Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından bu yıl 12.si düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK), 7-8 Kasım tarihlerinde Bomonti Hilton’da gerçekleştirildi. Dört binden fazla kişinin kayıt yaptırdığı kongrede 18 oturum ve kariyer günü etkinleri yapıldı. Yapılan oturumlarda Türkiye’nin ve Dünya’nın çeşitli yerlerinden gelen akademisyenler, politika yapıcıları ve şirket yöneticeleri söz rüzgar enerjisi sektöründeki son gelişmeleri aktardı.
Kongrenin açılış konuşmasında ilk sözü TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden aldı. Kongrenin mottosunun “rüzgarın yüzyılı” olduğunu söyleyen Erden, tüm dünyada ektrifikasyona geçişin giderek hızlandığını belirtti ve ekledi: “Yenilenebilir enerji bu noktada en önemli kaynaklardan biri. Elektrik ihtiyacı konvansiyonel kaynaklardan veya yenilenebilir enerji ile sağlanabilir. Konvansiyonel kaynaklardan çıkmaya çalıştığımız bir dönemdeyiz, yenilenebilir enerji kaynakları daha fazla yatırımlara konu olacak.”
Türkiye’deki yenilebilir enerji boyutunu global ölçekle karşlaştıran Erden, Türkiye’nin geçtiğimiz sene tükettiği elektiriğin yaklaşık %11’inin rüzgar santrallarından karşılandığını söylerken global ortalamanın %7 civarında olduğunu belirtti. Türkiye’nin daha fazla potansiyali olduğunu da ifade eden Erden, elektrik tüketiminin %5’inin ise güneş enerjisinden sağlandığını ve 2035’e gelindiğinde rüzgar ve güneş enerjisiyle toplam ihtiyacın %25’inden fazlasının karşılanabileceğinin altını çizdi.
Sektörde yaşanan problemlere de değinen Erden, yatırım sürecinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu ve orman tahsis izninden bahsederek, “Yatırımları geciktiren engellerle karşılaşıyoruz” dedi. ÇED raporu, yapılması planlanan tüm projelerde çevreye zarar verme ihtimali bulunan etkenlerin hesap edilmesi ve alınacak önlemlerin tespitini kapsayan rapordur.
Erden’in ardından söz alan WindEurope CEO’su Giles Dickson rüzgar enerjisinin Avrupa’nın elektrik tüketiminin %17’sini kapladığını açıkladı ve üretiminin büyük miktarı Avrupa’da olmak üzere AB’nin rüzgar enerjisi kullanımını önemli oranda artırmayı planladığını ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in geçtiğimiz haftalarda tanıttığı Avrupa Rüzgar Enerjisi Aksiyon Planı’na atıfta bulunan Dickson, Avrupa’nın 15 spesifik eylem ve tedbir ile rüzgar enerjisi endüstrisini büyüteceğini vurguladı ve ekledi: “Avrupa, rüzgar enerjisi tedarik zincirini genişletiyor. Türkiye, bu fırsattan yararlanarak, Avrupa’nın rüzgar enerjisi sektöründe lider bir oyuncu haline gelebilir.”
Açılış konuşmasında konuşan bir diğer isim olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ise rüzgar enerjisinde dışa bağımlılığı azaltmada önemli adımlar kaydettiğini söylerken, yatırımların hukukun korunması ile mümkün olduğunu ifade etti. Devlete güven ve de devletin de yasal düzenlemelerle güveni zedelememesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Harcında adalet olmayan bir sektör ayakta kalamaz” diye konuşurken, dış yatırımcıların Türkiye’den destek isteme sebebinin bu olduğunu ve kimseye öncelik vermediklerini öne sürdü. Yılmaz ayrıca, rüzgar ve güneş enerjisi santralları ile 2053 için belirledikleri “ithal kaynak bağımlılığının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve net karbon sıfır hedefine” ulaşmada büyük rol oynayacağını dile getirdi.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank ise yaptığı konuşmada pandemi sebebiyle yaşanan tedarik zincirindeki kırılma ve Rusya – Ukrayna Savaşı ile yaşanan enflasyonun yenilenebilir enerjiye verilen önemi artırdığını söyledi. Dünyanın önümüzdeki 5 yılda geçtiğimiz 20 yılda yapılana eş yenilebilir enerji yatırımını yapmaya hazırlandığını ifade eden Varank, AB ile Türkiye’nin ilişkisi hakkında ise şunları söyledi: “AB, enerji tüketiminde yenilenebilir enerji payını 2030 yılına kadar %45’e çıkarma hedefi doğrultusunda geçtiğimiz hafta Rüzgar Enerjisi Eylem Planı’nı yayımladı. Biz de buradan hareketle, Mecliste yakın zamanda kabul ettiğimiz 12. Kalkınma Planıyla uyumlu olarak sürdürülebilir enerji arzını teminen enerji portföyümüzü çeşitlendiriyoruz.” Önümüzdeki aylarda TBMM’ye İklim Kanunu’nu taşıyacaklarını söyleyen Varank, “AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yatırımlarda hız kesmiyoruz. Ülke ve gelecek nesiller için yapacaklarımız şimdi başlıyor” dedi.
Açılış konuşmalarının son konuşmacısı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, son 20 yılda Türkiye’nin enerji talebinin iki katına çıktığını aktarırken gelecek 20 yılda ise enerji talebinin bir kat daha artmasını beklediğini belirtti. Güncellenmiş atlas verilerine göre mevcut teknoloji ve şartlarda rüzgar enerjisi potansiyelinin yaklaşık 100 bin MW çıkabileceğini öne sürerken bu sayının gelişen teknolojilerle birlikte 150 bin MW seviyelerine çıkabileceğinin altını çizdi. Bayraktar, bu potansiyelin yaklaşık 140 milyar dolarlık bir yatırıma denk düşeceğini de kaydetti.
Rüzgarın Yüzyılında Tahsis Edilen Kapasiteler Sonrası Şebeke Planlamasının Önemi oturumunda ise rüzgar enerjisi santrallari ve elektrik şebekeleri özelinde gelecek döneme hakkında beklentiler ve hedefler üzerine konuşuldu. Moderatörün Türkiye Elektrik İletişim A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Deniz Coşkun olduğu oturumda ilk sözü alan ELDER Genel Sekreteri Mustafa Özge Özden, 2013’den bu yana tüm sektörün özelleştirilmesi ile kamu niteliğinde ama özel sektörle yürütülen bir iş yaptıklarını belirtti. Özden bunun yanı sıra gelecekte dağıtım şebekelerinin büyük önem kazanağını söylerken, Türkiye’de iletim hatlarının ortalama ömrünün 30 yıl olduğunu, bunu yenilemek zorunda olduğumuzu ve bunun hiç kolay olmadığını aktardı.
Oturumda konuşmacı olan EMBER Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar Bölge Lideri olan Ufuk Alparslan, son zamanlarda şebeke planlamasına yoğunlaşmış EMBER’in Türkiye analizlerinde veriye ulaşma sıkıntısı yaşadığını aktarırken, kapasitenin kendisinin bir yatırım aracına dönüştüğüne değinerek “Bu kapasitenin hayata geçmesi mümkün olmayabilir, gecikebilir” dedi. İklim Haber’le bu konudaki görüşlerini paylaşan Alparslan, “Türkiye son bir yıl içerisinde enerji hedeflerinin de olduğu iki plan yayınladı: 2025, 2030 ve 2035 hedeflerinin yer aldığı Ulusal Enerji Planı ve 2028 hedeflerinin bulunduğu 12. Kalkınma Planı. Ancak her iki planda da birer sayı olarak kapasite hedefi dışında bir planlama bulunmuyor. Bundan önceki döneme kıyasla hangi farklı politikalar uygulanarak bu hedeflere ulaşacağımızı bilmiyoruz. Her yıl güneşte 3-4 GW kapasite eklenmesi hedefleniyor. Fakat bu santralların ne kadarının arazide, ne kadarının çatılarda, ne kadarının su yüzeylerinde kurulacağının bilgisi yok. Benzer şekilde ne kadarının lisanssız, depolamalı, YEKA ya da hibrit santral olarak eklenmesi planlanıyor, onu da bilmiyoruz” dedi.
Kapasiteler hakkındaki görüşlerini de aktaran Alparslan cümlelerine şöyle devam etti: “Türkiye’de bir yenilenebilir enerji santralının yapılabilmesi için önce şebeke işletmecisi TEİAŞ’tan kapasite alabilmesi gerekiyor. Ancak bu kapasitelerin kime ve hangi kriterlere göre dağıtıldığını bilmiyoruz. Kısıtlı miktarda kapasite olduğu için yatırımcılar, santral yerine kapasiteleri yatırım aracı olarak görmeye başladılar. Bu nedenle kapasite elde eden bu projelerin zamanında tamamlanması mümkün olmayabilir. En büyük sorunlardan biri de bu.”
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…
Karadeniz'de iki Rus petrol tankerinin ağır hasar almasıyla petrol sızıntısı yaşandığı açıklandı. Greenpeace ise iki…
Yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın geçiş ekibi, elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına yönelik desteğin kesilmesini…