Türkiye 31 Mart’ta yerel seçimlere giderken Ekoloji Birliği, ekoloji hareketi içindeki kişileri yerel yönetim süreçlerine dahil olmaya davet etti ve bu kişilere, destekledikleri partilerden ya da bağımsız olarak aday olması çağrısında bulundu.
14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen genel seçimlerden ardından Türkiye, 31 Mart’ta yerel yönetim temsilcilerini belirlemek üzere sandığa gidecek. Kimi partiler için aday adaylığı süreci biterken kimisi için ise halen devam ediyor. Belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin ve muhtarların seçileceği bu yarış öncesinde Ekoloji Birliği bir basın açıklaması yaparak ekoloji hareketi içerisindeki kişileri seçimlere dahil olmaya davet etti.
Ekoloji Birliği yaptığı açıklamada, yerel yönetimlerde adaylık süreçleri kapanmadan ve listeler 20 Şubat’ta İl/İlçe Şecim Kurullarına verilmeden önce ekoloji hareketi içindeki kişileri yerel yönetim süreçlerine müdahil olmaya, destekledikleri partilerden veya bağımsız olarak aday olmaya çağırdı.
“Ekolojik, Eşitlikçi, Demokratik Yerel Yönetimler İstiyoruz!”
Yerel demokrasinin inşası için yerel yönetimlerin kilit bir rolü olduğu vurgulanan açıklamada, “Yerel yönetimlerin her türlü tahakkümden, baskıdan, kayyum politikalarından uzak bir şekilde, yurttaşın özgür iradesi ile seçilmiş yerel idareler şeklinde örgütlenebilmesi, halkın, ekoloji, kadın ve emek hareketlerinin taleplerini gözetmesi çok önemli” denildi.
Ekoloji Birliği’nin siyasi partilerden taleplerinin yer aldığı açıklamada; ekoloji hareketinden gelen aday adaylarının seçilebilir yer ve sıralara yerleştirilmesi, ekoloji hareketinin taleplerinin yerel yönetimlerde uygulanabilmesi için gerekli kadroların oluşturulmasının önünün açılması, ekoloji hareketi ile birlikte kadın ve emek hareketi içinden çıkan adayların listelerde bulunması, gençlere, dezavantajlılara, farklı inanç ve kültürel toplulukların temsilcilerine listelerde yer verilmesi ve toplumun tüm kesimlerinin kucaklanması istendi.
Ekoloji Birliği yaptığı açıklama ile ekoloji örgütleri adına tüm siyasi partilerden yerel seçim programlarında şu yaklaşımları esas almasını talep etti:
- Sadece insan merkezli değil, insan ve tüm diğer canlılarla birlikte doğayı bir bütün olarak gören bir bakış açısının esas alınması
- Sermayenin değil, halkın çıkarlarını ve doğanın yararının öncellenmesi
- Rant ve beton-asfalt belediyeciliği değil, toplumsal hizmet belediyeciliği uygulanması
- İklim ve afet acil eylem planlarının hazırlanması ve uygulanması
- Yerel yönetimlerde “iklim değişikliği birimi” kurulması
- Strateji Planlarını hazırlarken doğanın korunması; iklim değişikliği, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumun tüm dezavantajlı gruplarının ihtiyaçlarının gözetilmesi
- Yoksulluğun önlenmesi için ihtiyaç sahibi yurttaşlara, kadınlara dönük istihdam artırıcı projelerin yaşama geçirilmesi
- Çevre Düzeni ve imar planlarında rantın değil, yurttaşa hizmetin ve kamusal yararın gözetilmesi
- Tüm kararların halk meclisleri, mahalle meclisleri gibi katılımcı, şeffaf ve eşitlikçi mekanizmalarla birlikte alınması, kent konseylerine işlerlik kazandırılması ve denetime açık olunması
- Alt yapı düzenlemelerinde betonun değil, yeşilin esas alınması ve kadınların, çocukların, yaşlıların, yayaların, bisikletlilerin, dezavantajlıların, sokak hayvanlarının gereksinimlerinin dikkate alınması
- Ekolojik bir bakış açısı ile düzenlenmiş ücretsiz okul öncesi eğitim kurumları ve sağlık birimlerinin açılması
- Yurttaşın sağlıklı ve ucuz gıda gereksinimini sağlamak üzere ekolojik üretici ile tüketiciyi buluşturan yerel pazarlar, kapitalist ilişkileri yeniden üretmeyecek sosyal marketler ve kooperatiflerin açılması
- Enerji sarfiyatının azaltılması için enerji tasarrufu, enerji verimliliği, akıllı binalar konusunda somut politikaların geliştirilmesi
- Kuraklığın iyice arttığı günümüz Türkiye’sinde, yaşamın kaynağı olan su kaynaklarına sahip çıkılması ve suyun tüm canlılara ücretsiz ve temiz bir şekilde ulaştırılması için gerekli önlemlerin alınması
- Suyun ticarileşmesini önleyecek yerel çalışmaların yapılması
- Ekokırıma yol açan projelere karşı havamızın, suyumuzun, toprağımızın korunması konusunda somut adımlar atılması, ekokırımın suç sayılması ve cezalandırılması konusunda yürütülen kampanyaya destek verilmesi.