YAZI: Şenol Balı
Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı suyunda yaşayabilen ve nesli koruma altında olan inci kefalinin tatlı sulara doğru göçü başladı. Üremek ve yumurtalarını bırakmak için Van Gölü’nden dere ve akarsulardaki tatlı sulara doğru göç eden balıklar, 15 Temmuz tarihine kadar buralarda yaşayacak. Bu süre içerisinde av yasağı da uygulanıyor.
Ancak kuraklık, kirlilik ve dere yataklarına kurulan HES ve ocaklar balıkların çoğalmasını engelliyor, üremeden ölmelerine neden oluyor. Bu da balıkların nesli için önemli bir sorun. Son olarak merkez ilçelerden olan Edremit’de bulunan Engil Çayı’na yumurta bırakmak için göç eden binlerce inci kefali, EÜAŞ Hidroelektrik Santralı’nın yeterli su bırakmamasından dolayı öldü. Uzun yıllarda faaliyetlerine devam eden bu santralın yaşam suyunu bırakmamasıyla ortaya çıkan bu katliam büyük tepki topladı.
Yaşanan katliamı Van Gölü Aktivistleri Derneği sosyal medya hesabından duyurdu. Paylaşımda , balıkların oksijensiz kalarak öldüğü belirtildi. “ ÜAŞ hidroelektrik santralında suyun verilmemesi nedeniyle üremek için tatlı suya gelen binlerce Van Gölü Balığı oksijensiz kalmış müdahale edilmemesi durumunda tüm balıklar oksijensizlikten yok olacaktır. Dünya harikası, endemik tür balığı üç ay korumak bu kadar zor olmamalı‼ Yıllardır her balık üreme döneminde bu tür istenmeyen durumlar ile karşılaşıyoruz. İlgili kurumları bu konuda görevlerini yapmaya ve hassasiyet göstermeye davet ediyoruz.” Açıklamada, yumurtadan çıkacak olan yavru balıkların, göle dönebilmeleri için gerekli önlemlerin alınması yönünde çağrı yapıldı.
Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer, İnci Kefali’nin karşı karşıya bırakıldığı olumsuz manzarayı İklim Haber’e anlattı: “Dünya genelinde iklim değişikliği, su kıtlığı ve çevre kirliliği gibi sorunlarla mücadele ederken, yerel olarak da doğal kaynaklarımızı korumak için çaba sarf etmeliyiz. İnci Kefali hem kentimizin hem de ülkemizin bir değeri” sözlerine yer verdi. Dinçer, üremek için göç eden balıkların kirlilik ve kuraklık gibi risklerle yüz yüze kaldığını ifade etti.
“Balıklar, Van Gölü’nü besleyen Zilan Deresi, Bendimahi Çayı, Akköprü Deresi, Deliçay, Karasu Çayı gibi akarsulara doğru göç ederken henüz göç yolunda bir çok sorunla yüz yüze kalıyor. Van Gölü’ne günde 56 bin metreküplük kanalizasyon suyu akıtılıyor. Derelerimiz, çaylarımız göz göre göre yok ediliyor. Balıkların dillere destan bu mucizevi ve kutsal yolcuğu ölümle sonuçlanıyor. Gölümüz de, derelerimiz de ranta kurban ediliyor. Bunların yanında bir de akarsu ve derelerde kurulan HES’lerin olumsuz zararı var. HES’lerin varlığı başlı başında bir sorunken, belli dönemlerde derede yaşayan hayvanlar ve etraftaki canlılar için can suyu dediğimiz suyu bırakmaları da ayrı bir facia. Bunun derhal denetlenmesi lazım.”
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…