The Transition Pathway Initiative’in (TIP) dün açıkladığı yeni bir çalışma, havayolu şirketlerinin küresel ısınmaya karşı mücadelede çok az çaba sarf ettiğini ortaya koyuyor. Çalışmada, Türk Hava Yolları’nın bu mücadelede kat etmesi gereken uzun bir yol olduğu da belirtiliyor.
TPI, en büyük 20 havayolu şirketini incelediği çalışmasında hızlı büyüyen havacılık sektörünün, dünyadaki seragazı emisyonlarının %2’sini oluşturduğunu ve iklim değişikliği risklerini yönetmek için daha fazlasını yapmak zorunda olduğunu ortaya çıkarıyor.
“Management Quality and Carbon Performance of Airlines: March 2019” (Havayolu Şirketlerinin Yönetim Kalitesi ve Karbon Performansı: Mart 2019) adlı çalışmada; Delta, Lufthansa, United Airlines ve ANA Holdings, iklim değişikliğinin ticari risklerini ve fırsatlarını yönetmekte en iyi performans gösteren şirketler olarak değerlendirildi ve bu firmalar en yüksek seviye olan 4. seviyede yer aldı.
Türk Hava Yolları (THY) ise farkındalık olarak adlandırılan ve sondan bir önceki seviye olan 1. seviyede kendine yer buldu. Araştırma, genel çerçevede bütün firmaların daha fazlasını yapabileceğini belirtiyor.
İngiliz Çevre Ajansı Emekli Sandığı Fonu adına TPI Eş Başkanı Faith Ward, “Yatırımcıların havacılık sektörüne açık bir mesajı var: Karbon performansı söz konusu olduğunda bu firmaların da uzun soluklu olarak bunun içinde yer almaları gerekiyor” diyor.
İşletmelerin karbon azaltma performansını değerlendirmeyi amaçlayan TPI, BNP Paribas and Legal & General Investment Management (BNP Paribas ve Hukuk ve Genel Yatırım Yönetimi) da dahil olmak üzere yönetim altındaki 13 trilyon dolara sahip 40 yatırımcıyı gruplandırıyor. Araştırma, Londra Ekonomi Okulu’nun (LSE) Grantham Araştırma Enstitüsü tarafından yapıldı.
Çalışma; daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan uçaklar, daha geniş biyoyakıt kullanımı ve uçakların tam kapasite ile uçmalarını sağlamanın firmaların emisyonlarını sınırlamaya yardımcı olacağını belirtiyor.
TPI ayrıca, easyJet ve Alaska Air’in, yolcuların kilometre başına uçuşlarında emisyonlarına göre, 20 havayolu şirketi arasında en etkin filolara sahip olduğunu vurguluyor.
Çalışma, bu ölçeğin diğer ucunda ise ANA, Japonya Havayolları, Kore Havayolları ve Singapur Havayolları’nın bulunduğunu ve bu şirketlerin en yüksek emisyon yoğunluğuna sahip olduklarının altını çiziyor.
Japon Havayolları yetkilisi, veriler hakkında Reuters’e yaptığı açıklamada: “Gelecek mali yılda, 2030’a yönelik KSS (Kurumsal Sosyal Sorumluluk) ölçülerimizi açıklamayı amaçlıyoruz” diyor.
Grantham Araştırma Enstitüsü’nden, araştırmanın başyazarı profesör Simon Dietz, bazı havayollarının net karbon emisyonlarını 2020 seviyelerinde tutmak ya da net emisyonları 2050 yılında 2005 seviyelerinin yarısına indirmek için geniş kapsamlı hedefler benimsediklerini söylüyor.
Ancak bu net emisyonlara odaklanma, çoğu zaman, havayolu şirketlerinin emisyonlarını azaltmak yerine karbondioksit salımı için izin alabilecekleri anlamına da gelebiliyor.
Dietz ayrıca, havacılığın, karbondioksitten ayrı olarak araştırılması gereken başka etkileri olduğunu da belirtiyor. Örneğin, yoğunlaşma izi (contrail) ısıyı hapseden yüksek bulutlara neden olabiliyor.
Çalışma ile ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.