Seragazı emisyonları şu anda planlanandan daha hızlı bir şekilde azaltılmazsa, Türkiye’deki kayak merkezlerinin tamamı kar tedariki açısından çok yüksek bir riskle karşı karşıya kalacak.
İklim değişikliği ile beraber dünya daha önce tecrübe etmediği sıcaklıklarla yüzleşiyor. Bu deneyimin, turizm üzerinde de ciddi etkileri mevcut. Nature Climate Change dergisinde yayımlanan yeni araştırma da kış turizmini ve kayak sporunu ele alıyor.
Çalışmaya göre, emisyonların ve sıcaklıkların yükselmeye devam etmesi halinde Avrupa’daki kayak merkezleri ciddi kar kıtlığıyla karşı karşıya kalacak. Bazı tesislerin güvenilir kar tedarikini sürdürmesini sağlayabilecek suni kar üretimiyle bile, seragazı emisyonları şu anda planlanandan daha hızlı bir şekilde azaltılmazsa, Türkiye ve Avrupa’daki tesisler çok yüksek risklerle karşı karşıya kalacak.
Dünyadaki kayak merkezlerinin yaklaşık yarısı Avrupa’da bulunuyor, ancak kar güvenilirliği insan kaynaklı iklim değişikliğinin bir sonucu olarak tehdit altında. 2.234 kayak merkezini inceleyen makale, Türkiye de dahil olmak üzere kıta genelindeki kayak merkezlerinin farklı ısınma seviyelerinden nasıl etkileneceğini ve kar yapımının güvenilir bir kar tedarikini ne kadar sürdürebileceğini inceleyen ilk çalışma.
Çalışma, mevcut emisyon azaltma politikaları çerçevesinde bu yüzyılda beklenen sıcaklık artış seviyesi olan 3 derece kadar artması halinde Avrupa’daki kayak merkezlerinin %91’inin çok az kar yağma riski altında olacağını, yani daha önce sadece beş yılda bir karşılaşılan en kötü koşulların en az iki yılda bir beklenebileceğini ortaya koyuyor. Bu oran Türkiye için ise %100’e ulaşıyor.
Emisyonların ve sıcaklık artışının bu seviyeye ulaşması halinde, kapsamlı kar yapma çalışmalarıyla bile Avrupa’daki kayak merkezlerinin yaklaşık yarısı bu koşullarla karşı karşıya kalacak. Çalışmanın yazarları ayrıca kar yapmanın artan sıcaklıklarla her zaman başa çıkamayacağı konusunda da uyarıyor.
Makale, daha hızlı emisyon kesintilerinin çok daha fazla tesisin açık kalmasını sağlayacağını vurguluyor. Sıcaklık artışı 1,5 derece ile sınırlandırılırsa, Avrupa’daki kayak merkezlerinin sadece %32’si yüksek risk altında olacak. Bu oran Türkiye için %19’a kadar düşecek.
Yazarlar, yapay kar oluşumunun bazı tesislerin açık kalmasını sağlayabileceğini, ancak bunun su ve elektrik talebini artırarak karbon emisyonlarını daha da yükselteceğini belirtiyor. Çalışma, kar yapımının su ve elektrik ayak izinin yanı sıra, ülkede elektriğin nasıl üretildiğine bağlı olan ilgili karbon ayak izini de değerlendiriyor.
Araştırma, farklı alanların iklim değişikliğinden nasıl etkileneceğine ve bunun kar yapımı ile nasıl hafifletilebileceğine dair veriler sunuyor:
Yapay kar yapımı olmadan ve küresel seragazı emisyonları sadece mevcut politikaların gösterdiği kadar azaltılırsa (yaklaşık 3 derece), Türkiye’deki kayak merkezlerinin %100’ü kar tedariki açısından çok yüksek bir riskle karşı karşıya kalacak.