Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası ana sponsorluğunda yürütülen, CDP İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 Türkiye sonuçları raporu, 28 Kasım Salı günü Zorlu PSM’de düzenlenen “Reimagining Disclosure: CDP İklim Konferansı” ile kamuoyu ile paylaşıldı. Etkinlikte “CDP Global A listesi Liderleri” ve “CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri” ödülleri de verildi.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası’nın ana sponsorluğu ve Deloitte Türkiye’nin derecelendirme ve rapor desteği ile yürütülen CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 sonuçları, geçtiğimiz Salı günü, Zorlu PSM’de düzenlenen “Reimagining Disclosure: CDP İklim Konferansı” ile kamuoyuna duyuruldu. Konferansta ayrıca “CDP Global A listesi Liderleri” ve “CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri” ödülleri de sahiplerini buldu.
Törende; İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik ve Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası’nın yanı sıra; CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri kategorisinde Brisa ve Pınar Süt; CDP Türkiye İklim Liderleri kategorisinde Migros ile Zorlu Enerji ve Zorlu Doğal Elektrik Üretimi; CDP Türkiye Su Liderleri kategorisinde Akenerji ödül aldılar.
Etkinlikte Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat CDP İklim Değişikliği 2017 Sonuçlarını açıkladı. CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş de CDP Su Programı 2017 sonuçlarını sundu.
İklim Değişikliği Farkındalığı Artıyor
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, CDP platformunun 8. yılında, Türkiye’nin borsada işlem gören en büyük şirketleri arasında iklim değişikliğine yönelik farkındalık politikaları, stratejileri ve belirlenen hedeflerde bir artış yaşandığını söyledi. İklim değişikliğine yönelik politikalarını açıklayan şirketlerin birçoğunun, 2016 yılından bu yana adım adım çevresel verileri açıklamanın ve şeffaflığın ötesine geçerek dünya standartlarında bir performans gösterdiğini de sözlerine ekledi. Analizlerin Türkiye’de daha fazla şirketin iklim değişikliği ile ilgili konuları üst yönetimlerde ele aldığını ortaya koyduğunu da dile getirdi.
CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş ise bu yıl CDP Su Programı’na yanıt veren şirket oranında yüzde 21 oranında artış yaşandığını belirtti. İklim değişikliğinin, dünya ekosistemini öncelikli olarak su üzerinden etkilediğini ve suyun kıt bir kaynak olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Göğüş, kişi başına düşen su miktarı, gerçek su zengini ülkelerin yedide birinden az olduğunu; kötü senaryoya göre, Türkiye’deki su rezervinin 2015’te 112 milyar metreküpten 2100 yılında yaklaşık 50 milyar metreküpe düşeceğini belirtti. Aynı süre içinde toplam su talebinin 43 milyar metreküpten 62 milyara çıkmasının beklendiğini ekledi. Bu nedenle uzak olmayan gelecekte talebin arzı geçeceği ve suya bağımlı sektörlerin su kullanım verimliliği ve yeniden kullanılan su oranını arttıracak köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacaklarını belirtti.
58 Şirket Rapor Davetine Yanıt Verdi
CDP Türkiye İklim Değişikliği Programı’nın sekizinci yılında, Türkiye’den davet alan ve BIST-100 Endeksi içinde yer alan 100 şirketin 42’si CDP’ye yanıt verdi. Örneklem dışında kalan ve doğrudan davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yapan şirket sayısı ise 16 oldu. Yani bu sene Türkiye’den toplam 58 şirketin yanıt verdiği CDP İklim Değişikliği Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 16 arttı. CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu, CDP’ye sunulan şirket yanıtlarının analizine yer veriyor.
CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu bulguları şu şekilde sıralanabilir:
- Şirketler düşük karbonlu bir geleceğe ulaşmak için uzun vadeli ve daha iddialı hedefler belirleyerek iklim değişikliğine yönelik çalışmalarını artırıyor. Yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 89) emisyon azaltım hedeflerini raporladı – bu oran geçen yıl açıklanan yüzde 79’a göre çok az bir artış gösterdi. Şirketlerin yüzde 82’sinde koyulan hedeflere ulaşılmak başta olmak üzere, iklim değişikliği ile ilgili konularda teşvikler sunuluyor.
- Türkiye’deki şirketler, düşük karbonlu bir dünyaya geçiş için hedefler belirliyor. Şirketler hedefler belirledikçe geleceğe daha uzun vadeli bakabiliyorlar. Türkiye’den yanıt veren şirketlerin yarıdan fazlası (yüzde 52) ve küresel örneklemin yüzde 68’i, en az 2020 yılına kadar sürecek sürdürülebilirlik aksiyonlarını şimdiden planlıyor. Bu oran 2016’da yüzde 32’ydi.
- Şirketlerin önümüzdeki yıllarda daha fazla bilime dayalı hedef ve yenilebilir enerji hedefleri koyması bekleniyor. Türkiye’de sınırlı sayıda şirket CDP’nin de parçası olduğu Science Based Targets Initiviatie – SBTi (Bilime Dayalı Hedefler Girişimi) kapsamında bilime dayalı sera gazı emisyon azaltım hedefi belirliyor. Yanıt veren şirketlerin sadece yüzde 8’i SBTi üzerinden bilime dayalı hedef belirlediğini ya da belirleyeceğini açıkladı. Bu rakam yüzde 14 olan küresel sonuçlar ile oldukça benzer.
- Türkiye’deki yenilenebilir enerji hedefi olan şirketlerin sayısı geçen yıla göre artış göstermeksizin yüzde 24 oldu. Yenilenebilir enerji tüketim ve/veya üretim hedefinin ayrıntılarını veren 12 şirket arasından dördü hedef yılda yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmayı amaçlıyor. Bu yıl yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji tüketimi veya üretimi hedefi koydu.
- İklim değişikliği artık başlı başına bir yönetim kurulu toplantısı konusu. İklim değişikliği ile mücadele konusunda güçlü liderlik gösterme, yükümlülük alma ve hesap verebilirlik konusunda artan bilinçle, düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandıracak gerekli değişimleri şirketlerde görmeye başlıyoruz. Yanıt veren şirketlerin yüzde 96’sı iklim değişikliği konusunu üst düzey ve yönetim kurulu seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yüzde 92’si ise iklim değişikliği konusunu iş stratejilerine entegre ettiklerini raporladı.
- İklim değişikliği konusunda yükümlülük alma ve hesap verebilirlik ile ilgili konular Türkiye’deki şirketler için daha önemli hale geliyor. Türkiye’de yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 96) iklim değişikliği konusunu şirket yöneticileri veya hükümet yetkilileri gibi üst düzey karar alıcılar seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 75), 2016’daki yüzde 65 oranına kıyasla şu anda iki veya daha fazla Kapsam 3 emisyon verisini raporluyor. Yani, iklim değişikliği konusu tedarik zincirinin alt kademelerinde de daha fazla ele alınmaya başladı.
- Doğrulatma yoluyla hesap verebilirliğin önemi artık daha geniş kitlelerce kabul ediliyor. Geçen yıl, Türkiye’deki yanıt veren şirketlerin yüzde 56’sı, kapsam 1 ve 2 emisyon rakamlarını doğrulattığını bildirmişti; bu rakam 2017 yılında yüzde 62’ye yükseldi.
- Türkiye’de emisyon azaltımı raporlaması konusunda belirgin bir ilerleme kaydedildi. 2017 yılında, yanıt veren şirketlerin yüzde 90’ı emisyon rakamlarını açıkladı. Kapsam 3 emisyonlarının raporlamasında geçen yıla oranla artış görüldü. Kapsam 3 emisyon raporlaması yapan şirketlerin oranı yüzde 68’den yüzde 72’ye yükseldi. 2017’de yanıt veren şirketlerin yalnızca %40’ı kapsam 1 ve kapsam 2 emisyon oranlarında 2016 yılına kıyasla bir artış bildirdi. Ancak bu rakam 2015 yılına kıyasla 2016’da yüzde 62 idi.
- Şirketler, düşük karbonlu ekonomiye geçişi fırsata çeviriyor. Şirketlerin yüzde 82’si (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 97) aktif emisyon azaltım inisiyatiflerini raporladı. Şirketlerin yüzde 58’i ise sundukları ürün ve hizmetlerin doğrudan doğruya üçüncü tarafların emisyonlarını azaltmasını sağladığını bildiriyor. Böylece şirketler emisyon azaltımı konusunda başkalarına da destek oluyor.
- Şirket içi karbon fiyatlandırması, şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişte ortaya çıkan riskleri yönetmesine ve fırsatlardan faydalanmasına yardımcı olan önemli bir mekanizma. Türkiye’de şirket içi karbon fiyatlandırması olan şirket sayısı yüzde 16 ile halen çok düşük. Yanıt veren şirketlerin yüzde 28’i (geçen yıl yüzde 26) düşük karbonlu ürün ve hizmetler sunarak yeni fırsatlar yaratıyor.
- Çevresel risk ve etkilerin açıklanması, iklim değişikliği konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak ve bu sayede harekete geçmek için kritik bir adım. Türkiye’de CDP’ye yanıt vermesi için davet alan BIST-100 Endeksi içerisinde yer alan şirketlerin yüzde 42’si çevresel verilerini açıkladı. 2016 yılında yanıt veren şirket sayısı 50 iken bu yıl Türkiye’den toplam 58 şirket CDP İklim Değişikliği Programı kapsamında CDP’ye yanıt verdi.
- Şirketlerin risk olarak gördükleri konular; itibar (yüzde 58), enerji / petrol fiyatları ve diğer düzenlemeler (yüzde 50), değişen sıcaklık dereceleri, sağanak yağışlar ve seller, uluslararası anlaşmalar ve değişen tüketici davranışları olarak belirtildi.
- Şirketlerin fırsat olarak gördükleri konular ise; itibar (yüzde 50), değişen tüketici davranışları (yüzde 36), ticaret sistemi ve sıcaklıktaki sıra dışı değişiklikler olarak sıralandı.
- Çevresel verilerini açıklayan şirketlerin yanıtlarındaki bütünlük (tamlık) istikrarlı ve önemli bir artış gösteriyor. 2010 yılında yüzde 10 (küresel ölçekte yüzde 31) olan orana kıyasla bu yıl yanıtların yüzde 86’sı (küresel ölçekte yüzde 89’u) en ‘eksiksiz’ çeyrekte yer aldı. Bu durum şirketlerin CDP platformu aracılığıyla yaptığı kapsamlı açıklamanın değerini giderek daha fazla anladıklarını ortaya koyuyor.
- 2011 yılına kıyasla 2017’de raporlama yapan şirketlerin sayısı üç kat arttı. CDP derecelendirme notlarındaki artış ile birlikte bu veri bize iklim değişikliği konusunda artan kurumsal şeffaflığı gösteriyor. 2017 yılında İklim değişikliği, su ve ormansızlaşma konusunda tüm dünyada öncü olan toplam 160 şirketin yer aldığı CDP Global A Listesi iklim değişikliği ile mücadelede başı çeken küresel şirketleri belirliyor.
Su Programında 5 Ana Ölçüte Bakıldı
CDP Türkiye Su Programı’nın üçüncü yılında, Türkiye’den davet alan 50 şirket, BIST-100 endeksinde yer alan şirketlerin içerisinde suya bağlı risklere en çok maruz kalma olasılığı olan sektörlerde yer alan şirketlerden oluşuyor. Türkiye’den davet alan şirketlerin yanıt verme oranı yüzde 22 (50 şirket içerisinden 11 şirket yanıt verdi). 12 şirket davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yaptı. Bu sene toplam 23 şirketin yanıt verdiği CDP Su Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 21 arttı. Bu rapor, CDP Türkiye’ye sunulan yanıtların analizine yer veriyor ve Türkiye’de şirketlerin suya bağlı riskleri nasıl yönettiği ve su yönetimi konusunda kendilerini nasıl konumlandırdığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor. Yanıtlar, kurumsal performansların şeffaflığı; su kullanımının ölçülmesi ve izlenmesi; risk değerlendirmesi ve su yönetimi; belirlenen hedefler; yükümlülük alma ve sorumluluk gibi beş ana ölçüte göre değerlendirildi.
CDP Türkiye 2017 Su Raporu bulguları şu şekilde sıralanabilir:
- CDP Su Programı’na yanıt verme oranı 2017’de bir önceki yıla göre %21 arttı.
- Yönetim kurulları, su güvenliği konusuna daha fazla önem vermeye başladı. Yönetim kurullarının %74’ünde kendine yer bulan su güvenliği konusu önemli bir gündem maddesi haline geldi.
- Türkiye’deki işletmeler su risklerine gitgide daha fazla maruz kalmakta. Yanıt veren şirketler, 2017 yılında, suyla ilgili olarak 1,88 milyar Dolar değerinde maliyet raporladı. Yanıt veren şirketlerin %70’i suya bağlı risklere maruz kaldığını belirtirken, %13’ü de rapor yılında suya bağlı riskler nedeniyle işlerinde olumsuzluklar yaşadığını raporladı.
- Suyla ilgili konuların yarıdan fazlasını ölçen ve takip eden şirketlerin oranı, 2016’da %58 iken 2017’de %84’e yükseldi.
- Yanıt veren şirketlerin %63’ü su ile ilgili kapsamlı risk yönetimi değerlendirmesi yapmakta ki bu değerlendirmeler şirketlere su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansı veriyor.
- Bu yıl şirketler CDP üzerinden 129 risk ve 162 risk etkeni bildirmiş olup bu riskler çalışma izinlerini, tedarik zincirlerinin güvenliğini ve şirketlerin büyüme kabiliyetini etkileyen risklerdir.
- Türkiye’de şirketlerin su yönetimi ve su risklerine müdahale etme yönündeki istekliliği gelecek vaat etmekte. Yanıt veren şirketlerin %87’si, su kullanımını iş stratejisinin bir parçası haline getirmiş. Ayrıca şirketlerin %78’i su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için şirket genelinde hedefler belirlemiştir.
- Yanıt veren şirketlerin %39’u riskleri su havzası ölçeğinde değerlendirmektedir. Ancak şirket genelinde risk değerlendirmesi yaparak hem doğrudan faaliyetleri hem de tedarik zincirlerini kapsayan şirketlerin oranı düşüktür (%9). Bu risklere karşı önlem almak işbirliği gerektirmektedir ve şirketlerin toplum, politika yapıcılar, tedarikçiler ve nehir havzası içinde yer alan diğer paydaşlarla yakın ilişki içinde olmasını gerektirmektedir.
- CDP derecelendirme sonuçları şirketin çevresel riskler konusunda şeffaflığını ve bu risklere müdahalesinin yeterliliğini değerlendirmektedir. Bu yıl CDP’nin derecelendirme metodolojisine göre değerlendirilen şirketler arasında Türkiye’de Su kategorisinde Global A Listesi’ne girerek dünyadaki lider 73 şirketten ikisi olmayı Arçelik ve Garanti Bankası başardı.