Vermont’ta bulunan Middlebury College öğretim üyesi Bill McKibben, Keystone XL boru hattı projesi hakkında görüşlerini paylaştı. McKibben, petrol endüstrisinin koronavirüs salgınını kullanarak daha fazla para kazanmaya çalıştığını düşünüyor.
Yazı: Bill McKibben
Çeviri: Çisil Sevinç
Size son aylarda duyduğum en kötü hikayeyi anlatacağım.
Bu hikayenin içerisinde açgözlülük, siyasal nüfuz ticareti, masum insanları tehlikeye atma isteği, insanlık tarihindeki en büyük felaketlerden birini görmezden gelme ve gezegenimizi gelecekte bekleyen krizi umursamama bulunuyor.
Hikayeyi düzgün anlatabilmek için sakin kalmaya çalışacağım, ancak itiraf etmek gerekirse bu oldukça zor.
Önce arka plandan başlayalım: 10 yıl önce, Keystone XL adlı bir boru hattına karşı Kanada’daki yerli aktivistler ve Batı ve Orta Batı Amerika’daki çiftçilerin öncüsü olduğu bir mücadele başladı.
Bu boru hattı, Kanada’da bulunan Alberta’dan Meksika Körfezi’ne katran kumu taşınması için tasarlanmıştı.
Bu olay, özellikle NASA bilim insanı James Hansen’ın katran kumunun boşaltılmasının iklim sistemini alt üst edeceğini açıklamasından sonra hızla büyüyen iklim hareketinin parlama noktasına dönüştü.
Binlerce insanın hapse girmesi ve milyonların protesto etmesiyle Barack Obama baskıya boyun eğmiş ve boru hattını engellemişti.
Donald Trump ise başkanlığa geldikten günler sonra bu kararı tersine çevirdi.
Ancak hattın tasarımcısı TC Energy’nin finansman ve gerekli izinleri çıkaramamasından ve 30.000 insanın inşaatı engellemesinden dolayı boru hattı hiçbir zaman inşa edilemedi.
Kasım ayında Beyaz Saray’a Demokratların geçmesiyle bu boru hattının tamamen tarihe karışacağı düşünülüyordu.
Ancak koronavirüs küresel salgınının gelmesiyle petrol endüstrisi aradığı boşluğu buldu ve hemen bu durumdan faydalanmaya başladı.
Alberta Başbakanı Jason Kenney, petrol şirketlerine olan yakınlığıyla biliniyor.
Kenney’in yapmış olduğu faaliyetler arasında; çevrecilerle mücadele etmesi için “savaş odası” kurması, vergilerin 1.1 milyar dolarını TC Energy’ye yatırım yapmak üzere kullanması, yine vergilerden sağladığı 6 milyar dolarlık finansmanı kredi garantisine ayırması bulunuyor.
Bu arada, sınırın güney tarafındaki bazı eyaletler boru hatları gibi “kritik altyapıların” protesto edilmesini ağır suç sayacak yasalar kabul etti. Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı bir bildiri yayımlayarak boru hattı inşaatını “kritik” bir çalışma olduğu gerekçesiyle evde kalma zorunluluğundan ayrı tuttu.
Yani bakanlığa göre, dünya petrol içinde yüzerken ve Trump hükümeti Suudi Arabistan ve Rusya’ya sağladığı tedariki kesmekle övünürken, içinde bulunduğumuz bu kritik zamanda petrol boru hatları inşa etmek son derece gerekli.
TC Energy Salı günü (31 Mart) yaptığı açıklamada, ABD genelindeki işçileri boru hattı rotasına doğru taşıdığını duyursa da, Montana’daki yerel muhabirler işçilerin karantina uygulamasını hiçe sayarak 48 saat önceden gelmeye başladığını belirttiler.
İşte olayların iç yüzü:
1) Petrol endüstrisi, ABD genelindeki işçilere evde kal çağrısını çiğneterek sıkıntılı sağlık sistemleri bulunan taşra eyaletlerine yolluyor.
Hem de bu işçilerin kimsenin ihtiyaç duymadığı petrolü taşıyacak boru hatlarını inşa etmede gerekli oldukları gerekçesiyle.
Bu boru hatları gezegenin iklim sistemini bozacak.
2) Bu çalışma Kızılderililere ayrılmış bölgelerin yakınlarında yapılıyor ve yüzyıllar boyunca salgınlar sonucu nüfusunun %90’ını kaybetmiş ve bu salgından da kayıplar veren insanların hayatını tehlikeye atıyor.
3) Petrol endüstrisinin protestocuların seslerini duyuramayacağına güvenerek bu şekilde davrandığı sonucuna varmamak elde değil.
Nefretin yönlendirilebileceği birçok hedef var, inşaatı erteleyebilecek Montana valisi Steve Bullock ve kazandığı takdirde boru hattının kapanacağı güvencesini verebilecek Joe Biden gibi.
Ancak Joe Biden adına şöyle bir açıklamada bulunuldu: “Başkan yardımcısı Biden, boru hatlarının da dahil olduğu bütün inşaat projelerinin hayata geçirilmeden önce değerlendirilmesi ve iklim üzerindeki etkilerinin hesaba katılması gerektiğini destekliyor. Biden, Sekreter Kerry’nin Keystone XL boru hattı ve diğer sınır ötesi boru hatları üzerindeki analizleri titizlikle yürüttüğüne inanıyor.”
Açık olmak gerekirse, buradaki kötü adamlar petrol endüstrisi ve büyük bankalar. Ve onlar her zaman kötüydüler.
Petrol endüstrisi iklim değişikliğinin 30 senedir farkında ve bu konuda yalan söylüyor. Karbon eğrisini düzeltmemizi engellediler ve koronavirüsten de beter bir belayı başımıza sardılar.
Bankalar ise onların paha biçilemez müttefikleri. Chase Bank Paris Anlaşması’ndan beri endüstriye 268 milyar dolar kredi verdi. Gereksiz ve ölümcül bir hastalık yayma ihtimali olan bir boru hattını inşa etmek için bir milyar dolar harcanmış, çok mu?
Bu insanlar için para dışında hiçbir şeyin önemi yok. Hepimiz alışkanlıklarımızı değiştirerek birbirimizi korumaya çalışıyoruz, ancak onlar hiçbir şeyden feragat etmiyorlar.
Hatta, küresel salgını kullanarak normal zamanlarda başvuramayacakları yollarla daha fazla para kazanmaya çalışıyorlar.
Geç olsa da, hâlâ bu yıldırım harbiyle savaşmanın yolları olabilir. 10 yıldır savaşan ittifaklar mikrop yüzünden ayrılmış olabilir ancak birleşmeyi deniyorlar. Bunu başaracağız ve tüm kalbimizle savaşacağız.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…