;
Bilim Ekonomi

Türkiye’de Şirketlerin İklim Değişikliği ve Su ile İlgili Duyarlılığı Yükseliyor

CDP İklim Değişikliği ve Su Programları 2018 yılı Türkiye sonuçları açıklandı. Konferansta “CDP Türkiye İklim Liderleri” ödülleri de sahiplerini buldu; Arçelik, Aselsan ve Garanti Bankası “CDP Türkiye Liderleri Ödülü”ne layık görüldü.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 2010 yılından bu yana Türkiye ayağını yürüttüğü, dünyanın en büyük kurumsal çevre raporlama platformu olan CDP’nin, 2018 yılı Türkiye sonuçları geçtiğimiz gün (27 Mart 2019), Zorlu PSM’de düzenlenen “CDP Türkiye İklim Değişikliği Konferansı” ile kamuoyuna duyuruldu.

CDP İklim Değişikliği ve Su Raporu’na göre Türkiye’den CDP’ye yanıt veren şirketlerin büyük çoğunluğu (%93), iklimle bağlantılı riskleri tanımlarken, bu risklerin iş faaliyetleri üzerinde finansal ve stratejik etkiler yaratabilecek güçte olduğunu vurguladı. Şirketlerin neredeyse hepsi (%95’i) şirketlerinde iklim değişikliği konusunun yönetim kurulları seviyesinde ele alındığını belirtirken %81’i ise tüm faaliyetlerini kapsayan su politikalarına sahip olduklarını bildirdiler. Şirketlerin %92’si ise suyla ilgili kamu politikalarını doğrudan veya dolaylı yoldan etkileyebilecek faaliyetlerde bulunduğunu raporladı. Sonuçlara göre yönetim kurulları da artık su güvenliği konusunun önemini ve aciliyetini kavramış durumda.

CDP’nin Türkiye sonuçlarının açıklandığı konferansta ayrıca “CDP Türkiye İklim Liderleri” Ödülleri de sahiplerini buldu. CDP’nin global derecelendirme metodolojisine göre değerlendirilen tüm şirketler arasından Arçelik, Aselsan ve Garanti Bankası en yüksek ikinci derecelendirme notu olan ‘A-’ notunu alarak CDP Türkiye 2018 Liderleri olmaya hak kazandılar.

Açılış konuşmalarını TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve CDP Avrupa Direktörü Steven Tebbe gerçekleştirdi. Kaslowski konuşmasında, “Ülkemiz hem iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden birinde yer alıyor hem de genel kanının aksine doğal kaynakları oldukça sınırlı. Bütün bunlar, düşük karbonlu kalkınmanın bizim için kritik bir öncelik olduğunu gösteriyor. Doğrusal üretim ve tüketim üzerine kurguladığımız iş modellerimizi değiştirmeli; sektörel politikalarımızı ve stratejilerimizi oluştururken bu temel kısıtları dikkate almalıyız” dedi.

“Değişime Ayak Uyduramayanlar Başarısız Olacak”

Steven Tebbe ise önümüzdeki on yılın sürdürülebilir ekonomiye geçiş süreci için hayati önem taşıdığını, şirketlerin ise bu geçişin kalbinde yer aldığını söyledi. Tebbe konuşmasına şu şekilde devam etti: “Geleceğin iş modellerini test etmeye yarayan senaryo analizi yöntemi artık bir piyasa normu olarak kabul görmeye başladı. Şirketler daha hızlı aksiyon almalı ve daha cesur adımlar atmalı. Dünyada hala pek çok şirket seragazı emisyonlarını azaltmaya yönelik hedefler belirlemiş değil; belirlemiş olanlar ise bu hedeflerin bilim temelli olduğuna emin olmalılar.” Tebbe ayrıca iki tarafın yakın ticari ilişkileri dolayısıyla, tıpkı Avrupa Birliği Pazar kurallarına uyum gibi, Türkiye’deki şirketlerin, iklim değişikliği konularında da Avrupalı şirketleri takip etmesinin elzem olduğunu vurguladı.

Etkinliğin ana tema konuşmasını EBRD (European Bank For Reconstruction and Development – Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Gianpiero Nacci yaptı. Nacci, “Günümüzde pek çok çevresel etmen ve hızla gelişen toplumsal değişiklikler, işletmelerde işbirliği ve sorumluluğu ön plana çıkaracak şeffaf yaklaşımları gerektirecektir. Mevcut durumu korumaya çalışan ve değişime ayak uyduramayan iş modelleri, önümüzdeki dönemlerde işletmelere değer katamayacak ve bu işletmeleri başarısızlığa mahkum edecektir” şeklinde konuştu.

Deloitte Sürdürülebilirlik Hizmetleri Ortağı ve TCFD (Task Force for Climate-related Financial Disclosures – İklimle İlişkili Finansal Beyanlar Görev Gücü) Üyesi Eric Dugelay ise “TCFD, Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliğinden kaynaklanan risklerini yönetmelerinde etkili bir enstrüman olarak kullanılabilir. Türkiye’deki şirketler TCFD önerilerini uygulamaya başladı ve bunun olumlu etkilerini yakın bir gelecekte göreceklerinden eminim. Böylelikle yatırımcılar da Türkiye’deki şirketlerle ilgili daha fazla bilgiye erişebilecek ve daha doğru yatırım kararları alabilecekler” dedi.

“Sektör Bazlı Raporlama Sistemine Geçtik”

Konuşmaların ardından Türkiye CDP Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, CDP İklim Değişikliği ve Su Programı 2018 Türkiye sonuçlarını sundu. Göğüş, CDP’nin 2018 yılında dünyada iklim değişikliği konusundaki gelişmelere ayak uydurmak amacıyla büyük bir değişim geçirdiğini vurguladı. Bu değişimle birlikte CDP’nin sorularının Finansal İstikrar Kurulu’nun çatısı altında kurulan TCFD tavsiyelerine göre uyumlaştırıldığını ve CDP’nin sektör bazlı bir raporlama sistemine geçiş yaptığını aktaran Göğüş, sektör sınıflandırmalarının ve derecelendirme metodolojisinin de değiştiğini vurguladı. Göğüş ayrıca, “Tüm bu değişiklikler başta şirketleri zorlasa da hızla dönüşen ekonomik sisteme ayak uydurmak adına iş dünyası için olumlu sonuçlar getireceği açık. İnanıyoruz ki Türkiye’den her geçen sene daha fazla şirket, CDP aracılığı ile yatırımcılara ve tüm paydaşlarına çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde açıklamaya ve raporlamalarının kalitesini yıldan yıla artırmaya devam edecek.” dedi.

Rapor sunumlarından sonra, Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) Türkiye İklim ve Orman Projeleri Kıdemli Yöneticisi Zeren Erik’in moderatörlüğündeki “Başarının Sırrı: İklim Değişikliği Stratejilerini Belirlemede Yönetim Kurullarının ve Yöneticilerin Rolü” başlıklı Liderler Paneli’ne geçildi. Panelde Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı, Aselsan Kurumsal Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Hakan Karataş ve Garanti Bankası Kurumsal Krediler ve Proje Finansmanı Yapılandırma Direktörü Emre Hatem konuşmacı oldular. Panele ayrıca, ENI Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Karina Litvack da konuk panelist olarak katıldı.

Karina Litvack panelde, “İklim değişikliği tehdidi öyle elzem boyutlara ulaştı ki aksiyon alma zamanı çoktan geldi geçiyor. Yönetim Kurulu üyeleri olarak şirketlerimiz için etkili bir iklim geçiş stratejisi oluşturma ve yürütme işine acilen odaklanmalıyız. Aynı zamanda, faaliyet gösterdiğimiz alanı şekillendirmek için hükümetler, hissedarlar, bilim insanları ve sivil toplum gibi kilit paydaşlarımızla işbirliği içinde çalışmalıyız. Yeni ekonomik sisteme geçiş konusuna yatırım yapmak riskli ve masraflı olacaktır; bununla beraber piyasalar da iklim riskinin maliyetlerini geç fark edebilirler. Bizler, bu konuda çalışan öncü kişiler olarak paydaşlarımızı harekete geçmeye ikna etmeliyiz” şeklinde konuştu.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.