;
Politika

Yeni AB Parlamentosu İklim Politikalarını Yavaşlatacak Mı?

AB Parlamentosu

Pazar günü yapılan seçimin sonucunda AB Parlamentosu daha da sağa kayarken bu durumun AB’nin dünyaya da önderlik ettiği iklim politikalarının yavaşlamasına neden olmasından endişe ediliyor. Ancak uzmanlar, milletvekilleri ve analizciler mevcut politikalardan vazgeçmenin imkânsız olduğu görüşünde.

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin Pazar akşamı açıklanan kesin olmayan sonuçlarına göre, merkez sağ partiler çoğunluğu elinde tuttu. Ancak Yeşil partilerin ağır oy kaybı ile sağcı ve aşırı sağcı partilerin oy oranlarındaki yükseliş AB’nin çevre politikasına dair “Yeşil Mutabakat Paketi”nin uygulanıp uygulanmayacağına dair şüpheler uyandırmaya başladı. AP Yeşiller Grubu vekillerinden Bas Eickhout, konu hakkında, “İklim politikalarında bir geri dönüş yaşanacağını sanmıyorum. Ama yeni politikalar hayata geçirme konusunda sıkıntı yaşayabiliriz” yorumunda bulundu.

AB’nin önümüzdeki 5 yıla dair alacağı iklim önlemleri, AB yasalarını tasarlamakla görevli AB Komisyonu’nun göreve yeni başlayacak üyelerine sunulacak. Seçim sonuçları üzerine değerlendirmelerde bulunan Polonya hükümetinin iklim politikalarından sorumlu bakanı Krzystof Bolesta, “Tüm yeni politikalara onay alması çok daha zorlaşacak,” dedi. Bulgaristan Çevre Bakanı da, “Çoğunlukla popülist nedenlerden dolayı iklime yönelik istekli politikaların ertelenmesi olası” diyerek benzer çekinceleri dile getirdi.

Seçim sonuçlarının, AB 2040 iklim hedefi ve yine 2050 sıfır emisyon hedefine yönelik engelleyici neticelere sebep olmasından da kaygılanılıyor. AB Komisyonu 2040 hedefiyle %90’lık emisyon azaltımı önermişti. Ancak bu teklifin hem AB ülkelerinin hem de AB parlamentolarının onayını alması gerekiyor. Dolayısıyla göreve başlayacak AB Komisyonu ve Parlamentosu 2040 hedefine ilişkin aralarında tarımın da yer aldığı farklı sektörlere yeni politikalar önermek konusunda zorlu kararlar vermekle yüzleşecek gibi görünüyor. Nitekim seçim sonuçlarının ardından yeşil enerji dönüşümüne yönelik artan kaygılar nedeniyle, yenilenebilir enerji şirketlerinin hisselerinde düşüş yaşandı bile.

Buyük Bir U Dönüşü Olası Görünmüyor

Öte yandan yeni iklim önlemlerini hayata geçirmek zorlaşsa bile, AB’nin geçen 5 yıl içinde kabul ettiği, yenilenebilir enerji hedeflerinden, sanayi üzerinde güçlendirilmiş karbon fiyatlandırma rejimine kadar birçok maddeden oluşan iklim politikalarından geri dönüş yasal olarak çok zor görünüyor. Hâlihazırda çoğu işleyen bu kararlarla, AB karbon emisyonu seviyesi 1990 seviyelerinden bu yana neredeyse en düşük 3. seviyede ve Avrupa’da rüzgar ile güneş enerji kapasite kurulum hızı rekor seviyelerde seyrediyor. Ama yine de sağcı partilerin seçim kampanyalarında AB’nin yeni benzinli ve dizel araba üretimini 2035’e kadar yasaklamak hedefi gibi Yeşil Mutabakat politikalarına sert çıkışlar geldi. Hatta İtalya’nın aşırı sağcı başbakanı Giorgia Meloni konu hakkında verdiği bir demeçte, “Bu karar mutlaka düzeltilmesi gereken ideolojik bir budalalıktı” yorumunu yaptı.

Ancak resmi görevliler ile analistlere göre geniş çaplı politikalarından geri dönüş pek de mümkün değil. Bu durum biraz da ulusal hükümetlerin ve parlamenterlerin AB’de yasallaşan seragazı emisyonlarının 1990 seviyelerine göre %55 azaltımını hedefleyen 2030 hedefine onay vermiş olmasından kaynaklı.

2030 İklim Hedefinin Maliyeti Artıyor

2019 yılındaki bir önceki AB seçimlerinde milyonlarca genç iklim aktivistinin Avrupa sokaklarında eylem yaptıkları havanın tam aksine, bu seçimlere göçmen dalgası, ekonomik kaygılar ve debelenen Avrupa sanayisi damgasını vurdu.

Nitekim Avrupa Yatırım Bankası’nın son verilerine göre AB’nin 2030 iklim hedefini karşılayabilmesi için her yıl için 1 trilyon euroluk bir kaynak sağlaması gerekirken, bu miktar 2010-2020 dönemiyle kıyaslandığında yıllık 365 milyar euroluk bir artış anlamına da geliyor. Özellikle ABD ve Çin’deki çelik ve elektrikli araba üretimiyle rekabet kızışırken, siyasal arenada yerel sanayilere yatırım başlığı kampanya vaadi olarak öne çıktı. Bazı analizciler ise bu durumun AB’nin iklim dostu projeleri desteklemek adına daha fazla fon ayıracağını ve politika oluşturmaya odaklanacağını söylerken, bunun “yeşil” ve “temiz” olmaktan daha çok sanayiye yardıma odaklanmak şeklinde görüleceği yorumunda da bulunuyor.