Türkiye’nin 2053 yılı için ilan ettiği net sıfır karbon hedefine ulaşılması, yalnızca enerji sisteminde değil; sanayi, ulaşım, binalar gibi temel son kullanım sektörlerinde de köklü bir dönüşümü gerektiriyor. Köklü bir dönüşümün sosyoekonomik etkilerinin değerlendirilmesi ise olası olumsuz etkileri azaltmanın yanı sıra aynı zamanda geçişin başarılı olmasını sağlayacak etkili politikaların uygulanması açısından da hayati önem taşıyor.
SHURA’nın önceki çalışmaları ve çeşitli uluslararası araştırmalar, düşük karbonlu enerji dönüşümünün gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ve toplam istihdam üzerindeki etkilerinin küçük ve genellikle pozitif olduğunu gösteriyor. Ancak yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefi bağlamında Türkiye’yi merkezi alan daha kapsamlı bir analiz gerekiyor.
“Net Sıfır 2053: Türkiye’de Karbonsuz Enerjiye Geçişin Sosyoekonomik Etkileri” başlıklı yeni SHURA raporunda ise elektrik sisteminin net sıfır karbon dönüşümü doğrultusunda ulusal gelir, istihdam ve sanayi sektörleri üzerindeki etkilerini ölçmeyi hedefliyor. Rapor ile dönüşümün faydalarını en üst düzeye çıkarırken olası riskleri minimize eden veya ortadan kaldıran politika eylemlerine rehberlik etmek, ilgili sosyoekonomik konularda daha derinlemesine politika tartışmaları için bir temel oluşturarak Türkiye için adil ve eşitlikçi bir dönüşümü desteklemek amaçlanıyor.
Raporda enerji dönüşümü iki senaryo üzerinden incelendi: İlki, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır karbon hedefine ulaşmasına yönelik eylem, yatırım ve ana varsayımları kapsayan Net Sıfır 2053 (NZ2053) senaryosu. İkincisi ise Baz Senaryo ve buna göre Türkiye’nin yıllık ortalama reel GSYİH büyümesinin 2020-2050 döneminde %3,3 olacağı öngörülürken nüfusun %15 oranında artarak 2055 yılında yaklaşık 100 milyon kişiye ulaşacağı bekleniyor.
Baz senaryo mevcut sanayi ve ulaştırma yapısında karbonsuzlaşmayı kolaylaştıran bir değişimi kapsadığından, bu raporda incelenen net sıfır senaryosu yalnızca enerji dönüşümünün etkisini ölçüyor.
Rapora göre, Türkiye’de enerji dönüşümünün toplam faydası, dönüşümün getireceği maliyetlerin yaklaşık iki katı olacak. 2020-2055 döneminde dönüşümün baz senaryoya kıyasla yıllık ortalama ek maliyeti 26 milyar dolar olurken yıllık ortalama ek faydasının ise 51,4 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Söz konusu faydanın %55’inden fazlası, önlenen hava kirliliği ve karbon emisyonlarıyla ilgili sosyal refah etkilerinden (sağlık, çevre ve iklim değişikliği) kaynaklanıyor.
Raporda enerji dönüşümünün Türkiye’deki etkisinin değerlendirilmesi, dönüşümden ekonomik faydalar elde edileceğini ortaya koyuyor. Artan yatırımlar ve azalan fosil yakıt ithalatının ekonomiyi olumlu yönde etkileyeceği saptandı.
Dönüşümden en fazla fayda sağlayan sektörler ve hizmetler, inşaat ve temiz enerji ekipmanı imalatı. Baz senaryoya kıyasla elektrikli araç üretimi, projeksiyon dönemi boyunca, yılda ortalama 8,4 milyar dolar; ev aletleri ve ekipmanı üretimi yılda 0,8 milyar dolar; yenilenebilir enerji ekipmanı üretimi ise 1 milyar dolar düzeyinde artış gösterecek.
Fosil yakıtlar ağırlıklı olarak ithal edilirken, elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların geliştirilmesi ve ulaşımın elektrifikasyonu, temiz enerji ve elektrik sektörlerinin göreli daha yüksek yerli içeriği nedeniyle kazanımlar sağlayacak. Enerji tasarrufu ve ulaşımın elektrifikasyonuyla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, geleneksel imalat sektörlerinde (düşük talep veya rekabet gücü kayıpları nedeniyle) yaşanacak kayıpları kısmen telafi eden temiz enerji ekipmanı ürünleri sağlayan yerli imalat sektörlerini canlandırıcı etkisi olacak.
İş gücü gelirinin tüm iş gücü kategorilerinde daha yüksek olduğu görülüyor. Ayrıca ücretler ve toplam istihdamda 2020-2055 döneminde reel artış olması öngörülüyor. GSYİH 2,7 kat artarken, istihdam edilen kişi sayısı baz senaryoda 6,4 milyon, ana net sıfır senaryosunda ise 6,8 milyon artıyor. Başka bir deyişle, her iki senaryoda da enerji dönüşümü gerçekleştiğinde bir iş gücü kaybı söz konusu değil.
Net sıfır karbon senaryosunda enerji dönüşümü için 2021-2055 döneminde elektrik sektörüne yıllık ortalama 15 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımlar sayesinde gerçekleşen dönüşüm sonucunda, GSYİH’nin baz senaryoya kıyasla kümülatif 787 milyar dolar daha yüksek olacağı hesaplanıyor.
Uygun koşullarda finansman GSYİH üzerindeki olumlu etkilerin artırılması için önem taşıyor. İlave yatırımlar için mütevazı bir finansman maliyetiyle orta vadeli kredi öngörüldüğünde ve iş gücü piyasaları talep tarafındaki değişikliklere uyum sağladığında, GSYİH’deki kazanımların özkaynakla finansman senaryosuna kıyasla kümülatif 968 milyar dolar daha yüksek olacağı öngörülüyor.
Dönüşüm süreci ekonomide bir değişimi tetikleyecek; yeni sektörler ortaya çıkarken diğer sektörlerin faaliyet seviyelerinde yavaşlama ve hatta azalma yaşanabilir. Yenilenebilir enerji ekipmanları, enerji verimliliği ekipmanları ve elektrikli araç sektörlerinin faaliyetlerinde büyük bir artış yaşanması bekleniyor.
Rapora göre enerji dönüşümünün etkileri şu şekilde olacak:
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…