Yeni bir araştırmaya göre vahşi yaşam, bilim insanlarının şimdiye kadar tahmin ettiğinden daha fazla tehlike ile karşı karşıya.
Bilim insanları 147 binden fazla bitki ve hayvanın durumunu değerlendirirken, tam bir değerlendirme için fazla sayıda “veri eksikliği” olduğu düşünülen binlerce tür bulunuyor.
Bu türler, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından her yıl güncellenen tehdit altındaki türler listesine dahil edilmiyor.
Değerlendirilmeyen bu türler arasında, okyanusun yırtıcısı katil balina ile Arjantin’in pembe peri armadillosu ve dünya çapında yaklaşık 200 yarasa türü yer alıyor.
Bilim insanları bu durumun bu türleri tehdit eden faktörleri artırdığını düşünüyor. Çünkü IUCN tarafından oluşturulan kırmızı liste, hükümetlerin koruma eylemi için hangi türlere öncelik verilmesi gerektiğini belirlemek için baktığı önemli bir kaynak.
Communications Biology dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, ekip yeterince değerlendirilmemiş 7 bin 699 türü inceledi ve yaklaşık %56’sının onları yok olma riskiyle karşı karşıya bırakan koşullarla maruz kaldığını tahmin etti.
Bu, IUCN tarafından “tehdit altında” olarak sınıflandırılan küresel türlerin %28’inin neredeyse iki katı. Bu oran bilim insanlarını vahşi yaşam konusunda oldukça endişelendiriyor.
BM’nin Biyoçeşitlilik ve Ekosistem için Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun 2019 tarihli bir raporuna göre, IUCN tarafından hiç incelenmemiş milyonlarca bitki ve hayvan türü daha var ve bilim insanları bunların yaklaşık 1 milyonunun yok olma tehdidi altında olduğunu tahmin ediyor.
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde ekolojist olan çalışma yazarı Jan Borgelt, “veri eksikliği” bulunan tehlike altındaki bitki ve hayvanların birçoğunun “uzak yerlerdeki küçük türler” olduğunu ve birçoğunun Orta Afrika, Madagaskar ve Güney Asya’da olduğunu söyledi.
“Bu tahminler doğruysa doğanın durumu tahmin ettiğimizden daha kötü olabilir” dedi.
Çalışma, en kötü durumda olanların, %85’inin tehdit altında olduğu tahmin edilen ve yeterince değerlendirilmemiş amfibiler olduğunu ortaya koydu.
IUCN tarafından tehdit altında veya tehlikede olarak sınıflandırılan türler, genellikle ulusal hükümetlerin koruması için bir odak noktası haline geliyor.
Portekiz’deki Évora Üniversitesi’nde ekolojist olup araştırmaya dahil olmayan Pamela Gonzalez del Pliego ise bu tür çalışmaların koruma kaynaklarının nereye tahsis edilmesi gerektiğini vurgulaması nedeniyle önemli bulduğunu belirtti.