;
Politika

UN Women’dan Yeni Bir “Feminist İklim Adaleti Yaklaşımı” Çağrısı

iklim

İklim değişikliği 2050’ye gelindiğinde 158 milyondan daha fazla kadın ve kız çocuğunu yoksulluğa, 236 milyon kadar kadını ise açlığa sürükleyecek.

Dubai’de düzenlenen BM iklim konferansı COP28’deki cinsiyet gününde, UN Women “Feminist İklim Adaleti: Eylem Çerçevesi” raporunu açıkladı.

İklim değişikliği 2050 yılına gelindiğinde 158 milyondan daha fazla kadın ve kız çocuğunu yoksulluğa, 236 milyon kadar kadını ise açlığa sürükleyecek. İklim krizi, kadınları, mültecileri ve diğer dışlanmış grupları hedef alan dışlayıcı, hak karşıtı siyasi söylem bağlamında artan çatışmaları ve zorunlu göçü körüklüyor.

UN Women İcra Direktörü Yardımcısı Sarah Hendriks, “İklim değişikliği kadınlar ve kız çocukları için aşağı yönlü bir sarmal yaratıyor” dedi ve ekledi: “Ekonomileri madencilik ve çevre kirliliğinden uzaklaştırmamız ve kadın haklarını iklim politikası ve finansmanının tüm yönlerine entegre etmemiz gerekiyor. UN Women, feminist iklim adaleti ve herkesin insan haklarından yararlanabileceği, sağlıklı ve sürdürülebilir bir gezegende gelişebileceği bir ortam oluşturma çağrısında bulunuyor.”

Feminist iklim adaleti yaklaşımı dört temel alana odaklanıyor:

1) Kadın Haklarını, Emeğini ve Bilgisini Tanımak

Politikanın, kadınların ve ayrımcılığa maruz kalan diğer grupların haklarına öncelik vermesi gerekiyor çünkü yaşadıkları, kadınların iklim etkilerine karşı dayanıklılıklarını zayıflatıyor. Kadınlar orantısız oranda ücretsiz bakım sorumlulukları üstleniyorlar, erkeklere göre daha az ekonomik kaynağa sahipler ve okuryazarlık oranları ve teknolojiye erişim düzeyleri daha düşük. Bu eşitsizlikler iklim değişikliğiyle daha da kötüleşiyor.

Karar vericilerin, bilimsel bilginin yanı sıra yerli halktan, kırsal ve genç kadınlar da dahil olmak üzere kadınların sahip oldukları uzmanlığı da tanıması gerekiyor. Etkili iklim uyum politikaları ancak bu bilgi tam olarak dikkate alındığında geliştirilip uygulanabilecek.

2) Ekonomik Kaynakların Yeniden Dağıtılması

Kadınlar ekonomilerde zaten eşit maaşa, işe, toprağa, teknolojiye ve eğitime erişimdeki eşitsizlikler açısından dezavantajlı durumda olduklarından, adil geçişlerde cinsiyet eşitliğine öncelik verilmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde kadın eşitsizliği daha da derinleşecek. İklim değişikliğini tersine çevirmek, kaynakların sömürücü ve çevreye zarar veren faaliyetlerden uzaklaşarak insanlara ve gezegene yönelik bakımı önceliklendiren politikalara kaydırılmasını gerektirecektir.

Hükümetlerin, kadınların dayanıklılığını desteklemek amacıyla sosyal refah programlarına ödeme yapmak için en zengin kişi ve şirketlere yönelik artan oranlı vergilendirme yoluyla kaynaklarını artırmaları gerekiyor.

Örneğin, okula dayalı gıda programları, çocuklara besleyici gıda sağlayarak kadınların bazı ücretsiz bakım işlerini hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda küçük ölçekli, çevre dostu kadın çiftçilerden yemek temin ederek feminist iklim politikasını daha da destekleyebiliyor.

3) Kadınların Sesinin Temsili

Kadın insan hakları savunucuları ve feminist gruplar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin her düzeyde çevresel politika yapımına entegre edilmesi için baskı yapıyor. Ancak çoğu zaman iktidarlar tarafından dışlanıyorlar.

Araştırmalar, kadınların parlamentolarda temsil edilmesinin daha güçlü çevre politikalarıyla ilişkili olduğunu, ancak küresel olarak kadınların sandalyelerin yalnızca dörtte birine sahip olduğunu gösteriyor. Kadınlar onlarca yıldır çevre aktivizminde ön saflarda yer almalarına rağmen, ulusal düzeyde çevre bakanlarının yalnızca 1%5’ini oluşturuyorlar.

Kadınların BM COP iklim konferanslarındaki ulusal delegasyonlara katılımı 2012’den 2022’ye kadar %30’dan 35’e yükselirken, kadınların başkanlık ettiği delegasyonların oranı aynı dönemde %21’den %20’ye hafif bir düşüş gösterdi.

4) Eşitsizliklerin ve Tarihsel Adaletsizliklerin Onarılması

İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik mali taahhütler, risk altındaki insanlara ve ülkelere odaklanmalıdır. 1850’den beri kuzeydeki ülkeler dünyanın aşırı emisyonlarının %92’sinden sorumlu ve bu da büyük bir iklim borcu yaratıyor.

Rapor, bu dengesizliği gidermek için zengin ülkeleri iklim programlarını finanse etme taahhütlerini yerine getirmeye ve fonların en savunmasız ülkelere ve tabandan kadın örgütlerine gitmesini sağlamaya çağırıyor. İklim kalkınma yardımlarının yalnızca %3’ü cinsiyet eşitliğine öncelik veriyor. İklime gelecekte zarar verilmesini önlemek için kirletici şirketlerin vergilendirilmesi ve düzenlenmesi gerekiyor.

Küresel Durum Değerlendirmesinin açılışını yapan COP28 iklim konferansı, ülkeleri iklim eylemlerinden sorumlu kılmak için önemli bir kilometre taşı.

BM Kadınları Kıdemli Politika Uzmanı ve Feminist İklim Adaleti Raporunun Baş Yazarı Laura Turquet “Toplumsal cinsiyet eşitliği ve finansman konularının bir araya getirilmesi önemli çünkü asıl yükü kadınlar üstleniyor olsa da kadın örgütleri, iklim değişikliğinin ön saflarında hayati önem taşıyan çalışmalarını yapmak için ihtiyaç duydukları finansmandan mahrum kalıyor. Bunun değişmesi gerekiyor” dedi.

2022’deki COP27’de bir kayıp ve zarar fonu üzerinde anlaşmaya varılmış olsa da, katkılar isteğe gönüllülük esasına bağlı ve zengin ülkeleri tarihsel çevresel zararlardan ve bunun toprak, konut ve mahsul kaybı gibi sonuçlarından sorumlu tutacak hiçbir mekanizma bulunmuyor. İklim değişikliğinin kadınlar ve kız çocukları açısından yıkıcı sonuçları olan cinsiyete dayalı şiddet ve ücretsiz bakım işlerinin artan seviyeleri gibi ekonomik olmayan kayıp ve zararların da yeni fon tarafından dikkate alınması gerekiyor.

İklim konferanslarında ve iklim politikalarının tartışıldığı diğer tüm alanlarda liderler ve politika yapıcılar, çevresel zorluklara verdikleri yanıtların dünyadaki kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını ve haklarını entegre etmesini sağlamalı.

Gelecek İçin Cumalar MAPA ve İklim Adaleti için Feminist Eylem Eylem Koalisyonu Temsilcisi Maria Reyes şunları söyledi: “Küresel Güney’deki gençler olarak iklim adaletinin neye benzediğini biliyoruz, çünkü iklim krizinin ön saflarında olmanın yanı sıra, biz de içinde yaşayamayacağımız sistemleri sökerken, topluluklarımızla birlikte onsuz yaşayamayacağımız sistemleri inşa ederek çözümlerin ön saflarında yer alıyoruz. COP28 gibi kurumsal alanlara sızarken, Feminist İklim Adaleti Çerçevesi gibi verileri ve araştırmaları dönüştürücü değişim araçları olarak kullanmamız gerekiyor.”

Haber Merkezi

İklim Haber - Haber Merkezi