TurSEFF tarafından yayımlanan değerlendirme notunda enerji verimliğinin “yerli ve milli enerji kaynağı” olarak kabul edilecek kadar stratejik bir öneme sahip olduğu belirtildi.
Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı tarafından (TurSEFF) yapılan açıklamada, “enerji verimliliğinin”, “milyarlarca dolarlık bir kaynağın ülke içinde kalmasını sağlayacak bir formülün özeti”, Uluslararası Enerji Ajansı’nın tanımlamasıyla da “küresel sürdürülebilir kalkınma için birinci yakıt” olduğu belirtildi.
Özellikle Türkiye gibi hızla kalkınan ancak bu kalkınmayı sürdürecek enerji kaynaklarında dışa bağımlı olan ülkeler için enerji verimliliğinin birçok açıdan en önemli ve öncelikli konulardan biri haline geldiği aktarılan açıklamada, artık enerji verimliliği hakkında her ülke için “yerli ve milli enerji kaynağı” tanımlaması yapıldığı kaydedildi.
Verimliliğin, “aynı ürün ve hizmeti üretmek ancak bunu yaparken daha az girdi tüketmek” anlamına geldiği, daha az ham madde, daha az zaman ve daha az enerji tüketerek üretilecek her ürünün, hem işletmeler hem de ülke ekonomisi için “rekabette birkaç adım birden öne geçmek” demek olduğu belirtilen açıklamada, “Sanayide kullanılan elektrik motorlarının yeni ve enerji verimli motorlarla değiştirilmesi, yarattığı ekonomik faydanın yanında aynı zamanda stratejik yatırımlar olarak da kabul ediliyor. Ortalama bir hesapla, Türkiye’nin yıllık enerji tüketiminin yaklaşık %40’ı eski ve verimsiz elektrik motorları tarafından tüketiliyor. Bu motorlar Türkiye’nin sanayide kullandığı elektriğin %70’ten fazlasını tüketiyor. Bu alandaki büyük israfı ve verimsizliği önlemenin tek yolu ise enerji verimliliğine yatırım yapmak” ifadeleri kullanıldı.
Dünyanın gelişmiş ekonomileri olan AB, Japonya ve ABD gibi ülkelerin özellikle son 20 yılda enerji verimliliği yatırımlarını hızlandırarak bu alanda çok ciddi yol kat ettiği hatırlatılan açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi: “Türkiye de özellikle son 15 yıldır kanun ve yönetmeliklerini bu doğrultuda güncelleyerek enerji verimliliği yatırımlarını teşvik etme gayretinde. Bu kapsamda en önemli hamlelerden biri 2007 yılında yürürlüğe giren 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu oldu. Bu kanundan sonra sırasıyla 2008’de Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ve Ulaşımda Enerji Verimliliğine dair yönetmelikler ardı ardına yayımlandılar. Tüm bu kanun ve yönetmeliklerde temel amaç, ülkenin ithalata dayalı enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve böylece kalkınma hedeflerine ulaşmak”
Değerlendirmeye şu şekilde devam edildi: “Enerji verimliliği, aynı zamanda küresel iklim kriziyle olan mücadelede de en kritik faktörlerden biri olarak kabul ediliyor. Enerjiyi verimli kullanmak demek, gereksiz enerji tüketiminin önüne geçmek demek ve bunu yapmak aslında en çevreci eylemlerden biri. Çünkü iklim değişikliğine neden olan seragazı emisyonu bu şekilde önemli ölçüde düşürülebiliyor. Başka bir deyişle, iklim değişikliğine neden olan seragazlarını azaltmada, enerji verimliliği bilinen en etkili yöntem. Bu kapsamda, 2010 yılında yayımlanan Türkiye İklim Değişikliği Strateji Belgesi ve 2012’de yayımlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, enerji verimliliğinin sadece ekonomik değil, ekolojik açıdan da kritik önemini vurgulayan ve ülke için adeta yol gösterici olan çok önemli yol haritaları… 2013 yılında yayımlanan 10’uncu Kalkınma Planı’nda da en önemli atıflardan birini Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı teşkil ediyor. Bu alanda somut uygulamaların hızlandığı yıl ise 2017 yılında yayımlanan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile oldu”
“Enerji Verimliliği Alanında Yatırımların Artması Kaçınılmaz”
Açıklamada, enerji fiyatlarının her geçen gün arttığı ve rekabet koşullarını olumsuz etkilediği bir dünya konjonktüründe enerji verimliliğinin; “enerji tüketimini azaltmanın, enerji güvenliğini artırmanın, seragazı emisyonlarını azaltmanın ve rekabet gücünü artırmanın en hızlı ve en ekonomik yolu olduğu, Türkiye için “yerli ve milli enerji kaynağı” olarak kabul edilecek kadar stratejik bir öneme sahip olduğu ve gelecek dönemde bu alanda yatırımların artmasının kaçınılmaz göründüğü vurgulandı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TurSEFF Direktörü ve Stantec Türkiye Genel Müdürü Dr. Murat Sarıoğlu, Türkiye İklim Değişikliği Strateji Belgesi’nin yayımlandığı 2010 yılının TurSEFF için de bir milat olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “2010 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından başlatılan TurSEFF, ilk günden beri enerji verimliliği yatırımlarının geliştirilmesinde ve finanse edilmesinde önemli bir rol oynuyor. TurSEFF kapsamında KOBİ’lere ve belediyelere yönelik olarak geliştirilen enerji verimliliği finansman çözümlerinin yanı sıra daha büyük işletmelerin de kullanabileceği ESCO finansmanı çözümümüz de var. ABD ve AB üyesi ülkelerde oldukça yaygın olan ESCO mekanizmasının Türkiye’de de yaygınlaşması yönünde çalışmalar yapıyoruz. İlgilenenler, bu süreçler ile ilgili detaylı bilgileri turseff.org internet sitemizden alabilirler.”
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…