;
Ekonomi Politika

Türkiye’nin Enerji Dönüşümünde İklim Finansmanı Önemli Rol Oynuyor

Yeşil toparlanma ihtiyaçları da göz önüne alındığında iklim finansmanının önümüzdeki dönemde öneminin arttığını ve buraya yönlendirilmesi gereken kaynakların sağlanması için geçmiş dönemdeki artış hızının aşılması gerektiği görülüyor.

YAZI: Yael TARANTO, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Kıdemli Enerji Analisti

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için enerji dönüşümü önemli rol oynuyor. Bu kapsamda elektrik üretimi, sanayi prosesleri ve binalarda ısıtma ve ulaştırma için ihtiyaç duyulan enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması ve enerji verimliliğine yönelik önlemlerle üretimin enerji yoğunluğunun azaltılması gerekiyor. Enerji verimliliğiyle enerji ihtiyacının asgari düzeye indirilmesi, ısıtma ve ulaştırmada enerjinin elektrikten sağlanması (elektrifikasyon) ve elektriğin de yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi enerji dönüşümünün kilit basamakları olarak görülüyor. Bu doğrultuda elektrik, ısıtma ve ulaştırma sektörlerinde enerji teminine yönelik teknolojik altyapının değiştirilmesi gerekiyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) yaptığı senaryo çalışmalarına göre 2050 yılına kadar ortalama yeryüzü sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve elektrifikasyona yönelerek, enerji yatırımlarını yıllık ortalama 1,8 trilyon dolar düzeyinden 3,2 trilyon dolar düzeyine çıkarmak gerekiyor.

İklim Finansmanı Kaynaklarının Yarısı Enerji Dönüşümüne Harcanıyor

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından Türkiye için oluşturulan senaryolarda ise 2030 yılına dek Enerji Bakanlığı senaryosuna kıyasla elektrik tüketiminde %10 tasarruf sağlanması ve elektrik üretiminde toplam yenilenebilir enerji payını %50’ye ulaştırmak hedefleniyor. SHURA senaryolarında ayrıca elektrikli araçlarda, binalarda ısı pompası kullanımında ve elektrikli yemek pişirmede artışla birlikte ulaştırma ve ısıtmada elektrifikasyonun artırılması öngörülüyor. Bu senaryoların gerçekleşebilmesi için 2030 yılına dek yıllık ortalama 8-9 milyar dolar yatırım ve 5-6 milyar dolar özkaynağa ek finansman gerekiyor. Geçmiş dönemde enerji sektöründe yıllık ortalama yatırım tutarı 5-6 milyar dolar, dış finansman tutarı 3-4 milyar düzeyinde seyrediyordu. Dolayısıyla dönüşümle birlikte yatırım ve finansman ihtiyacı 1,5-1,6 kat artış gösterecek. Dünya genelinde enerji dönüşümü yatırımlarının fonlanması için şirket özkaynakları, kamu finansmanı, hibe ve diğer enstrümanlar dışında yaklaşık %50 oranında banka kredisi kullanılıyor. Bu krediler içinde çok taraflı kalkınma finansmanı kuruluşları tarafından sağlanan imtiyazlı krediler giderek önem kazanıyor. Bu kuruluşların iklim finansmanı için ayırdıkları kaynaklar 2015-2019 döneminde %50 artış göstererek 62 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu tutara yerel kalkınma, kamu ve diğer finansal kuruluşlar tarafından sağlanan finansman da eklendiğinde 2019 yılında tüm dünyada toplam yıllık iklim finansmanı taahhütleri 164 milyar dolara ulaştı. İklim finansmanı için ayrılan bu kaynakların yaklaşık yarısı enerji dönüşümüne yönelik yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve düşük karbonlu teknolojilerin gelişimi için kullanılacak. İklim finansmanı kaynaklarının enerji dönüşümü finansmanı içindeki payının %20-25 civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de de iklim finansmanı kapsamındaki kaynaklar, enerji dönüşümü finansmanında önemli rol oynuyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yapılan çalışmaya göre Türkiye’de 2002-2018 dönemindeki enerji dönüşümü finansmanında uluslararası iklim finansmanının payı dünya ortalamasına benzer seviyede gerçekleşti.

İklim Finansmanı Parasal Ağırlığının Ötesinde Kurumsal Katkı Sağlıyor

İklim finansmanı parasal ağırlığının ötesinde kavramsal ve kurumsal gelişime de katkı sağlıyor. Uluslararası kuruluşların öncülüğü, kamu ve özel sektörün de bu alanda aktif paydaşlar olarak yer almasına zemin hazırlıyor. Örneğin enerji verimliliği gibi yatırımcıların ve yerel finansal kuruluşların yeterli teknik bilgi sahibi olmadığı ve risk almak istemediği alanlarda düşük faizli ve uzun vadeli finansman sağlayarak yatırımlar için uygun ortam oluşmasına öncülük ediyor. Finansmandaki elverişli koşulların yanı sıra kalkınma finansmanı kuruluşları kredileri, teknik ve kurumsal kapasite geliştirme desteği sağlıyor; enerji dönüşümüne yönelik bilgi birikiminin oluşturulmasına katkıda bulunuyor. Bu kapsamda iklim finansmanı çerçevesinde yapılanlar geleneksel banka kredilerinin dışında temalı kredilerin ve kredi dışı finansman araçlarının enerji dönüşümü yatırımlarına yönlendirilmesine de etki ediyor. Örneğin, dünyada ilk yeşil tahvil Dünya Bankası ve İsveç Emeklilik fonlarının işbirliği ile 2008’de ihraç edildi ve 2018 sonunda ihraç edilen yeşil tahvillerin toplam tutarı 500 milyar doları aştı.

COVID-19 Destek Paketleri “Yeşil Toparlanmayı” da İçeriyor

2020 yılına geldiğimizde COVID-19 salgınının yol açtığı ekonomik sorunlar kamu kaynaklarının öncelikli olarak ekonomik zararların telafisine ve gelir kaybı yaşayan kesimlerin desteklenmesine yöneltti. Bununla beraber, küresel büyüklüğü toplam 12 trilyon dolar civarındaki COVID-19 destek paketleri içinde Ekim 2020 itibarıyla 260 milyar dolar tutarında “yeşil toparlanma” desteği bulunuyor. Yeşil toparlanma ekonomik toparlanma için mali desteklerin uzun dönem çevresel, kurumsal ve ekonomik gelişmeyi kapsayacak şekilde tasarlanmasını amaçlıyor. Yeşil toparlanma kapsamında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji için sağlanan doğrudan desteklerin payı %17, yeşil istihdam desteklerinin payı ise %12 seviyesinde. Avrupa Birliği (AB) ekonomik ve sosyal gelişiminin 2050 yılına dek net seragazı emisyonlarının sıfırlanması hedefi doğrultusunda şekillendirilmesini öngören AB Yeşil Mutabakatı bu desteklerin oluşturulmasında önemli role sahip ve bu kapsamda adil dönüşümü sağlamak için AB 2021-2027 döneminde toplam 100 milyar Euro tutarında finansal kaynağı harekete geçirmeyi hedefliyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ise önerdiği Yeşil Toparlanma Programında enerji sektörü için önümüzdeki üç yılda bir trilyon dolar tutarında küresel yatırım ihtiyacı olduğunu saptıyor. Yeşil toparlanma ihtiyaçları da göz önüne alındığında iklim finansmanının önümüzdeki dönemde öneminin arttığı ve buraya yönlendirilmesi gereken kaynakların sağlanması için geçmiş dönemdeki artış hızının aşılması gerektiği görülüyor. Ayrıca, iklim finansmanının niteliksel olarak da geliştirilmesi, daha ulaşılabilir ve etkin olabilmesi için kalkınma finansmanı kuruluşları dışındaki finansman sağlayıcıların etkinliğinin artırılması ve tüm paydaşların kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi gerekiyor. Nicelik ve nitelik yönünden istenen gelişimin sağlanabilmesi kamu fonlarının ve özel şirket tasarruflarının da iklim finansmanına yönlendirilmesini gerektiriyor.

Türkiye’nin İklim Finansmanı Kaynaklarına Erişimi

Türkiye açısından değerlendirildiğinde, başlamış olan enerji dönüşümünün sürdürülebilmesi için iklim finansmanı kaynaklarına erişim geçmişte olduğu gibi şimdi de önemini koruyor. Türkiye’nin bu kaynaklardaki küresel nicelik ve nitelik değişimini yakından takip etmesi ve finansmanın Türkiye’ye yönelmesi için politika önceliklerini değerlendirmesi gerekiyor. Bu bağlamda uluslararası finansal kuruluşların, uluslararası fonların, teknoloji sağlayıcıların, yerel finansal kuruluşların ve potansiyel yatırımcıların katılımıyla kamuda enerji dönüşümüne yönelik merkezi bir fon ve koordinasyon mekanizması oluşturulması öneriliyor. Bu sayede kaynakların etkin bir şekilde takibi ve yönlendirilmesi ve kurumsal yatırımcılar,  uluslararası emeklilik fonları gibi alternatif fon kaynaklarının harekete geçirilmesi amaçlanıyor.