Ülkelerin iklim eylem performansını değerlendiren bir çalışmaya göre, Türkiye 64 ülke içerisinde 53. sırada yer aldı. Yenilenebilir enerji kategorisinde orta düzeyde yer alırken, seragazı emisyonları, enerji kullanımı ve iklim politikaları konularındaki performansı “düşük” olarak değerlendirildi.
Germanwatch tarafından her yıl hazırlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi, (Climate Change Performance Index, CCPI) ulusal ve uluslararası iklim politikalarında şeffaflığı sağlamaya yönelik güncellemesini COP29’da yayımladı.
Endeks, küresel seragazı emisyonlarının %90’ından fazlasını oluşturan 63 ülke ve AB’nin iklim performansını, seragazı emisyonları, yenilenebilir enerji, enerji kullanımı ve iklim politikası kategorilerinde değerlendiriyor.
Bu yıl CCPI karışık bir tablo çiziyor: 64 ülkeden 61’i son beş yılda enerji karışımında yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırırken, 29 ülkedeki sera gazı emisyonlarını azaltmaya dair performansları hala düşük veya çok düşük olarak değerlendiriliyor.
İlk üç sıra önceki yıllarda olduğu gibi boş kaldı. Ülkelerin Paris Anlaşması’nın küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlama hedefini başarmaları için iklim eylemlerini hızlandırmaları gerekiyor. Danimarka en üst sıradaki ülke olmaya devam ediyor (4.). Ayrıca iklim politikası derecelendirmesinde yüksek performans gösteren tek ülke oldu. Yine de Danimarka, genel olarak çok yüksek bir derece elde edecek kadar iyi performans göstermiyor. Danimarka’yı Hollanda (5.) takip ediyor, ancak yeni hükümeti iklim politikası için kötü bir işaret. Birleşik Krallık bu yılın en büyük yükselişini göstererek 6. sırada yer aldı. Son kömürlü termik santralini kapatması ve hükümetin fosil yakıt projeleri için yeni ruhsatlar vermeme taahhüdü bu yükselişte önemli rol oynadı.
Fosil Yakıtlardan Çıkış Türkiye’nin Temel Hedefi Olmalı
Türkiye, bu yılki CCPI sıralamasında 53. sırada, alt sıralardaki ülkeler arasında yer aldı. Yenilenebilir enerji kategorisinde orta düzeyde yer alırken, seragazı emisyonları, enerji kullanımı ve iklim politikaları konularındaki performansı “düşük” olarak değerlendirildi.
Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı (NDC), 2030 yılına kadar seragazı emisyonlarında azalma yerine artışı hedefliyor. Uzmanlar, 2025 yılında sunulması beklenen ikinci NDC’nin bilime dayanmayacağı ve küresel ısınmanın 1,5 derecenin altında sınırlandırılmasıyla uyumlu olmayacağı yönündeki endişelerini dile getiriyor.
Değerlendirmede, Türkiye’de yenilenebilir enerji kapasitesi artarken, bunun fosil yakıtları ikame etmediğinin altı çiziliyor. Fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılması ve yeterli uzun vadeli iklim hedeflerinin belirlenmesi temel hedefler olarak ön plana çıkıyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, Türkiye’nin 2035 yılı için 120 GW’lık güneş ve rüzgar hedefi açıklamasının ardından İklim Değişikliği Performans Endeksinde zayıf not almasının şaşırtıcı gelmiş olabileceğini ancak yenilenebilir enerji hedeflerini yüksek tutmanı tek başına güçlü bir iklim politikası için yeterli olmadığının altını çizdi. “Türkiye’nin iklim politikasında performansını artırması için yeni fosil yakıt aramalarını durdurması ve fosil yakıtlardan çıkış için tarih ve yol haritasını ortaya koyması gerekli” diyen Katısöz Türkiye’de kömürden çıkışı konuşmanın tabu gibi görüldüğünü söyledi.
İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin ise Türkiye’nin iklim politikalarının yıllar içinde gelişse dahi ciddi bir inandırıcılık sorunu olduğunu söyledi: “Bunun da nedeni kendi içinde uyumlu bir politika seti kurulamamış olması. Bir yandan bu endekste aldığı nispeten yüksek notta da görüldüğü gibi yenilenebilir enerji hedefleri olması gereken düzeylere yükseliyor ve takdir topluyor. Ancak bu alanda bile hedeflerin nasıl uygulanacağına dair soru işaretleri nedeniyle çok yüksek not alamıyor. Öte yandan yüksek yenilenebilir hedefleriyle uyumsuz bir şekilde herhangi bir emisyon azaltım hedefi ilan etmiyor ve emisyonları 2038’e kadar yükseltme politikasından ve kömürü savunmaktan vazgeçmiyor.”
İklim politikası içinde nükleer enerjiye yenilenebilir hedeflerinin uygulanmasına engel olacak şekilde öncelik verildiğinden bahseden Şahin, “Türkiye gelecek sene bu endekste çok üst sıralara tırmanabilir. Bunun için yapılması gereken şey bir kömürden çıkış takvimi hazırlamaya cesaret etmek ve mutlak emisyon azaltım hedefi belirlemek. O zaman dünyaya ve piyasalara karışık mesajlar vermemiş olacak ve enerji dönüşümü gerçek anlamda başlayacak. Dönüşüm için gerekli finansmanı bulmak da ancak böyle tutarlı ve kararlı bir politikayla mümkün olacaktır” diye konuştu.