Araştırmacılar plasentada ilk kez mikroplastik parçacıklar buldular, sonuçların kaygı verici olduğunu belirttiler.
Mikroplastiklerin vücutta nasıl bir etki yarattığı henüz bilinmiyor. Ancak uzmanlar, bu parçacıkların uzun vadeli zararları olabileceğini, anne karnındaki fetüsün gelişmekte olan bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
BBC Türkçe’nin Guardian gazetesinden aktardığına göre, mikroplastiklerin annenin yeme içmesi veya solunumu yoluyla plasentaya ulaştığının tahmin edildiği belirtiliyor. Plastik parçacıkları, normal hamilelik ve doğum geçiren dört sağlıklı kadının plasentasında bulundu. Bu parçacıklara, plasentanın hem anne hem de fetüs tarafında, ayrıca fetüsün geliştiği zarın içinde de rastlandı.
Bulunan parçacık sayısı ise 12 kadardı. Ancak her plasentanın sadece %4’lük kısmı incelendi. Bu da plasenta toplamının çok daha fazla sayıda mikroplastik içerdiğine işaret ediyor.
Bulunan parçacıkların mavi, kırmızı, turuncu veya pembe renkli olması, bunların ambalajlardan, boya, kozmetik veya kişisel bakım ürünlerinden kaynaklanabileceğini gösteriyor.
Parçacıkların her birinin 10 mikron büyüklüğünde (0.01 mm) olması, bunların kan dolaşımına da girebilmesi ve kan yoluyla taşınabilmesi anlamına geliyor. Araştırmacılar, bu parçacıkların bebeklerin vücuduna da girmiş olabileceğini söylüyor. Ancak bu araştırma yapılmadığı için bunu belirlemek mümkün olmadı.
Roma’daki San Giovanni Calibita Fatebenefratelli hastanesinde araştırmayı yürüten kadın doğum bölümü başkanı Antonio Ragusa, bu bulguların anneleri şoke ettiğini söylüyor.
“Sanki cyborg (insan ve robot karışımı sibernetik organizma) bir bebek sahibisiniz; sadece insan hücrelerinden oluşmayan, biyolojik ve inorganik özelliklerin karışımı olan bir bebek.”
Araştırmanın sonuçları Environment International dergisinde yayımlandı. Araştırmacılar, fetüsün gelişmesini destekleyen ve dış dünya ile bağlantısını sağlayan plasentada zararlı plastik parçacıklarının bulunmasının büyük endişe kaynağı olduğunu belirtiyor ve mikroplastiklerin bağışıklığı tetikleyen veya toksik madde salımına yol açarak zarar veren bir işlev görüp görmediği konusunda daha geniş araştırmalar yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Araştırmacılar, mikroplastiklerin fetüs gelişimini engelleyebileceğini söylüyor. Ancak araştırmaya katılan diğer iki kadının plasentasında bu parçacıklara rastlanmaması, fizyolojik yapı, diyet veya yaşam tarzı farklılıklarının etkili olabileceğine işaret ediyor.
“Doğmadan Kirleniyor”
Mikroplastik kirliliği dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşmış boyutta. Yeme, içme ve soluma yoluyla bu parçacıkların vücudumuza girdiği önceden tespit edilmişti. Bunların vücuda etkisi henüz bilinmiyor ve bilim insanları, başta bebekler üzerinde olmak üzere bunların en kısa zamanda incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ekim’de yapılan bir araştırmada, bebeklerin plastik mama şişelerinden günde milyonlarca plastik parçacık yuttukları belirlenmişti.
2019’daki bir araştırmada ise hava kirliliğine yol açan parçacıklara anne karnındaki bebeklerin plasentasında rastlanmıştı. Kimyasallarla ilgili Chem Trust vakfından Elizabeth Salter Green, “Bebekler daha doğmadan kirleniyor. Bu araştırma küçük çaplı olsa da çok büyük kaygılara işaret ediyor” dedi. Daha yeni başka bir araştırmada ise gebe laboratuvar farelerinin soluduğu çok daha minik nanoplastik parçacıklara, fetüslerin karaciğer, akciğer, kalp, böbrek ve beyin dokularında da rastlandığı görüldü.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…