Yeni bir rapor, düşük karbonlu çözümlerin 2020’li yıllarda hızla büyüyeceğini, net 35 milyon istihdam yaratacağını ve 2030’a kadar küresel emisyonların %70’inden sorumlu sektörlerde rekabetçi hâle geleceğini ortaya koyuyor.
2015 yılındaki Paris Anlaşması’ndan bu yana, düşük karbon emisyonlu çözümlere yatırımlar arttı ve bu çözümlerin dağıtımları hızlandı. Yapılan yeni değerlendirme, düşük karbonlu çözümlerin 2020’li yıllarda hızla büyüyeceğini, net 35 milyon istihdam yaratacağını ve 2030’a kadar küresel emisyonların %70’inden sorumlu sektörlerde rekabetçi hâle geleceğini ortaya koyuyor.
Küresel danışmanlık şirketi SYSTEMIQ tarafından hazırlanan “Paris Etkisi: İklim Anlaşması Küresel Ekonomiyi Nasıl Yeniden Şekillendiriyor” – (The Paris Effect) isimli rapor, Paris Anlaşması’nın 2015’te kabul edilmesinden bu yana gerçekleşen beş yıllık ekonomik, sosyal ve politik eğilimlerde, ilk kez, değişimin hızını ve ölçeğini değerlendiriyor, geçmişin mevcut araştırma ve analizlerini sentezliyor.
Rapor, seragazı emisyonları ve küresel ısınma artmaya devam ederken, ekonomide etkili tüm sektörlerin daha düşük karbona dayalı süreçlere geçişinin hız kazandığını gösteriyor. Güneş ve rüzgar enerjilerinin hızla düşen maliyetleri, bu enerji kaynaklarını birçok pazarda fosil yakıtlardan daha iyi seçenekler haline getirirken, aynı zamanda elektrikli araç teknolojilerinin gelişim hızı her seferinde tahminlerin önüne geçiyor. 2030 yılına kadar, emisyonların %70’inden sorumlu karayolu taşımacılığı, ısıtma ve tarım dahil olmak üzere birçok sektörde rekabetçi ve düşük karbonlu çözümler elde edilecek.
Ekonomi ve Siyaset Bilimi Profesörü, Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü Başkanı Nicholas Stern şöyle diyor: “İklim konusunda yetersiz eylemin büyük ve maliyetli iklim riskine yol açtığını biliyoruz. Paris Etkisi ayrıca yetersiz eylemin, ekonomiler için önümüzdeki refah yaratma dalgasında geride kalma riski oluşturduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Şimdiden hız kazanmaya başlayan bu dalga, önümüzdeki 10 yıl boyunca büyüme ve dönüşüm için baskın bir güç haline gelecek. Usta yatırımcılar ve politika belirleyiciler, önümüzdeki süreçte yalnızca net sıfır emisyonlu bir ekonomiyle sağlanabilecek fırsatları, istihdamı ve dayanıklılığı hedefleyecektir.”
Paris Etkisi, ağır sanayi sektörlerinde daha temiz ve yeşil çözümler geliştiriyor. Bu çözümlerin lojistik ve havacılık sektörlerinde 2020’ler boyunca daha kirli muadilleriyle rekabet gücü gitgide artacak. Çin dışında yeni kömüre yatırım hızla düşüyor. Piyasaya yeni sürülecek dizel ve benzinli araçların ise 2030’lu yıllarda niş pazarlara düşmesi ihtimal dahilinde. Büyük petrol firmalarının düşen değeri, olası en yüksek petrol talebi gerçeğini yansıtıyor.
SYSTEMIQ Kurucu Ortağı Jeremy Oppenheim ise “Paris Etkisi bize Paris Anlaşması’nın iklim faaliyetleri için eşi görülmemiş, birleştirici bir çerçeve oluşturduğunu gösteriyor. 2050 yanıltıcı derecede uzak görünebilir, fakat zaman düşündüğümüzden daha hızlı geçecek. Sıfır karbon emisyonlu teknolojiler ve iş modelleri, doğru politikalarla desteklendiği sürece 2030 yılına kadar birçok sektörde eski, yoğun karbonlu endüstrileri geride bırakabilir. Akıllı ülkeler, şirketler, yatırımcılar ve kentler, risk dengesinin değiştiğinin farkında. Bu nedenle yeni istihdam, sağlık ve değer yaratma olanaklarından yararlanarak rekabetin ilerisinde olmak istiyorlar” diye konuştu.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Eski İcra Sekreteri ve Global Optimism Kurucu Ortağı Christiana Figueres Paris Anlaşmas’nın ülkeleri, şirketleri ve vatandaşları net sıfır emisyon taahhütleri için harekete geçirdiğini söyleyerek, “Paris Etkisi raporu, dönüşümü ne kadar hızlı gerçekleştirebileceğimizi ve ekonomik krizin ardından toparlanmak için bu taahhütlerin yerine getirilmesinin öncelikli olması gerektiğini gösteriyor. Net sıfır gelecek çok uzak bir hayal değil. Geçişi yapmaya şu anda hazırız” dedi.
Paris Anlaşması’nın Mimarı ve European Climate Foundation CEO’su Laurence Tubiana ise “Paris Anlaşması’nın yüzyıl ortasına kadar küresel uzun vadeli hedefi olan net sıfır sera gazı emisyonunun artık hükümetler ve finansal aktörler için bir referans noktası oluşturduğu açıktır. Dünya liderleri, 2015 yılında bir yola çıktı ve şimdi bu yolda hızlanma zamanı. Küresel ısınmanın ve emisyon artışının farkındayız ancak bu değerlendirme (“Paris Etkisi” raporu) bize Paris Anlaşması’nın işe yaradığına dair umut vermeli” diye konuştu.