;
Ekonomi

Son IPCC Raporu “Kayıp ve Hasar” Tartışmalarını Yeniden Alevlendirdi

Bu haftaki BM iklim bilimi raporu, iklim değişikliğinin halihazırda karşı karşıya olduğu sarsıcı ekonomik maliyetleri ve kayıpları ortaya koyarken, kaçınılmaz bir soru yeniden ortaya çıkıyor: Bu kayıpların bedelini kim karşılayacak?

BM iklim müzakereleri kapsamında “kayıp ve hasar”, ülkelerin iklimle ilişkili etkilerinden ve afetlerden kaynaklanan maliyetlerini ifade ediyor. Orantısız bir şekilde görülen bu maliyetlerden en çok küresel ısınmaya en az neden olan dünyanın yoksul ve savunmasız kesimleri etkileniyor.

BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından Pazartesi günü yayımlanan, en son bilimsel makalelerden 34 binden fazla referansa dayanan rapor, tarım ve balıkçılıktan turizme kadar ekonomik sektörlerin halihazırda zarar gördüğünü doğruladı.

Aşırı sıcaklık, mahsul kayıplarını körüklüyor. Yükselen deniz seviyeleri, evleri ve altyapıları yerle bir ederken maliyet her geçen gün yükseliyor. Böylece yoksul ülkelerin sağlık, eğitim ve altyapıya harcayacakları daha az bir bütçesi kalıyor ve bu da çekilen acıyı artırıyor.

Indian School of Business’ta önde gelen bir IPCC yazarı ve araştırma direktörü olan Anjal Prakash, “Bu, sonu gelmeyen bir durum” dedi.

Kasım ayında Mısır’da yapılacak bir sonraki BM iklim zirvesi COP27’den önce, raporun, iklim bağlantılı kayıpların karşılanması için finansman konusunda yıllarca süren siyasi mücadeleyi yoğunlaştırması muhtemel görünüyor.

Savunmasız ülkeler yıllardır bu maliyetleri karşılamalarına yardımcı olmak için finansman aradı. Şimdiye kadar, bir ödeme gelmedi ve zengin ülkeler yasal olarak sorumluluk yükleyebilecek veya tazminata yol açabilecek adımlara direndiler.

2015 Paris Anlaşması’ndaki “kayıp ve hasar” ifadesi, “herhangi bir yükümlülük veya tazminat içermediği veya bir temel sağlamadığı” uyarısıyla geldi.

Geçen Kasım ayında Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinde, yoksul ülkeler özel bir “kayıp ve hasar” fonu kurulması çağrısında bulundular, ancak ABD ve diğer zengin ülkeler buna direndi. Delegeler, ülkelerin kayıp ve zararı ele almasına yardımcı olmak ve finansman için “düzenlemeler” yapmaya yönelik tartışmaları sürdürmek için bir BM organı kurmaya karar verdiler.

Ancak paranın nereden geleceği konusunda bir netlik yok.

İklim Eylem Ağı’nın kıdemli danışmanı Harjeet Singh, “İnsanlar ölürken daha fazla laf kalabalığı yaratamayız ” dedi. COP27’nin, Çin dahil gelişmekte olan ülkelerin COP26’da talep ettiği finansman tesisini kurması gerektiğini söyledi.

Singh ve diğer kampanyacılar, yaklaşık 200 hükümet tarafından onaylanan IPCC raporunun dünyanın en güçlü ulusları üzerindeki baskıyı yoğunlaştırabileceğini de belirttiler.

Kayıplar Nasıl Hesaplacak?

Kayıpların kapsamı ve haliyle bunlar için bir rakam belirlemek tartışmalı bir konu. Örneğin, bir hava olayından kaynaklanan iklim bağlantılı kayıplar, yetersiz afet planlamasının neden olduğu kayıplardan ayrılabilir mi? Bir toplu mezarlığın tahribatı gibi ekonomik sistemlerimizin dışındaki kayıplar için maliyet çıkartılabilir mi?

İsveç’teki Lund Üniversitesi’nde profesör ve aynı zamanda IPCC başyazarı Emily Boyd, “Bunu bilim camiasında hâlâ tartışıyoruz” dedi.

İklim felaketi maliyetleri arttıkça ve BM müzakereleri tıkandığında, bazıları başka seçenekleri değerlendiriyor. 55 ülkeden oluşan İklime Karşı Savunmasız Forum grubunun danışmanı Saleemul Huq, “Sorumluluk ve tazminatın gerekliliklerinin ileri götürülmesinin başka yolları var, bunlar mahkemeler” dedi.

Çevre hukuku firması ClientEarth’in avukatı Sophie Marjanac, IPCC raporunun iklim değişikliğini ele almak için “genel olarak davaları destekleyeceğini” söyledi.