;
Ekonomi Politika

Varlık Yöneticileri MENA Bölgesindeki “İklim Vurgunculuğunu” Sonlandırmalı

Uluslararası çevre örgütü Friends of the Earth, BM raporunun iklim krizinin MENA bölgesinde ciddi sonuçlar doğuracağını aktarmasının ardından “iklim vurgunculuğu” konusunda harekete geçilmesini talep etti.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) geçen hafta yayımladığı bir raporda, dünya halkının yarısının iklim krizinin ciddi etkilerine karşı “yüksek düzeyde savunmasız” ve kıyı bölgelerinde yaşayan bir milyar insanın su baskını riski ile karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulundu. Ayrıca raporda, dünyadaki tarım arazilerinin 10’da birinin tarım için uygun olmadığı da belirtildi.

Friend’s of the Earth ise, “Big 3” olarak isimlendirilen varlık yöneticileri BlackRock, Vanguard ve State Street’in iklim krizi ile mücadelede ne ölçüde başarılı olduğunu ortaya koyan “Krizde Nakit Kazanmak: Dünyanın en büyük yatırımcıları iklim değişikliği ve sınır militarizasyonundan nasıl yakıt ve kâr elde ediyor” başlıklı makaleyi yayımladı.

Topluca bu varlık yöneticileri Chevron, ConocoPhillips’in yaklaşık %28’ine ve ExxonMobil’in %27’sine sahipler. Bu şirketler küresel seragazı emisyonlarına en çok katkıda bulunan ilk 20 listesinde.

Friends of the Earth ABD’de kıdemli Ormanlar ve Arazi Kampanyacısı Gaurav Madan şunları söyledi: “İklim krizinin etkilerinin yoğunlaşmasına rağmen kurumsal yatırımcılar, yıkıcı fosil yakıt ve tarımsal ticaret yatırımlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Bunun yanı sıra sınır ve gözetim endüstrisinden kazanç da sağlıyorlar ki bu; göçmenlerin, mültecilerin ve sığınmacıların suça teşvik edilmesine yol açar.”

Madan, en son IPCC raporunun, iklim değişikliğinin haritalarda çizilen çizgilere bağlı kalmayacağını net bir şekilde hatırlattığını ifade ederken, “Zengin, yüksek emisyonlu ülkelerin iklim değişikliğinin neden olduğu kayıp ve hasarı ödemesi için ivmenin artması, insanların yaşaması için güvenli yollar yaratılması anlamına geliyor. Nasıl ki çevreci hareketler çevresel yıkımdan kaynaklanan ‘kurban edilen’ bölgeler fikrini reddediyorsa, hükümetler ve yatırımcılar da ‘kurban edilen nüfus’ kavramını reddetmeli” dedi.

Transnational Institute kıdemli araştırmacısı Nick Buxton ise şunları ekledi: “Dünya liderleri, sadece iklim krizini durdurmak için harekete geçmekte başarısız olmakla kalmıyorlar, aynı zamanda krizin yıkımını aktif olarak finanse ediyorlar. Yakın tarihli IPCC raporu, iklim etkilerinin ağırlığının siyasi kararlara ve önümüzdeki 10 yılda yapılan finansal yatırımlara bağlı olarak değişimlerini gösteriyor. Yine de üç dev yatırım fonu, ısınan bir dünyanın yıkıcı sonuçlarını önlemek yerine etkileri derinleştiren endüstrileri finanse etmeye devam ediyor. İklim krizinden para kazanmak yerine, dünyanın en büyük finansörlerinin yakıt ve kâr sağlayan endüstrilerden ayrılma zamanı geldi.”

IPCC raporu MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesinin orman yangınlarında ve çölleşmede bir artışla karşı karşıya kalabileceği konusunda da uyarıda bulundu. 2100 yılına kadar sıcaklığın 4,8 derece arttığı senaryoda yaklaşık %10-13 GSYH kaybının meydana gelebileceğini vurguladı.

Ayrıca, aşırı hava koşulları ve sıcak hava dalgalarının ve hastalıkların yayılmasının bir sonucu olarak, sağlık sorunları ve erken ölümlerde önemli artışlar olacağı konusuna da dikkat çekti.

BM Aşırı Yoksulluk ve İnsan Hakları Özel Raportörü Profesör Olivier De Schutter şunları söyledi: “Bilim gayet açık. Karbon emisyonlarında ve tarımsal üretim yollarımızı gözden geçirmediğimiz sürece, büyük olasılıkla kitlesel mahsul kıtlığı ve gıda sisteminin çöküşünü göreceğiz. Yoksulluk içindeki insanlar ki buna onlar neden olmadılar, bu krizden en çok etkilenenler olacak. Tarımı dönüştürmek artık acil bir durum.”