa da bu durum, elektrik sektöründe gerçekleştirilen önemli yapısal iyileştirmelerden ziyade geçici faktörlerden (yağıştaki artış sonucunda hidroelektrik üretiminin artmasından) kaynaklanıyor.
Aralarında ABD, AB, Japonya ve Kore’nin de olduğu birçok ülkede, rüzgar ve güneşin kömürü ikame etmesi sonucunda elektrik sektörünün CO2 emisyonlarında salgın öncesindeki seviyelere kıyasla düşüş yaşanıyor. Ancak bu düşüşün altında, elektrik talebindeki artışın baskılanması yatıyor.
Elektrik talebi artan ülkelerde emisyonlar artış gösteriyor. Bu durum, rüzgar ve güneş ile birlikte, kömürden elektrik üretiminin artması sebebiyle gerçekleşiyor. Elektrik talebinin ve CO2 emisyonlarının artış gösterdiği ve “gri toparlanma” olarak nitelendirilen ülkelerin çoğunluğu Asya’da yer alıyor. Bu ülkeler arasında Çin, Bangladeş, Hindistan, Kazakistan, Moğolistan, Pakistan ve Vietnam bulunuyor. Bu ülkeler elektrik talebinde artış yaşanırken emisyonların azaldığı ayrışmayı henüz gerçekleştirmediler.
Elektrik talebindeki en hızlı artış, talebi kömür ile karşılayan Moğolistan, Çin ve Bangladeş’te gerçekleşiyor. Bangladeş, temiz elektrik üretiminin artış göstermediği tek ülke olarak öne çıkıyor. Vietnam, elektrik talebindeki artışın tamamını güneş ve rüzgardan karşılamasına rağmen “gri toparlanma” kategorisinde yer alıyor. Bunun nedeni, doğalgazın kömürle ikame edilmesiyle, elektrik sektörünün CO2 emisyonlarındaki %4 artış olarak gösteriliyor.
Ember’in kıdemli analisti Dr. Muyi Yang, “Gelişen Asya, bölgenin 2050 öncesinde %100 temiz elektriğe yönelik yolculuğunun ilk adımı olarak, talep artışının tamamını yeni kurulacak sıfır karbonlu elektrik üretimiyle karşılamaya odaklanmalı. Gelişmekte olan Asya, fosil yakıtları es geçerek, doğrudan ucuz ve temiz olan yenilenebilir kaynaklara geçiş yapabilir. Ancak bu durum, bölgenin temiz kaynaklardan elektrik üretimini hızlandırırken, elektriği daha verimli kullanmasına bağlı” dedi.
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…
Karadeniz'de iki Rus petrol tankerinin ağır hasar almasıyla petrol sızıntısı yaşandığı açıklandı. Greenpeace ise iki…
Yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın geçiş ekibi, elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına yönelik desteğin kesilmesini…
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…