;
Ekonomi

Savunmaya Değil, İklime Bütçe Uyarısı

iklim

COP30 Başkan Yardımcısı Ana Toni, gelişmiş ülkelerin, özellikle de Birleşik Krallık’ın savunma harcamalarını finanse etmek için yurt dışı yardımlarını kesme planlarını eleştirdi ve iklim çabalarına destek verilmediği sürece savaş riskinin daha da artacağını açıkladı…

Kasım ayında Brezilya’da gerçekleşecek COP30 iklim zirvesinin başkan yardımcısı Ana Toni, silahlanma ve savunma harcamalarını artırmayı hedefleyen ülkelere, iklim çabalarını güçlendirme çağrısında bulundu. Toni aksi taktirde gelecekte daha fazla savaşla karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında da bulundu.

Özellikle tarımsal değişikliğin eşitsizliği ve yoksulluğu hızlandırdığını kaydeden Toni, bu durumun da çatışmaları artırabileceğini belirterek, “İklim değişikliğiyle mücadele, insanlığın büyük güvenlik sorunundan ayrı bir konu olarak görülmemeli” dedi.

Bu yıl Amazon’un ağzındaki Belem şehrinde yapılması planlanan COP30’da tüm ülkelerin seragazı emisyonlarını azaltmaya yönelik sıkı ulusal planlar sunması beklenirken, tüm bu hazırlıklar bir yandan da karmaşık jeopolitik durum tarafından gölgeleniyor.

AB üyesi ülkeler ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere birçok gelişmiş ülke, Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği ABD desteğini çekme tehditlerine ve dış politika uyarılarına tepki olarak savunmaya daha fazla para ayırmaya çalışıyor. Trump tüm bunların yanı sıra ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekiyor.

Ülkelerin, savunma ve iklim arasında bir tercih yapmak zorunda kalmaması gerektiğini kaydeden Toni, Guardian’a verdiği röportajda, iklim krizine karşı mücadele çabalarını azaltmanın, ülkelerin gelecekteki güvenlikleri üzerinde bir etkisi olacağını anlamaları gerektiğini belirtti. Toni sözlerine şöyle devam etti:

“Savaşlar gelir ve gider. Ne yazık ki, iklim değişikliği uzun bir süre devam edecek. İklim değişikliğine çok ciddi bir şekilde yaklaşmamız gerekiyor, yoksa gelecekte daha fazla savaşla karşılaşacağız. Bu nedenle, şimdiki kısa vadeli savunma ihtiyaçları ile iklim değişikliğiyle ilgili daha büyük bir mücadeleyi engelleme gerekliliği arasındaki dengeyi kurmamız kesinlikle gerekli. İklimi savunma bütçesine dahil edip etmeyeceğimiz, her ülkenin karar vereceği bir şey. İklim, tek bir ülkenin değil, tüm insanlığın mücadelesidir.”

Birleşik Krallık Savunma Harcamalarını Tercih Ediyor

Geçen hafta imzalanan Almanya’nın koalisyon anlaşması, önümüzdeki 12 yıl boyunca iklime harcanacak 100 milyar Euro’yu içeriyor. Birleşik Krallık ise yurt dışı yardımları kesmiş durumda ve ülkenin enerji üretiminde daha fazla yerli yenilenebilir enerji kaynağı oluşturmak amacıyla kurulan devlet destekli bir enerji şirketi olan Great British Energy’nin bütçesini kesme tehdidinde bulunuyor. Ayrıca artan savunma harcamalarını finanse etmek amacıyla Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves’ın koyduğu “mali kurallar” çerçevesinde kalmaya çalışıyor.

Aynı zamanda ekonomist olan daha önce sivil toplum alanında görevlerde bulunan Toni, Birleşik Krallık’ın bu adımına karşı çıkarak, birçok uzmanın, bu hareketin gelişmekte olan ülkelerin iklim krizini çözme kapasitelerini azaltabileceğine dair uyarılarını dile getirdi. Toni, “Açıkçası bu iyi bir mesaj değil. Bu mesajı anlamamız ve bu mesajların hangi tür sonuçlar doğuracağını görmemiz gerekiyor” dedi.

Kalkınma İklim Perspektifi Olmadan Düşünülemez

Öte yandan COP30’a ev sahipliği yapacak Brezilya, gelişmiş ülkelerin 2035 yılına kadar yoksul dünya için yıllık 300 milyar dolarlık iklim finansmanı taahhüdünü nasıl yerine getirebileceklerini gösteren bir yol haritası üzerinde çalışıyor.

Birleşik Krallık Enerji Güvenliği ve Sıfır Emisyondan Sorumlu Devlet Bakanı Ed Miliband, Pazartesi günü Çin’e yaptığı 3 günlük ziyaretini tamamlarken, Toni, ABD Başkanı Trump’ın iklim eyleminden uzaklaşmasının Çin’in karbon kesme çabalarını zayıflatmayacağını öngördüğünü açıkladı. Toni, “Ortada bir liderlik boşluğu yok. Çinli şirketler gerçekten dekarbonizasyon sürecinde ilerliyorlar, çünkü bunun kendi ekonomileri için çok iyi olduğunu fark ediyorlar” dedi. Tüm ülkelerin fosil yakıtlardan geçiş yapmayı kabul ettiğini hatırlatan Toni, Çin’in 2015 Paris Anlaşması altında Ulusal Katkı Beyanı (NDC) olarak bilinen ulusal planında bu konuyu ele almasını beklediğini belirtti.