WRI Türkiye’nin düzenlediği 10. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nda; dünyanın karasal yüzeyinin yalnızca %2’sini kaplayan kentsel alanların küresel enerji tüketiminin yaklaşık %70’inden ve emisyonların %75’inden sorumlu olduğuna dikkat çekildi. Sempozyumda, şehirlere odaklanmadan iklim krizinin çözülemeyeceğinin altı çizildi.
WRI Türkiye bu yıl 10’uncu kez Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu düzenledi. Yaşanabilir Şehirlerin Yolu ‘Yeşilden Geçiyor’: Yeşil Ekonomi, Yeşil Finansman, Yeşil Yatırım başlığı altında gerçekleştirilen sempozyumda; yeşil ekonomi, yeşil finansman ve yatırım kaynakları konuşuldu, örnek projeler tartışıldı. Etkinlikte dünyadan ve Türkiye’den yeşil ekonomi, yeşil finansman konusunda uzman isimler hem günümüzde hem de gelecekte insanların ihtiyaçlarını sürdürülebilir şekilde nasıl karşılayabileceğini ve sürdürülebilir kalkınmayı tüm boyutlarıyla tartıştı.
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in Danimarka İstanbul Başkonsolosluğu, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Kadıköy Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği ortaklığında düzenlenen sempozyuma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe, Hollanda İstanbul Başkonsolusu Arjen Uijterlinde ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson katıldı.
Etkinliğin açılış konuşmalarını WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız ve WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Rogier van den Berg yaptı.
“Kritik Bir Dönüm Noktasındayız”
WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Berg şunları söyledi: “Paris Anlaşması’nda öngörülen iklim kriziyle mücadele ve uyum hedeflerini gerçekleştirmede, şehirlere önemli görev düşüyor. Şehirlere odaklanmadan iklim krizini çözemeyiz. Şehirler, Dünya’nın karasal yüzeyinin yalnızca %2’sini kaplasalar da kentsel alanlar, küresel enerji tüketiminin yaklaşık %70’inden ve emisyonların %75’inden sorumlu. Kritik bir dönüm noktasındayız, fakat aynı zamanda bu, dönüşmek için de bir fırsat. Şehirler inovasyonlara imza atma, refahı ve yaşam kalitesini artırma, daha az kaynak tüketimi ve emisyonla yani daha küçük bir karbon ayakiziyle, daha fazla insan barındırma gücüne sahip. Bunun yolu ise yeşil ekonomi ve yeşil yatırımdan geçiyor.”
“Yeşil Ekonomi Problemleri ve Riskleri Azaltıyor”
WRI Türkiye Direktörü Dr. Cansız ise yeşil ekonominin ekolojik problemleri ve çevresel riskleri önemli oranda azaltırken aynı anda insan refahını ve sosyal eşitliği artırdığını söyledi. Diğer yandan yeşil finans alanındaki çalışmaların da yatırımcılara sosyoekonomik büyümeyi olumlu etkileyebilecek, yatırımlarını geliştirebilecek ve yeni iş fırsatları yakalayabilecekleri olanaklar sunduğuna dikkat çekerek “Sanayiden ulaşıma, nüfus yoğunluğundan yapılaşmaya pek çok nedenden ötürü iklim krizinin beşiği sayılan şehirler, iklim kriziyle mücadelede kilit öneme sahip. Aynı zamanda iklim krizinin etkilerinin de en fazla hissedildiği yerler olan şehirlerde krize adaptasyon ve tehditlere karşı alınacak önlemler, ivedilikle çözülmesi gereken meseleler. Sürdürülebilir, dirençli şehirler yaratmak, iklim krizine set çekebilmek demek. Sürdürülebilir ve dirençli şehirler ise daha yeşil ve daha yaşanabilir şehirler demek” dedi.
“İklim Değişikliği Artan Bir Risk”
Açılışta konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, iklim değişikliğinin dünya için en büyük tehdit ve iklim kriziyle mücadelenin de bütün dünyanın ortak meselesi olduğunu söyledi.
Dünyanın önceliği iklim değişikliği ile mücadele olması gerekirken yaratılan sorunların, başta yakın coğrafyamızdaki savaş ve içinde olduğumuz tüm dünyayı da etkileyen göç sorununun önemli meselelerin başında geldiğini vurgulayan İmamoğlu, “Tüm bunlar ortak akılla ve ortak düşünceyle hareket edilmesi gereken alanlar. İklim değişikliği zaman geçtikçe azalan değil, artan bir risk ve etkisini çok güçlü hissediyoruz. Harekete geçmek için gelecek zamanı tarif eden değil, bugün eylem halinde olan, bu konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumundayız. Fazla zamanımız yok. Hızlı bir şekilde önlem almamız gerekiyor. En önemli görev şehirlere düşüyor” dedi.
İstanbul 2050 Vizyon Stratejisi’ni oluşturduklarını, yol haritasını paydaşlarıyla birlikte çizdiklerini belirten İBB Başkanı, “Dünya ekseninde başvurduğumuz kaynaklar, kurumlar, kuruluşlar ve belediyeler var. Geniş katılımla oluşturduğumuz İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde, kentsel yayılmayı durdurmayı ve mevcut yapılı çevrenin ise depreme dayanıklı, enerji verimliliği yüksek, yatayda ve dikeyde yeşille bütünleşmiş bir şekilde gelişimini destekleyen bir şehir olabilmeyi hedefliyoruz. İstanbul, 100 İklim Nötr ve Akıllı Şehir Misyon çağrısına kabul edilen 100 öncü şehirden biri, anlaşmaya imza atmış tek şehirdir. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede dünya kentleriyle birlikte hareket ederek kentimizi daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlıyoruz. Bu entegre çalışma düzeni içinde tüm kentlerin deneyimlerinden faydalanmaya, kendi deneyimlerimizi de tüm dünya ile paylaşmaya hazırız. İklim krizine karşı tüm İstanbullularla birlikte mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Ciddi Krizlerden Geçiyoruz”
Konferansta bir konuşma yapan Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdıl Odabaşı ise “Gerek küresel gerekse yerel ölçekte ciddi krizlerden geçiyoruz. Gezegenimizin geleceği hakkında haklı endişeler giderek büyüyor. İklim krizi, enerji krizi, gıda krizi, derinleşen yoksulluk, plansız şehirleşme gibi her biri diğerini tetikleyen ve derinleşen bir kriz sarmalının içindeyiz. Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız ve artık harekete geçmeliyiz, artık krize kriz gibi davranmalıyız” dedi. Bu anlamda STK’lar, yerel yönetimler, iş dünyası ve bireyler olarak yapmamız gereken birçok şey olduğunu vurgulayan Odabaşı, “Dünyada bu konular tartışılıyor ve biz Kadıköy Belediyesi olarak yakından takip ediyoruz. Bunlardan çıkan iki sonuç var: İlki hemen harekete geçmemiz gerekiyor. İkincisi ise başta iklim krizi olmak üzere gıda krizi, salgınlar, derinleşen yoksulluk ve afetler ve benzeri konulara bütüncül bir yaklaşımla bakmamız gerekiyor” dedi.
Bu konularda finansmanın önemli bir madde olduğuna dikkat çeken Odabaşı, “Bugün finansmanı vermekte zorlanan yöneticilerin yarın finansman verecekleri bir gezegende yaşayamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Artık çevreye, iklime cimri davranma dönemi bitti. Onun için finansman sağlayacak kuruluşlara çağrımdır, bürokrasiyi azaltarak yerel yönetimleri desteklesinler” dedi.
Konferansın bir başka konuşmacısı da Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde idi. 2016 yılında, Amsterdam dahil, Hollanda’daki dokuz belediyenin, Green Deal: Circular City/Yeşil Sözleşme: Döngüsel Şehir belgesini imzalayarak 2050’ye kadar tümüyle döngüsel hale gelmeyi taahhüt ettiklerini söyleyen Uijterlinde, “Döngüsel bir şehre dönüşmek ise karmaşık bir süreç. Yerel yönetimler, yerel şirketler, yerel kuruluşlar, yerel teknolojiler ve yerel kaynakların işbirliği gerekli. Amsterdam, döngüsel hale gelmek isteyen Türkiye’deki şehirler için ilham ve örnek teşkil edebilir” dedi.
Daha Eşit Bir Şehre Doğru Raporu
Sempozyumda WRI Ross Center for Sustainable Cities Bilgi ve İş Birliği Direktörü Dr. Robin King de “Daha Eşit Bir Şehre Doğru” raporunu sundu. Afrika, Latin Amerika ve gelişmekte olan Asya ülkelerini kapsayan Küresel Güney’deki büyüyen şehirlerde kentsel hizmetlere ve fırsatlara adil erişimin nasıl olabileceğini ortaya koyan rapor, altı yıl süren bir projenin ardından hazırlandı.
2050’ye kadar dünya nüfusunun üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağına dikkat çeken King, günümüzde şehirlerde yaşayan her üç kişiden birinin yani 1,2 milyardan fazla kişinin, su, elektrik, konut, işe ve okula ulaşım gibi temel günlük hizmetlere güvenli veya uygun fiyatlı erişemediğini belirtti.
Kapsayıcı ekonomik büyümeyi teşvik etmek için önce fiziksel kentsel altyapı ve hizmetlerin tüm şehir sakinleri için erişilebilir hale getirilmesinin şart olduğunun vurgulandığı raporda, yedi başlık altında toplanan şu çözüm önerileri geliştirildi:
- Altyapı Tasarımı ve Sunumu: Savunmasız gruplar önceliklendirilmeli.
- Hizmet Sağlama Modelleri: Alternatif servis sağlayıcılarla ortaklığa gidilmeli.
- Veri Toplama Uygulamaları: Kamu katılımı yoluyla yerel veriler iyileştirilmeli.
- Kayıt Dışı Kentsel İstihdam: Kayıt dışı çalışanlar tespit edilip desteklenmeli.
- Finansman ve Destekler: Yatırımlar artırılmalı ve yenilikçi fonlar hedeflenmeli.
- Kentsel Arazi Yönetimi: Şeffaf arazi piyasası ve entegre alan planlaması teşvik edilmeli.
- Yönetişim ve Kurumlar: Kamu, özel sektör ve STK’lardan oluşan koalisyonlar kurularak ortak bir vizyon etrafında politik etki yaratılmalı.
Dört Oturumun Gündemi “Yeşil Ekonomi” Oldu
Sempozyumun ilk oturumu Nordic Talks etkinliği oldu. Danimarka ve İsveç Başkonsoloslarının açılışı yaptığı Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü oturumunda her iki ülkenin yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki işbirliği fırsatları ele alındı.
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yönetim Kurulu Başkanı&SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Türkiye’de belediyelere yeşil finansman sağlayan kurum temsilcileriyle şehirlerin dönüşümünde yeşil finansmanın önemi ve yeşil finansman kaynakları konuşuldu.
Moderasyonunu Hollanda İstanbul Başkonsolosu Uijterlinde’nin yaptığı Döngüsel Şehirler oturumunda döngüsel şehir kavramı ve örnekleri tartışıldı. Sempozyumun son oturumu olan Sıfır Karbon Binalar Ulusal ve Yerel Eylem Planı’nda ise teknik destek veren kurumu WRI Türkiye, ulusal uygulayıcısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yerel uygulayıcısı ise Gaziantep ve Konya Büyükşehir Belediyeleri olan Sıfır Karbon Binalar Projesi; yeşil finansmanla fonlanan proje örneği olarak proje taraflarınca masaya yatırıldı.
Nordic Talks Oturumunda Kuzey Ülkelerine Odaklanıldı
Ayrıca WRI Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2022 kapsamında, Green Economy Transformation for Liveable Cities/Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü başlığıyla düzenlenen Nordic Talks oturumunda, Danimarka ve İsveç’in geliştirdiği, Türkiye için örnek teşkil edebilecek yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki işbirliği fırsatları ele alındı. Oturumun açılış konuşmalarını Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos&İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson yaptı.
Danimarka İstanbul Başkonsolosu Hoppe, sürdürülebilirliğin yerel değil global bir konu olduğunu ve dünya ülkelerinin çok fazla ortak noktası bulunduğunu vurguladı ve şunları söyledi: “Danimarka bir zamanlar tamamen ithal petrol ve diğer fosil yakıtlara bağımlıydı. Günümüzde ise Danimarka yeşil dönüşümün öncülerinden biri. Yeşil ekonomiye geçişle ilgili deneyimlerimizi ve bilgi birikimimizi paylaşmak bizim sorumluluğumuz. Daha sürdürülebilir, düşük karbonlu ve kaynakların verimli kullanıldığı bir dünyada yaşamak için başka ülkelere bu geçiş sürecinde yardımcı olmak istiyoruz. Başarılı bir dönüşümün sırrı, daha azla daha çok yapmak. En temiz ve en ucuz enerji kullanmadığımız enerjidir. Enerji maliyetlerinin hızla yükseldiği bu dönemde, enerji verimliliği daha da önemli hale geldi. Aslında karar vericilerin işi kolay: Enerji verimliliği çözümleri yatırımlarında karşılık hemen alınıyor.”
İsveç’in dünyanın en inovatif ülkelerinden ve akıllı teknoloji öncülerinden olduğuna dikkat çeken İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos&İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Jönsson, “Döngüsel ekonomiye geçişin ancak politikacıların, iş dünyasının, kamunun, akademik kurumların, sivil toplumun ve bireylerin iş birliğiyle mümkün. İsveç, 2045’e kadar dünyadaki ilk karbon nötr OECD ülkesi olmayı hedefliyor. Yeşil ekonominin önemine inanan birçok İsveç şirketi de zehirli olmayan, döngüsel ve biyotabanlı bir ekonomiye geçiş için çalışıyor” dedi.
İklim ve Enerji Krizi için Yerel Çözümler
Nordic Talks’un ilk başlığı olan ProjectZero – A local solution to a global problem/ProjectZero – Global sorunlar için yerel çözümler kapsamında, Türkiye’deki iklim ve enerji krizi için yerel çözümler konuşuldu.
Danimarka’daki Sonderborg belediyesinin, yerel şirketlerin ve kent sakinlerinin birlikte hayata geçirdikleri, şehrin tüm enerji sistemini 2029’a kadar dekarbonize etmeyi hedefleyen girişim ProjectZero’un CEO’su Brian Seeberg şunları kaydetti: “İklim kriziyle mücadelede yerel destek, akıllıca ve uygun maliyetli bir ana plana sahip olmak çok önemli. ProjectZero da dekarbonizasyon maliyetlerini neredeyse %50 oranında azalttığı için enerji verimliliğine odaklanıyor. Project Zero örnek teşkil ediyor, akıllı ve düşük maliyetli çözümler sunuyor. Bunların hepsi ölçeklendirilip başka şehirlerde uygulanabilir.”
Danfoss Türkiye Satış Direktörü Serhan Günel ise “2050’ye dek 2,5 milyar kişinin daha kent nüfusuna eklenmesi bekleniyor. CO2 emisyonlarının yaklaşık %70’inin şehir kaynaklı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, ısınmayı 1,5 derecede tutmak için, CO2 emisyonlar her yönüyle, cesurca ele alınmalı. Şehirlerde ise binalar toplam emisyonun %30’una sebep oluyor. Isıtma ve sıcak suyun, fosil olmayan yakıtlardan sağlanması, dekarkarbonizasyon için elzem” yorumunda bulundu.
Nordic Talks’un ikinci başlığı, Closing the loop: Circular waste management/Tamamlanan döngü: Döngüsel atık yönetimi ile ilgili konuşan RVM Systems Türkiye İcra Kurulu Üyesi Ayça Eroğlu da şirketlerinin global hammadde krizine döngüsel bir çözüm sunmak amacıyla kullanılmış ambalajların yüksek kalitede üretim ekosistemine tekrar dahil edilmesi için teknoloji geliştirdiklerini vurguladı. Eroğlu, döngüsel bir ekonomi modeline hizmet ederken sürdürülebilirliğin temel ilkelerini de yaymayı hedeflediklerini belirtti.