UNICEF’in yeni raporu, “hayal edilemeyecek kadar korkunç” bir tablo çiziyor.
UNICEF’in yeni yayımlanan bir raporuna göre, dünyadaki 2,2 milyar çocuğun neredeyse yarısı, iklim krizinin ve kirliliğin etkilerine karşı “son derece yüksek risk” altında. BM ajansının başkanı durumu “hayal edilemeyecek kadar korkunç” olarak nitelendirdi.
Rapora göre, dünyadaki hemen hemen her çocuk, sıcak hava dalgaları, sel, kasırga, hastalık, kuraklık ve hava kirliliği dahil olmak üzere bugün en az birine karşı risk altında. Ancak 1 milyar çocuk aynı anda üç veya dört etkiyle karşı karşıya olan 33 ülkede yaşıyor. Bu ülkeler arasında Hindistan, Nijerya ve Filipinler ile Sahra altı Afrika’nın çoğu yer alıyor.
Rapor, iklim ve çevresel etkilerin yüksek çözünürlüklü haritalarını, yoksulluk ve temiz suya erişim, sağlık ve eğitim gibi çocukların savunmasızlığı haritalarıyla birleştiren ilk rapor oldu. Raporun yazarlarından Nick Rees, “Aslında bir çocuğun iklim değişikliğinden sağ çıkma olasılığını ölçüyor” dedi.
Rapor, Greta Thunberg’in küresel bir hareketi ateşleyen ilk okul grevinin üçüncü yıldönümünde genç iklim aktivistleriyle birlikte yayımlandı. Koronavirüs pandemisi sırasında eylemlere ara verildikten sonra, 24 Eylül’de küresel bir iklim grevi planlanıyor.
UNICEF yönetici direktörü Henrietta Fore, “İlk kez bu rapor çocukların nerede ve nasıl iklim değişikliğine karşı savunmasız olduklarının tam bir resmini çiziyor ve bu tablo hayal edilemez derecede korkunç. Neredeyse bütün çocukların hayatı etkilenecek. Çocuklar iklim tehlikelerine karşı benzersiz bir şekilde savunmasız. Yetişkinlerle karşılaştırıldığında, çocuklar vücut ağırlığının birim başına daha fazla yiyeceğe ve suya ihtiyaç duyarlar ve aşırı hava olaylarında daha az hayatta kalabilirler” dedi.
Rapor, Kasım ayında Glasgow’da yapılacak COP26 zirvesi de dahil olmak üzere tüm iklim müzakerelerine ve kararlarına gençlerin dahil edilmesi çağrısında bulunuyor. Fore, “Kararlar onların geleceğini belirleyecek. Çocuklar ve gençler, hepimizin paylaştığı bu gezegenin yasal mirasçıları olarak tanınmalı” dedi.
Thunberg, “Biz sadece kurban değiliz, aynı zamanda savaşa da öncülük ediyoruz. Ancak dünya hâlâ iklim krizine acil bir durum gibi davranmıyor. Gerçek eylemde bulunmak yerine sadece konuşuyoruz ve bir şeyleri yeşillendiriyoruz. Ama öte yandan, özellikle gençler olmak üzere milyonlarca insan harekete geçti ve bu doğru yönde atılmış çok önemli bir adım” dedi.
Zimbabweli bir iklim aktivisti olan Nkosilathi Nyathi, “İklim değişikliği benim için çok kişisel” dedi ve sıcak hava dalgalarının ve sellerin eğitimini kesintiye uğrattığını ve köyündeki çiftçilerin öngörülemeyen hava koşullarıyla mücadele ettiğini söyledi. Nyathi, “Gençlerin karar alma platformlarına dahil edilmesi konusunda tutkuluyum – gençler dünyanın en değerli doğal kaynaklarıdır” dedi.
UNICEF raporu, iklim krizinin etkilerinin “son derece adaletsiz” olduğunu ve daha da kötüleşme olasılığının çok yüksek olduğunu ortaya koydu. Rees, “Son derece yüksek risk altındaki ilk 10 ülke, küresel emisyonların yalnızca %0,5’inden sorumlu” dedi.
Rapor, 920 milyon çocuğun su kıtlığına, 820 milyon çocuğun sıcak hava dalgalarına ve 600 milyon çocuğun sıtma ve dang humması gibi vektör kaynaklı hastalıklara maruz kaldığını tespit etti.
Fore, “Ancak harekete geçmek için hâlâ zaman var. Çocukların temel hizmetlere erişimini iyileştirmek, bu iklim tehlikelerinden kurtulma yeteneklerini önemli ölçüde artırabilir. UNICEF, hükümetleri ve şirketleri çocukları dinlemeye ve onları etkilerden koruyan eylemlere öncelik vermeye ve aynı zamanda seragazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmaya yönelik çalışmaları hızlandırmaya çağırıyor” dedi.
Raporun başlatılmasına da yardımcı olan Filipinler’den bir gençlik kampanyacısı Mitzi Jonelle Tan, “İklim aktivisti olmamın nedenlerinden biri, çoğumuz gibi iklim değişikliğinin içine doğmuş olmam. Dışarıda fırtınalar koparken, elektrikler kesildiğinde ev ödevimi mum ışığında yaparken; su basmış bir odada uyanmaktan ve kendi yatak odamda boğulmaktan korkarak büyümekle ilgili o kadar canlı anılarım var ki.”
Thunberg ise, “İngiltere hükümetinin şu anda ne kadar büyük bir sorumluluğu olduğunu ne kadar vurgulasak azdır. Ancak İngiltere’nin bir iklim lideri olduğu ve 1990’dan bu yana karbondioksit emisyonlarını %40’tan fazla azalttığına dair bir yalan var. Havacılık, denizcilik, dış kaynak kullanımı ve ithalat ve biyokütlenin yakılması gibi şeyleri eklerseniz, bu imkansız. Yaratıcı karbon muhasebesinde çok iyiler. Konuşmayı bırakıp harekete geçmelerini istiyoruz” dedi.