Güneş enerjisinin ekonomiye kazandırılması konusunda 2017 yılı heyecan verici gelişmelere sahne oldu. Geçtiğimiz yıl kurulan güneş santralı kapasitesi rekor seviyeye ulaşırken çatıların elektrik üretimine açılması için önemli adımlar atıldı. Özellikle imar ve şebeke bağlantısı konusunda bazı gelişmeler yaşanırken çatıların güneş panelleri ile dolması için halâ atılması gereken adımlar var.
Türkiye, yaklaşık 190 TWh/yıllık potansiyeli ile, Avrupa’da güneş enerjisinde en büyük potansiyele sahip ülkelerin başında geliyor. Hem şebeke ölçekli güneş kurulumları hem de çatı potansiyeli bakımından önemli fırsatlar barındıran Türkiye, son yıllarda bu potansiyeli hayata geçirmek için önemli adımlar atıyor. Özellikle, 2017 yılında şebeke ölçekli kurulumlar için heyecan verici gelişmeler yaşandı.
Kurulu Güç Son Üç yılda 37 Kat Arttı ama Daha Çok Yolumuz Var
2014 yılında sadece 93 MW güneş kurulu gücüne sahip Türkiye, 2017 yılı sonunda 3.421 MW kurulu güce ulaştı. Böylelikle, sadece üç yılda güneş kurulu gücü yaklaşık 37 kat arttı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de hayata geçen santrallerin yüzde 38’ini güneş santralleri oluşturdu. Yani tarihte ilk defa bir yıl içinde en fazla kurulumu yapılan santral güneş santrali oldu.
Aynı zamanda, 2017’nin Mart ayında ilk defa büyük ölçekli bir lisanslı güneş santrali kurulumu için yarışma yapıldı. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) ihalesinde dört büyük konsorsiyum yarıştı. Kalyon – Hanwa Enerji Ortak Girişim Grubu, kilovatsaat başına 6,99 ABD dolar sent karşılığında, 1000 MW’lık güneş santrali kurmayı, güneş AR-GE merkezini hayata geçirmeyi ve 500 MWp/yıl kapasiteli fotovoltaik güneş modülü üretim fabrikası kurmayı taahhüt ederek ihaleyi kazandı. Tarihi ihale ile; temiz ve ucuz güneş enerjisi üretilmesi, kurulacak altyapı ile yerli panel montaj sanayinin geliştirilmesi ve yeni istihdam alanları yaratılması hedefleniyor.
Ancak bu heyecan verici gelişmelere rağmen, Türkiye’nin halen yolun başında olduğu söylenebilir. Ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 75’ini karşılama potansiyeli olan güneş enerjisi, şu anda kurulu gücün sadece yüzde 4’ünü oluşturuyor. YEKA ihalesi ve lisanssız üretim alanında yaşanan gelişmeler ile birlikte şebeke ölçekli güneş enerjisi kurulumları önemli bir ivme kazanmış görünüyor.
Çatılar “Henüz” Güneş Panellerine Hazır Değil
Özellikle çatı üstü güneş potansiyelinin değerlendirilmesi konusunda önemli adımlara ihtiyaç var. 2017 yılındaki “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle birlikte 18 Ocak 2018’de yayınlan 10kW altı çatı kurulumlarını konu alan yönetmelik, bu konuda atılmış önemli adımlar sayılsa da binalarda güneş sistemlerinin önü tamamen açılmış değil.
Planlı Alanlar Yönetmeliği’nde Temmuz 2017’de yapılan değişiklikle binaların kendi ihtiyacı için yapılacak güneş kaynaklı yenilenebilir enerji sistemleri için ruhsat zorunluluğu kaldırıldı. 18 Ocak 2018’de Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayınlanan, “Elektrik Piyasasında Tüketim Tesisi ile Aynı Ölçüm Noktasından Bağlı ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri İçin Lisanssız Üretim Başvurularına ve İhtiyaç Fazlası Enerjinin Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar” yönetmeliği ile çatıların şebekeye bağlantısı konusunda bazı kolaylaştırıcı adımlar atıldı.
Bu adımlar, çatıda elektrik üretiminin önünün açıldığı, çatısına güneş paneli kuran kişinin kendi elektriğini üretip fazlasını sisteme satabileceği şeklinde yorumlanıyor. Ancak ilgili yönetmelikler her ne kadar heyecan verici olsa da çatıların güneş panelleriyle donatılmasına daha çok yol var.
Çatı sistemleri ile birlikte hem üretici hem de tüketici olacak kullanıcıların, çatı üstü güneş enerjisi santrallerinden üretilen elektriğin tüketilmeyen kısmını nasıl sisteme vereceği konusu hala soru işareti. Özellikle fazla üretilen elektrik üzerinden nasıl mahsuplaşılacağı sistemlerin yaygınlaşması için kritik öneme sahip. Ayrıca, çatı üstü üretimin vergilendirilmesindeki prosedürlerin nasıl işleyeceği sorusunun da cevaplanması gerekiyor. Çatı üstü bireysel kurulumların, ticari faaliyetlerin tabii olduğu uzun mali prosedürlerden geçmemesi gerekiyor.
Dış ticaret açığının yüzde 70’inin enerji harcamalarından kaynaklandığı Türkiye’de enerjide dışa bağımlılık sorununu çözmek için güneş enerjisi hayati önem taşıyor. Bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak güneş enerjisinden elektrik üretimi, hem kolay uygulanabilir olması hem de giderek artan fiyat avantajı ile Türkiye için sürdürülebilir enerjiye erişimin yolunu açabilir. Özellikle çatılar konusunda atılacak olan adımlar, temiz, yerli ve ucuz enerji anlamına gelecek.