Greenpeace ve Friends of the Earth (FoE) Hollanda’nın dahil olduğu yedi çevre grubu Shell’e, geçtiğimiz Nisan ayında 17 binden fazla Hollanda vatandaşı adına bir dava açmıştı.
Shell’in, Paris Anlaşması’ndaki en zorlu 1.5 derece sıcaklık sınırına uygun olarak 2019 seviyelerine kıyasla 2030 itibariyle karbondioksit emisyonlarını %45 ve 2050 itibariyle sıfıra indirmesini talep ediyorlar. Bu, dünyanın en büyük enerji şirketlerinden birini petrol ve doğalgaz üretimini hızla durdurmaya ve bunun yerine temiz enerji kaynaklarına yatırım yapmaya zorluyor.
Aralık ayında Shell’in genel merkezinin bulunduğu Lahey bölge mahkemesinde dört açık duruşma gerçekleşti ve Perşembe günü sona erdi. Önümüzdeki yıl Mayıs ayında bir karar alınması bekleniyor.
Kampanyacılar davalarını, geçen yıl Hollanda mahkeme sisteminin en üstüne taşınan büyük bir iklim davası olan “Urgenda Davası” örneği üzerine planladılar.
Aralık 2019’da, Hollanda’daki Yüksek Mahkeme, Hollanda hükümetine, iklim değişikliğiyle mücadeledeki adil payı olarak, seragazı emisyonlarında 2020 sonuna kadar 1990 seviyelerine kıyasla %25 azaltım emri verdi. Mahkeme, Hollanda hükümetinin çevreyi kirletmeye devam ederek bakma yükümlülüğü olduğu vatandaşlarına “kabul edilemez bir tehlike” oluşturduğuna karar verdi.
Hollandalı çevre grubu Urgenda’nın zaferi, iklim adaleti için bir dönüm noktası olarak görüldü.
FoE International için kampanya yürüten Sara Shaw, Climate Home News’e “Aynı yükümlülük yasasını şirketlere uygulayabileceğimizi tartışıyoruz” dedi.
Shaw, iklim davaları daha yaygın hale gelirken, davacının mali zarar talep etmemesinin ve bunun yerine gelecekte bir eylem planı belirlemeye odaklanmasının alışılmadık bir durum olduğunu söyledi.
Shell, iklim politikasının şirketler tarafından değil hükümetler tarafından belirlenmesi gerektiğini ve bir enerji firmasını petrol ve doğalgazı azaltmaya zorlamanın diğer şirketler fosil yakıtlar üretmeye devam ettiği sürece yalnızca küçük bir etkisi olacağını savunuyor.
Shell, “Yargıç, Shell’in politikasına müdahale etmemeli. Shell avukatı mahkemeye verdiği demeçte, eyaletler ve tüketiciler bunu yapmazsa veya yeterince yapmazsa, bir şirketi belirli bir iklim önlemi almaya zorlamak da haksızlık olur” dedi.
Hollanda hükümetinin aksine Shell, 2015 Paris Anlaşması’nın imzacısı değil. Ancak kampanyacılar, Shell’in ülkelerin Paris hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olması gerektiğini savunuyor ve şirketi, sıcaklık artışlarını 1,5 derecenin altında tutmaya yönelik küresel çabaları baltalayarak insan haklarını ihlal etmekle suçluyor.
Kampanyacılar grubunu temsil eden avukat Roger Cox, “Shell’in politikaları onu uluslararası iklim anlaşmalarıyla çatışmaya soktu” dedi. “Shell’in politikalarının bugüne kadar çevre ve insanlık için büyük bir tehdit oluşturmaya devam ettiği açık. Bir yargıç bu çevresel zararı durdurabilir” diye konuştu.
Hollanda FoE CEO’su Donald Pols, Climate Home News’e verdiği röportajda, “Çokuluslu şirketleri düzenlemeden Paris Anlaşması iklim hedeflerine ulaşmak imkansız” dedi.
Shell, şirketin web sitesinde, 2050 itibariyle net sıfır emisyonu hedeflediğini söylüyor ancak bu hedef, müşterilerin fosil yakıtları yakmadan oluşan etkisini kapsamıyor. Şirket, 2016 seviyelerine kıyasla karbon yoğunluğunu, satılan enerji birimi başına üretilen karbondioksit emisyon miktarını 2030 itibariyle %30 ve 2050 itibariyle %65 azaltımı hedefliyor.
Pols’e göre Shell’in karbon yoğunluğuna odaklanması, şirketin fosil yakıtların satışını artırırken emisyonları azalttığını iddia etmesine izin verdiği için sorunlu. “Karbondioksit emisyonlarını azaltmaları gerekirken, Shell 2030 yılına kadar petrol ve gaz üretimini %34’ün üzerinde artırmayı planlıyor.”
Kampanyacılar ve avukatlar, bu davanın kararının Paris Anlaşması ile ilgili diğer iklim davaları için önemli bir örnek oluşturabileceğini söylüyor.