İklim değişikliğinin termal konfor üzerindeki etkilerini inceleyen yeni bir çalışmaya göre, Akdeniz’i popüler bir yaz turizmi destinasyonu haline getiren iklim şartları değişiyor. Uygun yaz koşulları, kuzeye doğru kayıyor. Karadeniz’in bazı bölgeleri, plaj turizmi için ideal koşullara ulaşabilir.
YAZI: Dr. Nazan An, Dr. Tufan Turp
İklim değişikliğinin etkileri bölgesel olarak değişkenlik gösterirken, bu etkilerin sektörel yansımaları da farklı oluyor. İklim değişikliğinin turizm sektörü üzerindeki mevcut etkilerinin de yakın gelecekte daha da belirginleşeceğini öngörüyoruz.
Bunun önemli bir örneği, ülke gelirine doğrudan katkı sunan yaz turizmi destinasyonlarında beklenen değişiklikler. İklim projeksiyonları, Akdeniz’deki popüler kıyı destinasyonlarının çekiciliğinin, yüzyıl ortasına kadar azalabileceğini ortaya koyuyor. Bu durum, özellikle yaz aylarındaki sıcak iklim koşullarında öngörülen artış ve buna bağlı olarak termal konfordaki azalmayla ilgili.
Yazarları arasında bulunduğumuz yeni bir makale, Karadeniz kıyılarının Akdeniz’e alternatif bir turizm destinasyonu olarak potansiyelini değerlendiriyor. Çalışmaya göre Karadeniz Bölgesi, plaj turizmi için gerekli konfor düzeyini sağlayabilir. Özellikle Sakarya, Ordu, Samsun, Trabzon’da ve Rize’de bazı bölgelerin, Tatil İklim Endeksi (Holiday Climate Index, HCI) sınıflandırmasındaki en ideal koşullara ulaşabileceği öngörülüyor.
Uygun Yaz Koşulları Kuşağı, Kuzeye Kayıyor
İklim değişikliği, bir yandan turizm sektörü nedeniyle şiddetlenirken, bir yandan da iklim koşullarının dağılımında değişiklikler yaratarak turizmin mevsimselliğini, turizme olan talebi ve seyahat modellerini etkiliyor. Bu durum, ortalama sıcaklıklar, güneşlenme süresi, yağış, nem ve rüzgar hızı gibi iklim özelliklerinin iklim değişikliğine bağlı değişmesinden kaynaklanıyor.
Bugüne kadar yapılan birçok çalışma, turistlerin karar verme süreçlerinde iklimin önemli bir faktör olduğunu kanıtlar nitelikte. Bu da hem bugün hem de gelecekte, iklim değişikliğinin turizm talebi üzerinde etkili olacağını ortaya koyuyor.
Araştırmalar ayrıca, uygun yaz koşullarıyla karakterize edilen bölgelerin coğrafi konum ve özelliklerinin, iklim değişikliği nedeniyle değişebileceğini öngörüyor. Bu çalışmalara göre ‘uygun yaz koşulları’ olarak tarif edilen bu kuşak, muhtemelen, bugün yer aldığı Akdeniz Bölgesi’nden, daha yüksek enlem ve rakımlara doğru hareket edecek. Mevcutta Türkiye’nin güney-güneybatı bölgelerini popüler destinasyonlar haline getiren uygun yaz koşullarının zamanla ülkenin kuzey bölgelerine ulaşması mümkün.
Kıyı Turizminde ‘Termal Konfor’ Ne Anlama Geliyor?
İklim projeksiyonlarına göre, yaz aylarındaki sıcak iklim koşullarının artması ve insan vücudu için gerekli olan termal konforun azalması, önümüzdeki çeyrek asırda Akdeniz kıyılarının daha az çekici hale gelmesine neden olabilecek.
İnsan konforunu belirlemede öne çıkan bir gösterge olan Tatil İklim Endeksi (HCI), belirlenen lokasyonlarda insan konforunun nasıl etkileneceğini göstermeye veya konfor seviyesinin uygunluğunu ölçmeye yarıyor. HCI’den faydalanılan mevcut çalışmada da, iklim değişikliği ile mücadelenin bugünkü gibi zayıf olduğu kötümser senaryoda (RCP8.5), önümüzdeki yarım asırlık süreçte Karadeniz’de termal konforun ne şekilde etkileneceği araştırıldı.
Çalışmada, bağıl nem ve sıcaklık değerlerinden faydalanılarak hesaplanan termal konforun yanı sıra, bulut örtüsü, günlük yağış miktarı, günlük ortalama rüzgar hızı gibi ilgili başka parametreler de dikkate alındı. Tüm bu hesaplamalar sonucunda, 2026-2050 yılları arasında Karadeniz’de hem plajların hem de kentlerin insan konforu için ne derece uygun olduğu incelendi…
Çalışmada ayrıca plaj ve kent skorları, bu ortamlarda farklı faktörlerin görece daha önemli olması dolayısıyla, ayrı ayrı hesaplandı. Örneğin plaj skorunda plajlarda sıcaktan bunalan insanların denize girip serinleme imkanı olduğundan termal konforun ağırlığı düşük tutulurken, bu, kentlerde çok mümkün değil. Öte yandan, bulutlu havalarda denize girmek yerine kent gezileri tercih edilebileceği için, plaj skorunda bulut örtüsünün ağırlığı daha yüksek.
Karadeniz Kıyıları, Turistler için Cazip Hale Gelebilir
Günümüz iklim koşullarında Karadeniz bölgesi, kış mevsiminde ılıman bir iklime sahip. Ancak yaz ve kış mevsimleri birbirinden farklılık gösteriyor. Orta ve Batı Karadeniz’de en sıcak ay sıcaklık ortalamaları 22°C’leri aşıyor. Doğu Karadeniz ise Türkiye’nin en çok yağış alan coğrafi bölgesi. Her mevsim düzenli yağış alan Doğu Karadeniz’de yaz mevsimleri de yağışlı geçiyor; hatta yıllık toplam yağışın beşte biri, yaz aylarında gerçekleşiyor.
Çok sıcak yazların gözlemlendiği ılıman yazı kurak Akdeniz ikliminin hakim olduğu Akdeniz ve Ege bölgelerinin iklim değişikliğinden çok daha fazla olumsuz etkilenecek olması, ılıman nemli Karadeniz bölgesinin kıyı ve iç kesimlerini avantajlı duruma getiriyor.
Çalışmanın bulguları, yüzyıl ortasına doğru Karadeniz kıyılarının yaz sezonunda plaj turizmi için gerekli konfor düzeyine sahip olabileceğini gösteriyor. Sakarya, Ordu, Samsun, Trabzon ve Rize’deki bazı bölgelerin ise, sınıflandırmada en yüksek aralık olan ideal koşullara ulaşabileceği görülüyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, iklim değişikliğiyle yeterli seviyede mücadele edilmeyen bir yakın gelecekte Karadeniz kıyıları, bugünkü popüler destinasyonlara kıyasla daha iyi bir termal konfor sunabilir. Böyle bir durumda Karadeniz Bölgesi, turistler için cazip bir kıyı lokasyonu haline gelebilir.
Uyum Sürecini Doğru Yönetmek Gerekiyor
Turizm sektörü, ülkelerin gelirlerine doğrudan katkı sunan bir sektör. Dolayısıyla, Türkiye gibi, turizm gelirlerinin ekonomik açıdan fark yarattığı ülkelerin, iklim değişikliğinin turizm üzerindeki etkilerini ve zarar görebilirliklerini kapsamlı şekilde incelemeleri gerekiyor. Bu etkiler hem çok yönlü olabilir hem de lokasyonun özelliklerine göre farklılık gösterebilir. Turistik destinasyonların konumu, popülaritesi ve turizm sezonunun zamanlaması, turizm destinasyonlarının iklim değişikliğinden ne şekilde etkileneceğinin belirlenmesi açısından oldukça önemli.
Öte yandan, iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmesi beklenen popüler kıyı destinasyonları, eğer uyum sürecini doğru yürütemez, yani iklim değişikliğinin sonuçlarına etkili bir şekilde yanıt veremezlerse, finansal kayıplarla karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz olur. Bu noktada, bir uyum stratejisi olarak, alternatif turizm destinasyonlarını öne çıkarmak gerekebilir.
Turizmin Karadeniz’e Kaymasına Hazırlıklı Olunmalı
İklim değişikliğine uyum, iklim etkilerini uygun stratejilerle hafifletmeyi, bu etkilerle başa çıkmayı hatta mümkün olduğunca faydalanmayı hedefleyen bir süreç. Oysa piyasalar sürekli değişiyor, destinasyonlar ve turistik tesisler ise iklim değişikliğine uyum sağlamakta zorlanıyor. Nitekim turizm destinasyonlarının sürdürülebilirliği, uzun vadeli bakış açısı gerektiriyor: Bu noktada en belirgin uyum seçeneklerinden bazıları alternatif lokasyonların tespit edilmesi, mevcut popüler lokasyonların korunması ve uzun vadede bunlara bağlı ekolojik yapıya ve çevreye duyarlı planlamalar yapılması olacaktır.
Uyum stratejileri yerel olarak farklılık gösterebildiği için iklim değişikliğine yönelik planlamaları belli bir şablon doğrultusunda gerçekleştirmek pek de mümkün değil. Örneğin Avrupa’nın iklim değişikliği karşısında en acil hassasiyetleri sel ve su kıtlığı olduğundan, uyum planlamaları da selden korunmaya ve su yönetimine odaklanıyor. Ancak farklı bir bölgede, tamamen farklı bir uyum planlaması gerekebilir. Bu bağlamda alternatif bir turizm destinasyonunun ortaya çıkma potansiyelinin bölgenin iklim değişikliğinin etkilerine açık olma durumuna bağlı duyarlılığı dikkate alınarak incelenmesi bu çabalar kapsamında oldukça kıymetli.