Bilim

Türkiye Pestisit Kaynaklı Bildirimlerde Zirveyi Kimseye Bırakmıyor!

Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) 2023 Raporu’na göre gıda kaynaklı riskler sebebiyle 2023’te yapılan 357 bildirimin 167’sinin sebebi pestisitler (tarım zehirleri). Rapor, ülkemizde yasaklanan pestisitlerin kullanımının hâlâ devam ettiğini gösteriyor. Gözler iç pazarda yapılan denetimler ve sonuçları konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı’na dönmüş durumda.

AB Komisyonu, gıda ve yemlerde yapılan kontroller sırasında tespit edilen gıda güvenliği risklerini, Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalı üzerinden, herkesin erişimine açık olacak şekilde bildiriyor. Alarm ve Dayanışma Ağı’nın (ACN) 2023 yılına dair yayımladığı özet raporda yer alan “Top 10” listesine göre meyve ve sebzede pestisit kaynaklı bildirimde Türkiye 4 yıldır olduğu gibi yine ilk sırada. Bu bildirimlere konu olan gıda ürünlerinin yarısından fazlası sınırda reddedilerek ülkemize iade edildi. Pestisit kaynaklı bildirimlerde Türkiye’yi Mısır ve Hindistan takip ediyor.

2023’te Bildirimi Yapılan Ürünler

Raporda mikotoksin kaynaklı bildirimlerin başını kuru incir çekiyor. Onu Antep fıstığı, kuru üzüm, helva, pul biber, zerdeçal gibi ürünler takip ediyor. Bakteri tespitinde ise tahin, susam vb. ürünlerde salmonella bildirimleri dikkat çekiyor.

Bildirimlere konu olan bir diğer önemli başlık, yasaklı maddeler. Bu gıda kodeksinde izin verilmeyen ilavelerin gıdalardaki varlığına işaret ediyor. Bu maddelerden en çok bildirim yapılanı, iç pazara yönelik ifşa listelerinde sıklıkla karşımıza çıkan takviye edici gıdalar, macunlar, bitki ve detoks çaylarındaki sildenafil gibi ilaç etken maddeleri.

En çok bildirimi yapılan başlık olan pestisit kalıntısında 2023’te de biber birinci, limon da ikinci sırada olmayı sürdürüyor. Bunların yanında mandalina, portakal, greyfurt, nar, domates, kabak, ayva gibi meyve ve sebzelerle birlikte kimyon, kekik, nane, sumak, rezene, asma yaprağı gibi ürünlerde de limit üzeri pestisit kalıntısı tespit edildi.

Biber ve limonda yüksek pestisit kalıntısı çıkmasının nedeni, en çok bu ürünlerde pestisit kullanıldığına dair bir algıya neden olsa da bu doğru değil. Çünkü bildirimi yapılan bu ürünler AB’nin Türkiye’den ithal ettiği ana ürün kalemlerini oluşturuyor. Ülkemizde pestisit kullanımı ile ilgili sağlıklı verilere ulaşmak için bakanlığın iç pazardaki denetim sonuçlarını açıklaması gerekiyor.

Her 6 Üründen Biri Sorunlu

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı faaliyet raporu, ihracatta bitki sağlığı denetim sayıları, alınan numuneler, numune sonuçlarının kaçının uygunsuz çıktığına dair verileri içeriyor. Buna göre 2021’de 373 bin 204 denetim yapılmış; alınan 14 bin 744 numunenin 772’si olumsuz sonuçlanmış. 2022’de  375 bin 152 denetimde; alınan 12 bin 99 numuneden 972’si olumsuz sonuçlanmış. 2023’te ise denetim sayısı 394 bin 624. Numune sayısı ise 12 bin 737 ile bir önceki yılla aşağı yukarı aynı kalsa da olumsuz numune sayısı 2 bin 22 adet ile bir önceki yılın iki katından da fazla. Olumsuz numune sayısının toplam numune sayısına oranı ise %15,88 yani neredeyse Bakanlık tarafından alınan her 6 numuneden 1’i sorunlu.

Bakanlık geçen yıl RASFF bildirimlerine istinaden ülkemiz mevzuatına uygun olmayan ürünlerin yurda girişine izin verilmediğini açıklamıştı. Ancak bu açıklama tonlarca ürüne ne olduğu konusunda tüketicilerin içini rahatlatmaktan çok uzak.

Ayrıca Bakanlık 2022’de biber, turunçgil ve yaprağı yenen sebzelerde kalıntının önlenmesi amacıyla üretimin yoğun olduğu Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Hatay, İzmir, Mersin ve Muğla İllerinde kalıntı eylem planı hazırlayarak çalışma grupları oluşturdu; üretici, teknik personel ve paydaşlara yönelik eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri yürütmeye başladı. Söz konusu çalışmalara 2023 yılında da devam edileceğini bildirmişti.

2023’te hazırlanan rapora göre, ülkemiz iç tüketim ve dış ticarette özellikle taze meyve ve sebzelerde pestisit kullanımı nedeniyle oluşan kalıntının önlenmesi amacıyla birincil üretim alanlarında pestisit denetim uygulamalarının geliştirilmesini hedeflemişti. Ancak yürütülen hasat öncesi pestisit faaliyetlerinin yeterli olmadığı hem RASFF’ın 2023 raporunda hem de 2024’ün başından beri basına yansıyan RASFF bildirimlerinde açıkça görülüyor.

Zehirsiz Sofralar Platformu kurucu üyelerinden Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği danışmanı ve üyesi Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral, 2023 bildirimlerine dair değerlendirmesinde şunları söyledi: “2023 bildirimlerini incelediğimizde ülkemizde yasaklı olan Fenbutatin Oxide, Aldicarb, Chlorothalonil, Butachlor, Ethylen Oxide, Klorprifos, Klorprifos Metil, Methiocarb, Propiconazole gibi son derece zararlı aktif maddelerin hâlâ kullanıldığını görüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Resmî Gazete’de yasaklı ilan ettiği aktif maddelerin ülkemizden Avrupa’ya giden ürünlerde tespit edilmesi, konuya ilişkin gerekli önlemlerin alınmadığını, denetimlerin yeterli ve uygun şekilde yapılmadığını, bu maddelerin piyasadan uygun şekilde ve zamanında toplatılmadığını ve sonuç olarak  hâlâ kullanılabildiğini gösteriyor.”

Ne yazık ki bu sonuç 2024’te de değişmiyor. 29 Nisan 2024’te Bulgaristan sınırında denetlenen Türkiye menşeli limonda, 2019’da toksik etkileri sebebiyle yasaklanmış olan Propiconazole aktif maddesi yüksek miktarda tespit edildi. Bu verilere dayanarak yapılan pestisit denetimlerinin artırılması gerektiği ve denetimlerin yalnızca hasat öncesi ya da yalnızca gümrüklerde yapılmasının yeterli olmadığı ortada.

İhracat Verileri İç Pazarda Kaygıyı Artıyor

Bakanlık faaliyet raporlarında, ihracattaki denetim, alınan numune ve uygunsuz sonuçlanan numune sayısını paylaşsa da iç pazarda yalnızca yaptığı denetim sayısını açıklıyor. Rapora göre hasat öncesi pestisit denetim sayıları 2021’de 26 bin 44, 2022’de 25 bin 856, 2023’te ise 26 bin 685. Ancak yapılan denetim sonucu yalnızca ‘‘Uygunsuzluk tespit edilen ürünler için imha veya hasadı geciktirme ile ürün sahiplerine ise idari para cezası uygulanmıştır’’ şeklinde açıklanıyor ve kalıntılı veya yasaklı çıkan ürünlere dair herhangi bir sayı bildirimi yapılmıyor. İhracatta söz konusu ürünlerde çıkan ve yaklaşık olarak her 6 üründen 1’ine denk gelen olumsuz numune sonuçlarıysa vatandaşın iç pazara yönelik kaygılarını artırıyor.

Zehirsiz Sofralar Platformu, iç pazardaki pestisit denetimlerinin tohumdan çatala yani hasat öncesiyle beraber, hasat zamanı, depolar, pazarlar ve marketlerde de yapılmasını, bu denetimlerin sonuçlarının şeffaflıkla paylaşılmasını talep ediyor. Ayrıca tüketiciler iade edilen ürünlerle ilgili daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyuyor. Denetim yetersizliği, gıda fiyatlarının el yaktığı ve gıda krizinin derinleştiği bu dönemde tonlarca ürünün çöpe giderek ziyan olmasına yol açıyor.

Tarım Zehirlerine Mahkûm Değiliz

Buğday Derneği’nin öncülük ettiği ve Zehirsiz Sofralar Platformu çatısı altında faaliyet gösteren Pestisit Eylem Ağı’nın tüm canlılara zarar veren pestisitlerin yasaklanması ve doğa dostu yöntemlerle bunları kullanan üreticilerin desteklenmesi için başlattığı Zehirsiz Kampanya’ya (Change.org/ZehirsizSofralar) bugüne kadar 180 bini aşkın kişi imza desteği verdi. Kampanya sayesinde pestisitlerin zararları konusunda kamuoyunun farkındalığı arttı.

Tarım ve Orman Bakanlığı AB geçiş sürecinde 200’ün üzerinde, kampanya döneminde ise 27 pestisit aktif maddesinin kullanımını yasakladı. Ancak kampanya talepleri arasında yer alan Dünya Sağlık Örgütü’nün “son derece tehlikeli”, “yüksek seviyede tehlikeli” ve “muhtemel kanserojen” olarak belirlediği 13 aktif maddeden 9’u hâlâ yasaklanmadı.

Zehirsiz Sofralar Platformu koordinatörlerinden Ekoharita.org gönüllüsü Alper Can Kılıç, çok sayıda meyve ve sebzenin içinde soframıza gelen, özellikle bebeklerin ve çocukların hormon sistemi başta olmak üzere gelişimlerine zarar veren pestisitlerin ivedilikle yasaklanması gerektiğini söyledi. Toplum sağlığını korumak için çalışan kurumların, gerek günümüz toplumlarının gerekse gelecek kuşakların ve doğal varlıkların sağlığı ile esenliğini korumak üzere, sorumlu ve önlemini baştan alan bir yaklaşımla yönetilmesi gerektiğini belirten Kılıç  “Başka türlü tarım mümkündür. Sağlıklı bir gelecek için doğru politikalar ve stratejiler izlenerek önümüzdeki 10 yıllık süreçte pestisitlere dayanan konvansiyonel tarım sistemi, yerini agroekolojik, organik ve onarıcı tarıma bırakmalıdır” dedi. Ayrıca Kılıç, son zamanlarda tüketicilerin pestisit kalıntısına dair endişesinin artığını, iç pazarda denetimlerin artırılması ve bu denetim sonuçlarının halkla paylaşılması gerekliliğinin de altını çizdi.

Önceki Haberler

BM İklim Şefi Finans Müzakereleri Yavaş İlerlerken G20 Liderlerinden Destek İstedi

BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…

16 Kasım 2024

Aliyev Bir Senedir Paris Anlaşması’nı Bir Kez Olsun Anmamış!

İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…

16 Kasım 2024

COP29’daki İlk Günün Fosili Ödülü G7’ye Gitti!

G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…

16 Kasım 2024

Fosil Yakıt Liderleri COP29’da “Kırmızı Halıyla” Karşılandı

Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…

16 Kasım 2024

Fosil Yakıt Endüstrisinin Desteğiyle Oluşturulacak Fon “Şimdilik” İptal

Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…

15 Kasım 2024

Metan Emisyonlarını Azaltmak için Taahhüt Var, Eylem Yok

UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…

15 Kasım 2024