;
Bilim

Yaygınlaşan Yenilenebilir Enerji Santralları Biyoçeşitliliğe Zarar Vermek Zorunda Değil

Araştırmacılar giderek yaygınlaşan yenilenebilir enerjinin biyoçeşitliliği koruma yolundaki çabalara zarar vermeyeceğini ortaya koydular.

YAZI:Pippa Neill 

ÇEVİRİ: Elif Ceren Özer

Southampton Üniversitesi’ndeki araştırmacılar rüzgar ve güneş enerjisi altyapısı için artan alan kullanımının biyoçeşitliliğin korunmasına etkisi olup olmadığını incelediler.

Araştırmada 153 farklı ülkede karada konuşlandırılmış 24 bin 500 yenilenebilir enerji santralını içeren veri tabanlarından yararlanıldı.

Araştırmaya göre kıyı bölgelerdeki rüzgar ve güneş enerjisi tesislerinden yalnızca %15’i korunan alanlar ile yabani bölgeleri içeren önemli alanlarda bulunuyor.

Ayrıca, yalnızca üç Avrupa ülkesi ve aralarında ABD ile Brezilya’nın da bulunduğu üç diğer ülkede ortalamanın üstünde bir yeşil altyapı-korunan alan uyumu bulunuyor.

Yazarlara göre giderek yaygınlaşarak görünür hale gelen yeşil enerji altyapısı, özellikle sınırlı alana sahip, yoğun nüfuslu veya canlı çeşitliliğinin yoğun olduğu bölgelerde özenle planlanarak kurulursa korunan alanlar için ciddi bir tehdit oluşturması engellenebilir.

Çalışmadaki en tecrübeli yazar Prof. F. Eigenbrod, sonuçların umut vaat edici olduğunu, dikkatli olunduğu takdirde biyoçeşitliliği koruma çabalarını baltalamaksızın küresel sahada güneş ve rüzgar enerjisi santrallarının iklim krizini önlemek için kullanılabileceğini söyledi.

Çalışma lideri Dr. Sebastian Dunnett ise “Biyoçeşitlilik kaçınılmaz olarak iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek, ancak bu çalışma ekolojik krizle mücadele yolunda heyecan verici. Eğer biyoçeşitliliğin korunmasına zarar vermeyecek şekilde iklim krizinin çözümünün önemli bir parçası olan rüzgar ve güneş enerjisini yaygınlaştırabilirsek, bu doğru yönde atılmış büyük bir adım olacak” dedi.