Finlandiya’nın Turku kentinin “Döngüsel Turku” Proje Direktörü Liisa Lahti, Turku Döngüsel Eylem Planı’nı, 1,5 derecelik yaşamı, tekstil sektörünün ortaklığındaki projelerini ve çamurdan ısıtma gibi yaptıkları birçok önemli çalışmayı anlattı.
YAZI: Sibel BÜLAY
“Turku: Finlandiya’nın en eski ve en cesur şehri” sloganınızı çok beğendim. En eski şehir olmasını anlayabiliyoruz ancak Turku’yu en cesur şehir yapan nedir?
En cesur kent olduğumuz tartışılabilir ama biz iş bitiriciyiz… Bu nedenle lider rolünü üstlenip iddialı hedefler koymaktan ve bu hedeflere doğru ilerlemekten korkmuyoruz. Bizler mühendisiz. Bu yüzden de bir yere nasıl gideceğimizi bilmeden bir hedef belirlemeyiz. 2029’a kadar karbon nötr olacağımızı söyledik ve ardından senaryolar geliştirdik. Biz hedefi belirledik ve bu hedefe ulaşmak için çalışıyoruz. Sanırım bizi cesur yapan şey bu: Söz vermekten korkmuyoruz.
İki hedef belirlediniz. Bunlardan biri 2029’a kadar karbon nötr olmak. İkinci önemli hedef ise 2040’a kadar “resource wise” olmak. Peki “resource wise” ne demek açıklayabilir misin?
Resource wise, basitçe emisyon olmaması, atık olmaması ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması anlamına geliyor. Bu da üç şeyle ilgili. Birincisi emisyonun olmaması. Bu, 2029’a kadarki hedefimiz ve daha sonrasında iklim pozitif olacağız demek. İkincisi israfın yok olması. Araştırmalar, kaynaklarımızın %90’ını boşa harcadığımızı gösteriyor. Bu nedenle atıkları kesmek için Döngüsel Turku projesini başlattık. Döngüsel Turku’nun doğal bir sonucu olarak kaynaklarımızı daha iyi ve sürdürülebilir şekillerde kullanıyoruz. Belirtmek istediğim bir diğer şey de “resource wise” olmanın insan kaynaklarını da daha iyi kullanmayı kapsadığı. Daha iyi tasarladığımızda insanların zamanını boşa harcamamış oluruz. Daha iyi işbirliği yaparız, daha yaratıcı oluruz ve yaptıklarımız daha anlamlı hale gelir. Tasarladığım şey çöpe giderse, yaratıcılığım ve emeğim de çöpe gitmiş olur. Döngüsellik, aynı zamanda insanların emeğine de daha saygılı.
Döngüselliğin bu yönünü duymamıştım; çok mantıklı. Döngüsel ekonomiyi konuşuyoruz. Döngüsel ekonomi ile geridönüşüm arasındaki farkı açıklayabilir misin?
Geridönüşümde her şeyi aynı şekilde yapıyoruz. Ancak yaşam döngüsünün sonuna geldiğimizde zaten atık olanı alıp bir şekilde yeniden kullanmaya çalışıyoruz. Örneğin enerji elde etmek için atıklar yakılıyor. Döngüsel ekonomide ise tüm sistemi yeniden düşünmemiz gerekiyor. Yaşam döngüsünün sonu çöp olmamalı. Sistem onarım ve paylaşım üzerine kurularak daha uzun süre kullanım sağlanıyor. Yaşam döngüsünün sonu, başka bir yerde kullanılmak üzere tasarlanıyor. Böylece daha az atık çıkıyor. Şu an atık üzerine atık üretiyoruz ve sonrasında yalnızca küçük bir kısmını geri dönüştürüyoruz. Biz, döngüsel ekonomi ile bu süreci durdurduk. Şimdi malzemeleri döngüde tutuyoruz ve çok küçük bir kısmı elimizde kalıyor. Onu da alıp üretim sistemine geri gönderiyoruz. Unutulmaması gereken önemli bir nokta, atık malzemenin üretim sistemine en yüksek değerde geri döndürülmesi. Bugün geri dönüştürürken atıkları ya yakıp enerji olarak kullanıyoruz ya da değeri daha düşük olarak kullanıyoruz. Ancak bunları en yüksek değerleri ile kullanmalıyız. Yani döngüsel ekonomi, kaynaklarımızın en yüksek değerde yeniden kullanılarak değerinin korunması ile ilgili.
Yani burada ileri dönüşümden (upcycling) bahsediyorsunuz. Sizi dinlerken William McDonough’ın “Cradle to Cradle” (Beşikten Beşiğe) kitabını hatırladım. Doğada çöp yoktur. Her sürecin çıktısı başka bir sürecin girdisidir. Yani burada aslında doğal döngüye geri dönmekten bahsediyoruz.
Bu, doğanın bilgeliğini korumakla ilgili. Ancak doğal döngülerimizi bozduk ve bu nedenle denizlerimizde ötrofikasyon gerçekleşiyor. Beş ilke aracılığıyla döngüsel ekonomiyi uygulamanın çok kolay olduğunu düşünüyorum:
Yeniden düşün: Sahip olma ihtiyacımızı ve ihtiyaçlarımızı yeniden düşünün.
Yenile: Doğanın kendi kendini yenilemesine izin verecek şekilde hareket etmeliyiz. Bunun içinse malzemeleri sürdürülebilir bir şekilde kullanın.
Yeniden kullan: Her şeyi döngüde tutun. Eşyaları tekrar tekrar kullanılabilir şekilde tasarlayın ve paylaşın.
Azalt: Her şeyi daha az enerji ve malzeme kullanarak yapın.
Kurtar: Döngünün son aşamasında olanı sisteme geri döndürün.
2029’a kadar iklim nötr olmak için iki iddialı hedefinizi merak ediyorum. İşbirliğinizden de daha sonra bahsedeceğiz ama önce Turku’yu bu kadar iddialı bir yaklaşıma yönlendiren güçlerin neler olduğunu anlamak istiyorum. Halk, karbon nötr gelecek ve kaynakların daha akıllıca kullanılması yönünde bir talepte mi bulundu? Şehrin bu iddialı adımları atmasındaki etkenler nelerdi?
Şehir, bu işi uzun süredir yapıyor ve yapılanları bilime dayandırıyor. Burada yıllardır bunu yapan ve bu mesajı herkese iletmeye çalışan insanlar var. Siyasi liderlerin (belediye başkanı, belediye meclisi) verdiği desteğin altını çizmeliyiz. 2029 İklim Planı, 2018’de tüm tarafların oybirliği ile onaylandı. Siyasilerin desteği olmadan iddialı hedefler ve bu hedeflere liderlik etme cesaretine sahip olmak zor. Bunu birlikte yapacağız. Vatandaşlar olmadan bunu başaramazsınız. Bizim işimiz de daha fazla vatandaşı çalışmaya doğrudan dahil etmek için yollar geliştirmek. Vatandaşlarımızdan olumlu geribildirimler almamız gerekiyor. Paris Anlaşması ve sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlamamız gerektiğini söyleyen bilime dayanarak 1,5 derecelik yaşam tarzını geliştirdik. İnsanlar bu sınırlar içerisinde nasıl yaşayabilir?
Turkulular için bunu daha anlamlı hale getirmeye çalışıyoruz. Bunun için yaşam tarzlarını soruyoruz. Karbon kısıtlamasının onları ne açıdan zorladığını soruyoruz. Onlara bu konuda nelerin ilham verdiğini soruyoruz. Ve bu sürekli bir çalışma ve vatandaşların katılımına ihtiyacımız var. Onların katılımını nasıl sağlayabiliriz? Katılımı nasıl artırabiliriz? Bunun üzerinde çalışıyoruz. Söylediklerinize göre bu kararları oybirliği ile şehir yönetimi aldı. Bunun bilim odaklı bir karar olduğu izlenimini alıyorum. Yani ilk motivasyon bilim insanlarından mı geldi? Bu mesajı yıllardır tekrar tekrar sunmak zorundasınız. Biz Finliler, mühendislik insanlarıyız ve gerçekleri seviyoruz. Ayrıca şehir olarak kararlarımızı bilime dayandırmak istiyoruz. Elbette ki bilim gelişiyor ve zamanla daha fazlasını anlıyor, daha iyi sonuçlar alıyorsunuz. Bu noktaya geldik çünkü geçici popüler fikirlere değil, bilime inandık. Çok uzun bir süreç oldu ve insanlar zaman ayırma ve çaba gösterme sözü verdiler. Bütüncül bir yaklaşımla hareket etmek istediğimizden biyolojik çeşitliliği de dahil ettik. Bu çok geniş kapsamlı bir çalışma ve beni etkileyen de buydu. “Hadi bu projeyi yapalım, sonra da diğer projeye geçelim” gibi bir yaklaşım değil. Hayır. Bütüncül bir yaklaşım ile her şeyi birbirine bağlamamız, sistemi bir bütün olarak ele almak gerekiyor.
Yurttaşlar konusuna dönecek olursak, iklim değişikliği üzerine düşündüğümüzde ulusal veya ticari girişimleri düşünme eğilimindeyiz. Ama siz bunu vatandaşlarınızın günlük yaşamına indirdiniz. İnternette 1,5 derecelik yaşam tarzı hedeflerine ulaşabilmek için karbon ayakizini ölçen bir anketiniz olduğunu biliyorum. Testi ben de yaptım ve kendi karbon ayakizimi ölçtüm. Halkı da beraberinde getirmenizi ilginç buldum. Çok hızlı gittiğinizi söyleyerek size karşı çıkanlar oldu mu? Ya da yaptıklarına katılmıyoruz diyenler? Bu tür sorunlar oldu mu?
Elbette herkesin kendi fikri, kendi hayatı var. Herkes adına konuşamayız. Tabii ki “bu beni ilgilendirmiyor” diyen insanlar var. Ama biz üzerimize düşeni yapmaya kararlıyız. Sistematik ve yapısal değişiklikler yapıyoruz. Halka mesajımız: Bunu yapmaya kararlıyız ve sizi bunun bir parçası olmaya çağırıyoruz. Açıkça ve dürüstçe konuşalım: Zor olan ne? Sizi nasıl destekleyebiliriz? 1,5 derecelik yaşam tarzını seviyorum, çünkü farklı bir hayat yaşıyorum; komşum benden farklı bir hayat yaşıyor. Hikayelerimiz farklı olabilir ama hepimiz kendi yolumuzu bularak aynı hedefe ulaşabiliriz.
Döngüsel ekonomi eylem planı 2021’de açıklanacaktı, açıklandı mı?
Evet, aslında şu an masamda. Neredeyse bitti sayılır. Bunun üzerine diğer şehirlerle de konuşuyoruz. Aynı yaklaşımı kullanmaya çalışıyoruz ve bir yol haritası, aksiyon planı geliştiriyoruz. Ancak bu başlangıcı bitişi belli ve sonunda “Oh, işimiz bitti” diyebileceğimiz doğrusal bir süreç değil. Sürecin de döngüsel olması gerekiyor. Turku bölgesinde döngüsel ekonomiyi uygulayan 270 işletme, 700 aktör var. Somut müdahaleler belirleyerek daha fazla insanı buraya getirmek istiyoruz. Belediye konseyinde odaklanmamız gereken 20 müdahale geliştirdik. Bunlar enerji, hareketlilik, gıda, su ve inşaat alanlarında çok yönlü ve bütünsel yaklaşımlar. Bu daha küçük ve somut müdahaleler, insanlara oynayacakları bir rol olduğunu hissettiriyor. Ayrıca kısa sürede çalışmalarının etkilerini de görüyorlar.
Sizi dinlerken bir yandan da şu an pandemi ile bir çoğumuzun eski normalini sorguladığını ve eski normalin değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sizin için işleri kolaylaştırıyor mu? Turku halkının eski normali sorguladığı ve bir şeyler yapmanın yeni yollarını aradığını düşünüyor musun?
Bu iyi bir soru. Turku halkı adına konuşabilir miyim emin değilim. Ancak Finlandiya’daki havaya göre bunları düşünmek için gerçekten iyi bir noktadayız. Nereye gidiyoruz? Nereye gitmek istiyoruz? Bu salgın bir şeyleri gerçekten hızlandırdı. Bizi birçok şeyi yapmaktan alıkoyan tutumları değiştirmek gibi… Örneğin uzaktan çalışmaya çok hızlı bir şekilde başladık. Şu an yeni şeyler denemek ve yeni zorluklarla tanışmak için iyi bir vakit. Ne zaman yeni bir şey tanıtsak çok sayıda insanı dahil etmemiz, çok sayıda insandan girdi ve fikir almamız gerekiyor. İnsanların yeni şeyler denemelerini kolaylaştırmalıyız. Sonra başarılı ürünleri üretime geçirebilir veya başarılı süreçleri model olarak sunabiliriz.
Yol haritasında beş kritik alan var. Su yönetimi gerçekten ilgimi çekti çünkü temiz hava ve temiz su sahip olduğumuz en kritik iki kaynak. Maalesef kalkınma modellerimiz sularımızı kirletiyor ve akiferlerimizi tüketiyor. Bireyler olarak her gün su israf ediyoruz. Bu kritik bir alan ve su yönetim sistemindeki değişikliklerinizi çok ilginç buldum. Yalnızca su yönetmenin zorluklarını ele almayıp aynı zamanda enerji çözümleri geliştirdiniz. Bize bu projelerden bahseder misin?
Bence bu, işbirliğinin çok güzel bir örneği: Her şeyi yeniden düşünmek. Atık su arıtma ve su arıtma tesislerine büyük yatırım yapmak gerekiyordu. Kredi alabilmek için de çevredeki 13 belediye ile daha sıkı işbirliğine ihtiyacımız vardı. Bu da birlikte daha iyi çalışmamızı sağladı. Bu işbirliğinin sonunda ise çeşitli zorluklar aştık. İçme suyu kalitesi iyileşti. Arıtma kapasitesi arttı; atık su kalitesi yükseldikçe de denizlerimizdeki ötrofikasyon azaldı. Bölgesel ısıtmanın %10’u su arıtma tesisinden kaynaklanan atık ısıdan sağlanıyor. Herkesin kolayca görebileceği bu sonuçlar sayesinde insanlar daha mutlu.
Atık su arıtma işleminden ısı üretiyorsunuz…
Evet ve ısıyı bölgesel ısınma için kullanıyoruz; biyogaz üretiyoruz ve çamuru çeşitli yerlerde kullanıyoruz. Finlandiya’da biyogaz altyapısı henüz kurulmadı ama yapılabileceğini gördük. Bence bunun yapılabilirliğini göstermenin etkisi yakıt üretiminden çok daha büyük, daha önemli. Bu bütüncül örnek daha kaliteli suya sahip olabileceğimizi, çevreyi iyileştirebileceğimizi, daha iyi işbirlikleri ile daha iyi iş modelleri geliştirebileceğimizi gösterdi. Bu çok iyi bir örnek. Aynı zamanda işbirliğine ne denli ihtiyaç duyduğumuzu da gösteriyor. Tüm sistemi yeniden düşünmeliyiz ve bunun için biraz zamana ihtiyaç var. Bu yüzden bunun tek bir proje olmadığını söyledim. Daha çok bir yapboza benziyor, parçaları bir araya getiriyoruz. Deniz bizim için çok değerli ama ne yazık ki ötrofikasyon büyük sorun. Bu çalışmayla atık sulardan denize giden fosforun %83’ünü kestik. (Fosfor ötrofikasyon’un ana nedenlerinden biri)
Tekstilin petrolden sonraki en büyük ikinci kirletici olduğunu öğrenince biraz şaşırdım. Anladığım kadarıyla döngüsel ekonomide tekstil alanında yapılan çok iş var.
Evet, bu gerçekten çok heyecan verici bir işbirliği. Turku bölgesinde tekstil üzerine bir pilot tesis kuruldu. Tekstildeki sorun plastik sorununa çok benziyor. Tekstilde birçok farklı lif olabilir ve bunları farklı ürünlerde yeniden kullanmak için ayırmak gerek. Yerel atık yönetimi şirketi, bu konuda Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ile birlikte çalışıyor. Ayrıca farklı lifleri tanımlamanın yollarını araştıran tekstil firmaları da var. Bu konuda 25 farklı kurum işbirliği yapıyor. Bunun en çok heyecan veren yanı da en iyi uygulamaların paylaşımı için İspanya ve Hollanda ile uluslararası işbirliği içinde olunması. Küresel çapta çok iddialı bir çalışma ve başarılı olursak bunun küresel etkisi olacak.
Tekstil sektöründe bir de sosyal adalet unsuru var bildiğiniz gibi. Tekstilin ve giysi üretiminin bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde çevresel sorunlar kadar işçi sorunları da var. Bu nedenle bu, benim en sevdiğim örneklerden biri, çünkü bu küresel bir sorun. Acil sorunlarımızdan birini çözmek için çok büyük bir potansiyel ve bunu farklı ülkelerde de ölçeklendirebiliriz. Burada bir diğer önemli faktör: İnovasyon.
Döngüsel ekonominin önemli öğelerinden biri de ürünün tasarımı. Sizin de dediğiniz gibi tekstildeki en büyük zorluk, farklı iplikleri tanımlamak. Eğer %100 pamuk iplik kullanıp, bunu düzgün bir şekilde etiketlerseniz, para ve zamandan tasarruf eder, ürünün döngüselliğini kolaylaştırırsınız.
Aynen öyle.
İklim eylemleriniz ve döngüsel ekonomi girişiminiz çok iddialı. Sisteme bir bütün olarak baktığınızda bunların birbiriyle ilintili olduğunu görürsünüz. Karbon nötr olmak ile döngüsel ekonomi arasındaki bağlantıyı açar mısın?
Döngüsel ekonomi olmadan iklim sorunlarını çözemezsiniz. Bir araç olarak döngüsel ekonomiye ihtiyacımız var. Döngüsel ekonomi, iklim-pozitif bir girişim. Doğrusal üretim sistemleri ile doğal dengeyi ve ekosistemi bozduk. Döngüsellik ile üretim sistemlerimizi yeniden dengeleyebiliriz. Bugünlerde beni mutlu eden bir konu da biyolojik çeşitliliğin de bu çerçevede ele alınması. Doğal kaynaklarımızı sürdürülebilir bir şekilde kullandığımızda daha az doğal kaynağa ihtiyacımız olduğu için doğada daha az tahribat yapıyor, atığı azaltıyoruz. Ayrıca atığın da bir yere gitmesi gerektiğini çoğu zaman dikkate almıyoruz. Yani çöplükler de doğada tahribata neden oluyor. Kaynakları döngüde uzun süre tuttuğumuzda, daha az kaynak kullanılır ve daha az atık üretilir. Böylece doğaya daha az zarar vermiş oluruz.
Sayılar üzerinden baktığımızda da ilginç bir durum var çünkü iklim tartışması hep enerji kullanımına odaklanıyor. Ancak seragazı emisyonlarının yalnızca %55’i enerji kullanımından geliyor. %45’lik diğer kısım ise üretim ve tüketimden geliyor. Döngüsel ekonomi de burada devreye giriyor. Diğer sayılara bakarsak da kaynakların sadece %9’u geri dönüştürülüyor veya yeniden kullanılıyor. Bu da %91’in çöpe gittiği anlamına geliyor. Bu üç konuyu bir bütün olarak ele almak gerek.
Döngüsel ekonomi konusunu sevmemin bir nedeni mantıklı olması. Kaynakların daha iyi kullanılmasına, daha kaliteli ürünlere, daha az israfa çok az insan hayır diyebilir. Çok az insan kaynaklarımızı daha verimli kullanarak doğayı korumamıza karşı çıkabilir…
Karşılaştığınız en büyük zorluk nedir?
En büyük zorluk, döngüsel ekonomi kavramını daha iyi anlatabilmek. Halkı bu konuda eğitmeye odaklanmalıyız. İnsanlara günlük işlerinde ve hayatlarında kullanabilecekleri somut örneklerle birlikte gerekli araçları ve bilgiyi sağlamalıyız. Daha çok netliğe, somut örneğe, araca ve yatırıma ihtiyacımız var. Yani bu süreç zaman ve para istiyor. Yatırım ve gönüllülük istiyor. Bilgi ve birikim istiyor. İnsanları heyecanlandırmanız ve yatırım yapmanız gerekiyor.