Fosil yakıtlardan elde edilen elektrik emisyonların %25’ini oluşturuyor ve hava kirliliği koronavirüs gibi birçok solunum yolu hastalığını tetikliyor. Dünyanın enerji haritasını değiştirmek maliyetli görünebilir ancak pratikte daha ucuz. Salgın sonrasındaki iyileşme paketlerinin yenilenebilir enerjiye geçişi dahil etmesi gerekiyor.
The Economist’in düzenli karikatüristi Kevin Kallaugher geçtiğimiz haftaki karikatüründe durumu düzgün bir şekilde özetliyor: İnsanlığın koronavirüs salgını ile verdiği savaş sadece bir ön hazırlık, bundan sonra gelecek olan iklim acil durumu ise daha büyük ve daha güçlü.
Objektif ve bilimsel olarak kanıtlanmış bir şeyin hâlâ tartışmaya açık olmasının fosil yakıt şirketlerinin en büyük başarısı olduğunu düşünenler olabilir. Ancak değil. Bu insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehdit.
Kirlilik hepimizi etkiliyor. Her yıl yedi milyon ölüme neden olmasının yanında hava kirliliği, koronavirüs de dahil olmak üzere birçok solunum yolu hastalığına karşı insanları daha savunmasız hale getiriyor. Bu sorunu çözmemiz gerektiğini biliyoruz. Ayrıca hiçbir şey yapmamanın da bizi öldürdüğünü biliyoruz ve şu anda bunun en acil örneğiyle karşı karşıyayız.
Fosil yakıtlardan elde edilen elektrik emisyonların %25’ini oluştururken, üretim ve ulaştırma sırasıyla %21 ve %14’ünden sorumlu. Eğer bir değişim iklim acil durumu üzerinde büyük bir etkiye sahip olacaksa bu yenilenebilir enerji olabilir. Ve bunu yapmak için gereken iki temel bileşen olan güneş panelleri ve bataryalar giderek daha verimli ve uygun fiyatlı hale geliyor.
Yenilenebilir enerji ekonomisi birkaç yıl önce hükümet destekleri ile rekabetçi hale gelmişti. Şu an ise durum tam tersine döndü. Petrol şirketleri her yıl 5 milyar dolardan fazla sübvansiyon alırken, çevre yasalarına karşı çıkan siyasetçilere rüşvet veriyorlar ve kendilerine para veren bankalarla hiçbir sorunları yok. Yenilenebilir enerji şimdiden petrol, doğalgaz ve kömürden daha ucuz ve bunun mevcut küresel enerji sistemini değiştirmesi gerekiyor. Microsoft’un şirketin kuruluşundan bu yana ürettiği bütün emisyonları sıfırlama planı böyle bir değişimi uygulama isteğinden geliyor.
Yenilenebilir enerji ise 2019’da kurulan enerji kaynaklarının %72’sini oluşturuyor ve yapılan yatırımlar %800 oranında geri dönüş sağlayabilir. Kömür ise öte yandan para kaybettiriyor, ekonomisi de emisyonları kadar zararlı. Bir ülkenin enerji ihtiyaç haritasının yeniden oluşturulması, gelişmekte olan ülkelerde bile bu kadar anlamlı olmamıştı. Avustralya gibi büyük bir kömür üreticisi bile düşen yenilenebilir enerji fiyatlarıyla büyük tasarruf sağlamayı planlıyor. Ayrıca Avustralya tüketicilere kurulumu için ekstra ücret ödetmeden 2040 itibarıyla enerji arzının %90’nını yenilenebilir enerjiden sağlayacağını tahmin ediyor. Norveç ise bütün iç uçuşlarını 2040 itibarıyla elektrikli hale getirmeyi hedefliyor. Bazı petrol şirketleri ise şu an güneş enerjisine yatırım yapıyor. Bu politikaların bir kısmının altında yeşil badana var. Ancak büyük bir kısmının nedeni yenilenebilirlerin artık daha kârlı olması.
Birleşik Krallık ise 23 gün boyunca elektrik üretimi için kömür enerjisi kullanmayarak rekor kırdı. ABD’de ise Iowa, Virginia gibi birçok eyalet yenilenebilir enerjiye dair planlarını gözden geçiriyor. Demokratlar, koronavirüs kriziyle mücadele kapsamındaki iyileşme paketlerinde iklim değişikliğiyle mücadele eylemini dahil etmek istiyor ve ülke çapında 30 milyon güneş paneli çatısına fon sağlamayı düşünüyorlar.
Dünyanın enerji haritasını değiştirmek maliyetli görünebilir ancak pratikte daha ucuz. Üstelik yangın, fırtına, sel, taşkın gibi felaketleri dahil ettiğimizde daha da ucuz. Mevcut enerji sisteminin neden olduğu hastalıkları da dahil edersek veya basitçe bir bütün olarak insan türünün yaşayabilmesine bir fiyat koyarsak, yenilenebilir kaynaklara dönmek en basiti.
Salgın sonrası enerji haritasını yeniden inşa etmek mantıklı görünüyor. Bunu yapmamız gerektiğini biliyoruz. Aynı zamanda bunu şimdiye kadar neden yapmadığımızı da biliyoruz çünkü birkaç güç sahibi insanın çıkarları tehdit ediliyordu. Tarihi geçmiş konseptleri bırakmanın, düşünce yapımızı değiştirmenin ve yenilenebilir enerjiyi ihtiyaç listemizin en başına koymanın zamanı geldi.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…
Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan ve komşuları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı ancak yenilenebilir…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülke olarak kaydedildi.…
Fosil yakıt lobicileri COP29’da iklim açısından en hassas ülkelerin delegasyonlarını gölgede bıraktı; zirveye iklim açısından…