;
Ekonomi

RES’te Ön Lisans Süreci Kısaltılmak İsteniyor

Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde konuşan EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanı Deniz Daştan, RES’ler için alınan ön lisans izin sürecinin hızlandırılması için çalıştıklarını söyledi.

YAZI: Erhan ARCA

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından bu yıl 12.’si düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK) 7-8 Kasım tarihlerinde enerji piyasasının yoğun katılımıyla gerçekleşti. 4000’in üzerinde kayıt yaptırılan kongrede kamu ve şirketlerden gelen üst düzey yöneticiler söz aldı. 18 oturumun yapıldığı kongrede yatırım süreçlerinin hızlandırılmasından şebeke planlamasının önemine kadar pek çok konu ele alındı.

TÜREB Kamu ve Yurt Dışı İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ebru Arıcı’nın moderatörlüğünü yaptığı “Yatırım Süreçlerinin Hızlandırılması ve Rüzgar Enerjisi Sektöründeki Son Gelişmeler” oturumu kongrenin ikinci günü gerçekleştirildi. Oturumda ilk sözü alan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Deniz Daştan, yenilenebilir enerjinin Rusya – Ukrayna savaşı ile açığa çıkan enerji arzı kaybı ve pandemi sonrası fosil yakıt fiyatlarındaki artış ile yükselişe geçtiğini söylerken, kongre boyunca şirket yöneticilerinin sık sık dile getirdiği izinlerin hızlanması hakkında yaptıkları ve yapacakları çalışmalardan bahsetti. “İzinler konusunda hızlanmamız gerektiğine hepimiz hemfikiriz” diyen Daştan, rüzgar enerjisi santralı (RES) önlisans sürecinin ortalama 30 ila 48 ay arasında sürdüğünü ve bunun yatırımcıların geri çekilmesindeki en büyük sebep olduğunu öne sürdü.

Yeni Kanunlar Yolda

Daştan’ın yaptığı sunuma göre RES ön lisans sürecinde; Teknik Etkileşim Alanı (TEA) raporu 140, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu 230, orman ön izni 100, kamulaştırma 450, imar 550, orman kesin izni 125 ve yapı ruhsatı almak 45 gün sürüyor. Daştan bu süreci kısaltmak ve sadeleştirmek için Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile birlikte çalışmalara devam ettiklerini ve önümüzde aylarda meclise gidecek kanun ile bu sürecin kısaltılacağını ifade etti. “Koruma kapsamında diyeceklerimizi hızlı diyelim” diyen EPDK yöneticisi, RES ön lisans sürecini fiilen 6 ay kısalttıklarını ve hedeflerinin 12 aylık bir kısaltmaya ulaşmak olduğunu söyledi.

TEA raporlarında da bir iki aylık kısaltma beklediklerini belirten Daştan, protokole üç madde eklenmesini istediklerini ve bunların büyük olasılıkla kabul edileceğini söyledi. Bunlar; olumsuz TEA raporlarına olumlu olabilecek alternatiflerin eklenmesi, başvuruların ayda bir yerine haftada bir yapılabilmesi ve başvuruların 2 ay içerisinde sonuçlanması.

ÇED süreçlerine de değinen Daştan, şirket yöneticilerinin uzun sürdüğünü düşündüğü ÇED sürecini de önümüzdeki haftalarda gündemlerine taşıyacaklarını aktardı. Ornitolojik gözlemi iki defa yapmanın çok vakit kaybettirdiğini belirten EPDK yöneticisi, ornitolojik gözlem ile değerlendirilecek alanları daraltmak ve izinleri kolaylaştırmak adına iki hafta sonra görüşmelere başlayacaklarını belirtti. Daştan ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı il müdürlüklerinin de yapı ruhsat izni vermesini istediklerini ve bu gelişmelerden sonra maden faaliyetleri üzerine odaklanacaklarını ifade etti.

Yasalar Bertaraf Ediliyor

Bir hukukçu ve Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı olan Hüsrev Özkara, Daştan’ın açıklamaları hakkında İklim Haber’e değerlendirmelerde bulundu. Enerji sektörünün, çıkarılan yasalarla, yönetmeliğe yapılan ilavelerle doğal varlıklarımızı arka bahçesi olarak kullanmayı hedeflediğini söyleyen Özkara, yasaları bertaraf ederek yetkiyi idareye vermenin “orman alanlarını bir an önce talan edelim” demekle aynı anlama geldiğini vurguladı.

Zeytinliklerle ilgili yapılan düzenlemeyi hatırlatan Özkara, bu düzenlemenin zeytin yasasında yapılmadığının altını çizdi. Zeytin yasası, zeytinliklere bir kilometre mesafeye kadar hiçbir şekilde bir tesisin yapılmasına müsaade etmezken, yapılan düzenlemeler ile bu alanlarda tesislerin faaliyet göstermesi yasallaştırılıyor. “Her ağacın, her ekosistemin kendine özgü koşulları var” diyen Özkara, yapılan düzenlemenin zeytin yasası içerisine konmama sebebinin düzenlemenin yasa ile çelişmesi olduğunu dile getirdi.

“Kamu Yararının” İçi Boşaltılıyor

“Anayasa 169. ve 170. Maddelere bakarsanız ormanların bir metrekaresi bile orman dışına çıkartılamaz” diyen Özkara, orman alanlarının ormancılık dışı kullanımlara tahsisinin geçmişten beri yaratılan bir yaklaşım olduğunu belirtti ve ekledi: “Buraları da kullanalım, ihtiyaçlarımız var mantığı içerisinde önce masumane başladı. Önce zaruret halinde kamu yararından, önceliklerden bahsedildi. Şimdi 6831 sayılı yasada 16., 17., 18. maddelerin tek tek sayıldığını görüyoruz. Hiçbir anlamı kalmadı. Yasa çöpe atıldı.”

Günümüzde geldiğimiz noktada “kamu yararı” tartışmalarının yapıldığını aktaran Özkara, çimento fabrikası yapılacak olduğunda toplumun çimento ihtiyacı olmasının kamu yararı için yeterli olmadığını vurgularken, “Örneğin bir ceylan sahasını ele alalım. Çimento fabrikasını her yere yapabilirsin ama ceylan her habitatta yaşayamaz” dedi.