İklim değişikliğine karşı adalet arayışı açısından BM Genel Kurulu tarafından Uluslararası Adalet Divanı’ndan tavsiye görüşü talep edilmesi tarihi bir önem taşıyor.
YAZI: Özlem Altıparmak- Avukat
Geçtiğimiz haftanın en önemli haberi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından Uluslararası Adalet Divanı’ndan (UAD) tavsiye görüşü talep edilmesiydi. İklim değişikliğine karşı adalet arayışı açısından bu karar tarihi bir önem taşıyor. Karar talebi, devletlerin iklim değişikliğiyle ilgili yasal ve insan hakları yükümlülüklerine açıklık getirmek amacını taşıyor ve BM üye devletleri, Divan’ı bu konuda rehberlik etmeye çağırıyor.
UAD Türkiye’de pek bilinmiyor ve bazen de Uluslararası Ceza Mahkemesi ile karışıyor. Divan, BM Şartı uyarınca iki tür talebe ve davaya bakabilir. İlk olarak BM üyesi devletler tarafından kendisine sunulan hukuki ihtilaflara bakar. İkinci olarak da BM organları tarafından kendisine iletilen hukuki sorunlara ilişkin “tavsiye görüşü” verir. Tavsiye görüşü, BM Şartı’nın 96. maddesine göre UAD tarafından BM’ye veya bir uzman kuruluşa verilen hukuki tavsiyenin genel adıdır. BM Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi “herhangi bir hukuki mesele” hakkında tavsiye görüşü talep edebilir. Şimdiye kadar Divan’a Dünya Sağlık Örgütü, UNESCO gibi kuruluşlardan başvurular da olmuş ve yaklaşık 30 civarında tavsiye görüşü oluşturulmuş. Divan’ın bilinen en önemli tavsiye görüşü Filistin ve İsrail’le ilgili Batı Şeria Duvarına ilişkindi ve Divan, duvarın yapımının hukuka aykırı olduğu ve insan hakkı ihlali teşkil ettiği sonucuna varmıştı.
BM Genel Kurulu’nun bu son kararı ile verilecek tavsiye görüşü, küresel ölçekte iklim değişikliğiyle ilgili hukuki yükümlülükleri daha net bir şekilde ortaya koyacak ve gelecekteki politika ve davalar için rehberlik sağlayacak.
Divan’ın Ahlaki Otorite İşlevi
BM Genel Kurulu tavsiye görüşü isterken Divan’a iki temel soru yöneltti ve öncelikle “Devletlerin iklimi ve çevreyi seragazı emisyonlarından koruma yükümlülükleri nelerdir?” diye sordu. İkinci sorusu da “Bu yükümlülükler kapsamında devletler eylemleri ve ihmalleri nedeniyle önemli zararlara neden olurlarsa, devletler için doğacak hukuki sonuçlar nelerdir?” oldu. Sadece bu sorularla yetinmedi. Divan’ın bu soruları iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan durumdaki küçük ada devletleri ve gelişmekte olan ülkeler ile şimdiki ve gelecek nesiller odağında yanıtlamasını istedi. Genel Kurul bu odak belirleyişi ile bizi iklim adaletine götürecek bağı da kurmuş oldu.
Bu girişime yine bir pasifik ada devleti olan Vanuatu öncülük etti. Pasifik adalarındaki hukuk kliniği öğrencilerinin yürüttüğü kampanyadan esinlenen ve Vanuatu’nun girişimiyle başarıya ulaşan bu çaba hepimiz açısından umut verici. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kıyasla BM sistemi içerisinde çok daha hızlı ve emsal nitelikte adımlar atıldığını görüyoruz. Bu durumun en önemli sebebi AİHM yargı yetkisindeki bölgelere kıyasla küçük ada devletleri için iklim değişikliğinin en acil ve hayati sorun haline gelmesi. Bu girişimlerin bir diğer örneği Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yine Vanuatu ve pasifik ada devletleri tarafından yürütülüyor. Ekokırımın suç olarak tanınması için uzunca bir süredir hem kampanya hem de diplomatik bir çaba harcanıyor.
Divan, bu tavsiye görüşüyle bir mahkeme gibi bağlayıcı karar vermeyecek. Genel olarak, tavsiye görüşleri bağlayıcı değildir, ancak uluslararası hukukun gelişiminde büyük önemleri vardır. Önleyici diplomasinin bir aracıdırlar ve barışı koruma işlevleri bulunur. Divan, adeta ahlaki bir otorite olarak işlev görür.
İşte bu nedenle verilecek tavsiye kararının açılacak iklim davalarında, tazminat taleplerinde ve yürütülecek müzakerelerde emsal niteliği taşıyacağı muhakkak. İklim taahhütleri, kayıp ve zararlar ve iklim adaleti açısından yol gösterici olacak bu kararı merakla bekliyor olacağız. Genel olarak tavsiye kararı vermesi yaklaşık 18 ay sürebiliyor. Ancak Divan, Batı Şeria duvarıyla ilgili yedi ayda karar vermişti. İklim krizinin aciliyeti nedeniyle görüşünü hızlı açıklanması mümkün. Önümüzdeki aylarda iklim için adalet talebiyle gözümüz, kulağımız Uluslararası Adalet Divanı’nda olacak.