;
Politika

Uluslararası Adalet Divanı’nda Görülen İklim Değişikliği Davasının Duruşmaları Sona Erdi

iklim değişikliği

İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı’ndan görülen davanın duruşmaları sona erdi. Mahkemenin önümüzdeki yıl iklim değişikliği kaynaklı davalarda kullanılabilecek bir görüş yayımlaması bekleniyor.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etme konusundaki yasal yükümlülükleri ve seragazı emisyonlarına en fazla katkıda bulunan büyük devletlerin küçük ada ülkelerine verilen zararlardan sorumlu olup olmayacağı hakkındaki duruşmaları geçtiğimiz Cuma günü (13.12.2024) tamamladı.

Mahkeme, bu sorular hakkında muhtemelen 2025 yılında dünya çapında iklim değişikliği kaynaklı davalarda kullanılabilecek bir görüş yayımlayacak.

İki hafta süren oturumlarda, küresel kuzeydeki zengin ülkeler, Paris Anlaşması gibi büyük ölçüde bağlayıcı olmayan mevcut iklim anlaşmalarının, ülkelerin sorumluluklarına karar vermede temel oluşturması gerektiğini genel olarak savundu.

İklim değişikliğinin yükünü taşıyan gelişmekte olan ülkeler ve küçük ada devletleri ise emisyonları azaltmak için sağlam önlemler arıyor ve çevreyi kirleten zengin ülkelerden gelen mali desteği düzenlemek istiyorlar.

Küçük ada devletlerini temsil eden avukat Payam Akhavan, sıcaklıkların hedeflenen 1.5 derece yerine 2100 yılına kadar 3 derece artacağı öngörüsüne atıfta bulunarak, “Paris Anlaşması’nın çözüm olduğunu çok duyduk, ancak iklime karşı hassas olan devletlerin mahkemeye başvurmasının nedeni Paris Anlaşması’nın başarısız olmasıdır” dedi. UAD’deki duruşmalara yaklaşık 100 devlet ve kuruluş katıldı.

UAD’nin görüşleri bağlayıcı değil ancak hukuki ve siyasi ağırlık taşır. Uzmanlar, mahkemenin iklim değişikliğine ilişkin görüşünün, Avrupa’dan Latin Amerika’ya ve ötesine uzanan mahkemelerde iklim değişikliği kaynaklı davalarda emsal teşkil edebileceğini söylüyor.

Duruşmalar Aralık ayı başında Pasifik adası ülkesi Vanuatu ile başladı ve yargıçları iklim değişikliğinin neden olduğu hasarı fark etmeye ve onarmaya çağırdı.

Dünyanın en büyük emisyon salıcıları olan ABD ve Çin, Suudi Arabistan gibi ülkeler ve bazı AB üyeleriyle birlikte, BM destekli iklim değişikliği müzakereleri tarafından üretilen ve büyük ölçüde bağlayıcı olmayan mevcut anlaşmaların, devletlerin yükümlülüklerini belirlemede referans noktası olması gerektiğini savundu.

Çin dışişleri bakanlığında hukuk danışmanı Ma Xinmin mahkemeye, “Çin, mahkemenin BM iklim değişikliği müzakere mekanizmasını küresel iklim yönetiminin ana kanalı olarak destekleyeceğini umuyor” dedi.

Paris Anlaşması uyarınca ülkeler, Ulusal Katkı Beyanı (NDC’ler) olarak bilinen ulusal iklim planlarını birkaç yılda bir güncellemeli. Bir sonraki güncelleme turu kapsamında ülkeler yeni NDC’lerini Şubat 2025’e kadar BM’ye sunması gerekiyor.

Suudi Enerji Bakanlığı’ndan bir temsilci, fosil yakıt kullanımını sınırlamak için bağlayıcı kurallar savunanları endişelendiren yorumlarında mahkemeye “NDC’ler sonuçlarla değil, en iyi çabaların gösterilmesi zorunluluğuyla ilgilidir” dedi.