Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) hazırladığı rüzgar istatistik verilerine göre Türkiye’nin toplam rüzgar kurulu gücü 2018’in ilk altı ayı içerisinde 7.000 MW’ı aştı.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından hazırlanan ve yılın ilk yarısına ait rüzgar verilerinin bulunduğu rapor, Türkiye’nin toplam rüzgar kurulu gücü 7.000 MW’ı aştığını ortaya koyuyor. Rapora göre aynı zamanda ikincil rüzgar alanları olarak belirtilen Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde rüzgar yatırımlarının hızlandığı görülüyor.
Çalışmada bu yılın ilk altı ayında gerçekleşen kurulu güç miktarı 140 MW olarak açıklandı. Geçen yılın aynı dönemine göre rüzgar enerjisinde işletmeye geçen santrallarda düşüş görülse de, inşası devam eden santrallarda artış olduğu gözlemlendi.
İşletmede olan proje sayısı 171 olurken, Polat Enerji 566 MW ile ilk, Demirer Enerji 487 MW ile ikinci, Güriş ise 481 MW ile üçüncü sırada yer alıyor.
İşletmedeki rüzgar enerjisi santrallarının kurulu güç bakımından %38,91’i Ege’de, %33,92’si Marmara’da, %13,31’i Akdeniz’de ve %8,69’u İç Anadolu’da bulunuyor. Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da hayata geçen santrallarda artış olduğu görülüyor. Karadeniz’de %3,83 ve Güneydoğu Anadolu’da %1,33 oranında işletmeye geçen santral var.
İllere göre sıralamada İzmir, Balıkesir, Manisa ve Hatay ön planda bulunuyor. Bununla birlikte bu yıl ilk defa Konya’da işletmeye alınan rüzgar santralının olduğu görülüyor. Sivas, Tokat, Bursa, Amasya, Gaziantep ve Kocaeli illerinde ise yatırımlarda hızlı bir artışın olduğu fark ediliyor.
“Rüzgar Sayısız Fırsat Yaratıyor”
Rapora ilişkin görüşlerini dile getiren TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, son yıllarda dünyadaki siyasi ve ekonomik dalgalanmalara rağmen Türkiye’deki rüzgar sektörünün yoluna devam ettiğini vurguladı. Yatırımların artması için girişimcilere yönelik sürdürülebilir, net, şeffaf ve uygulanabilirliği yüksek çözümlerin sunulması gerektiğine dikkat çeken Ataseven, finansal istikrara olan inancın güçlendirilmesi yönünde adımlar atılması gerektiğini ifade etti.
2020 yılı sonrasındaki belirsizliğin ortadan kaldırılmasıyla hem santrallarda hem de rüzgar sanayiinde hızla bir canlanma olacağına inandıklarını ifade eden Ataseven, sanayicilerin ve yabancı yatırımcıların bu süreci yakından takip ettiklerini belirterek şunları söyledi: “Gerçek anlamda atılımlar planlıyorsak, sektörün desteklenmesine yönelik hızlı kararların alınması gerekiyor. Güçlü ekonomik büyüme için rüzgar sayısız fırsatlar yaratıyor. Bunları değerlendirmeliyiz. Her zaman dile getirdiğimiz önceliklerimiz arasında yer alan, kapasite artış taleplerinin karşılanması sektöre ivme kazandıracaktır. Bu taleplerin önü açılırsa sektör süratle bu yatırımları hayata geçirebilir. Çünkü bu projeler inşaat izin süreçlerini tamamlamış, yollarını inşa etmiş, enerji nakil hatlarını bağlatmış, kamulaştırmasını bitirmiş projelerdir. Yatırım tutarı 1,5 milyar dolar olan, 1.000 MW’ın üzerindeki bu yatırımların önü açılırsa, rüzgar sektöründeki ilerleyişimiz hızlanır. İlk etapta bu konuları değerlendirmeye almak 2023 yılı hedeflerimize daha etkin bir şekilde ilerleyebilmemizin önünü açacaktır”.
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere "kırmızı…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…
Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…